Bölüm 1:Sonun Başlangıcı

102 8 2
                                    

Saat tik takları arasında derin nefes alışverişini dinleyen genç adam oldukça dalgındı. Gür kestane rengi saçlarının arasında dolaşan elleri soğuktan morarmıştı ve neredeyse hissetmiyordu. Sokağa bakıldığında tik takları kimsenin duymadığı açıkça görülüyordu. Fakat genç adamın aklındaki gürültünün büyük oranda sebebi bu tik taklardı.

 Zaman kendisinin aleyhine işliyordu. Geçen her dakika genç adamın acı dolu sonunu hazırlıyordu. 25 yıllık yaşamı boyunca iyi kötü her duyguyu yaşamıştı. Ama her zaman daha fazlasını isteyen bir yapısı olmuştu. Hırsları uğruna her şeyi yapmış, herkesi kırıp dökmüş, önüne çıkan küçük fırsatlara acımamıştı. Güzel ve  soyadı olan bir kadın, bir yalı, arabalar, sayamayacağı kadar para... Aldığı her nefes para ve imaj içindi. Para için sınav sorusu satmış, yakalanmış, okuldan atılmış, kumar oynamış, hatta illegal işleri ilerletmeyi bile göze almıştı, ta ki 6 ay öncesine kadar... Altı ay önce başlayan delilik hayatını sömürmüştü. Varoluş sebebi olan paraya bir anda sahip olunca hayatta hiçbir gayesi kalmamıştı. Hırsları, insanları kendisinden uzak tuttuğundan yapayalnız kalmıştı. Son altı aydır istemediği kadar çok paranın içine batmıştı. Kaynağını bilmediği para hem kendisini amaçsızlaştırmış hem de paranoyaklaştırmıştı.Her ay düzenli olarak banka hesabına yatan paranın nereden veya kimden geldiğini bilmiyordu. Ne paradan vazgeçebiliyordu ne de parayı sahiplenebiliyordu. Sadece yorgundu. Kendi kendine kızıyordu. Biliyordu ki hepsi kendi suçuydu.

 Parasızlıktan şikayet ettiği her gün için pişmandı belki ama nafile.  Artık zengindi. Hiç istemediği kadar zengindi ve gün geçtikçe de servetine servet ekleniyordu. Fakat para birçok sorunu da peşinde getirmişti. Çevresinde birkaç çıkarcı insandan başka kimse yoktu. Ayrıca her yeni güne para kazanmak için başlayan genç adam sabahları uyanmaya sebep bulamaz olmuştu.

 Saat tik takları genç adam için son buldu ve telefonu titredi. Bu banka sırasının adama geldiğinin habercisiydi. Oturduğu kırık taştan kalkıp takım elbisesini silkme gereği duymadan bankaya girdi. Öncelikle suratına çarpan sıcak havayla gevşese de kasları stresten tekrar gerildi. Arzu Hanım genç adamı fark edip yorgun bir gülüş gönderdi.

“Paranız hesabınıza yattı Akel Bey, çekmek ister misiniz?”

Kadının sıcak ses tonuna karşın adamın ses tonu ürperticiydi.

Kısaca “Hayır.” Dedikten sonra derin bir nefes aldı ve pürüzlü sesiyle “Ne kadar yattı?” diye sordu.

Kadın adamın ilgisizliğine alışmıştı. Bu yüzden bozulmadı. Elini bir saniye der gibi kaldırdıktan sonra yazıcıdan çıkan kağıdı genç adama uzattı.

“Buyrun, Akel Bey.”

Genç adamın küçük gözleri kağıda bakınca şaşkınlıkla açıldı. Paranın miktarı karşısında sadece “Aman Allah’ım!” diyebildi. Ne hareket edebildi ne de başka bir şey dedi.

Hesabına tamı tamına beş yüz bin dolar yatmıştı. Doların yükseldiği şu günlerde beş yüz bin doların kaç liraya tekabül ettiğini öğrenmek bile istemedi. Para içinde boğuluyordu.

Kadın boğazını temizleyerek araya girdi.

“Ah, Akel Bey bankamız paranızın üzerine faiz ekleyemiyor efendim. Çünkü… Toplamda 2 milyon dolarınız var. İsterseniz paranızı çekebilirsiniz. Yani bankamız…”

Genç adam geri kalanını dinlemedi. Toplam iki milyon doları vardı ve ekonomi hakkında hiçbir şey bilmiyordu. İşin daha karmaşık ve kötü kısmı paranın kaynağı belli bile değildi.Ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Paraya dokunmuyordu çünkü parayı hak ederek kazanmamıştı. Eğer aptal bir para hırsı yüzünden böyle olacağını bilseydi…

“Akel Bey?”

Genç adam kadının sesiyle silkindi.

“Az daha unutuyordum. Buyrun.”

Genç adam kadının uzattığı zarfa baktı.

“Bu da ne?” diye sordu.

“Size gelmiş. Yani masamın üstünde buldum, sizin adınız yazıyordu.”

Genç adam zarfı alıp yırtarak açtı. Stresten ve gerginlikten terli elleri titriyordu. Beyaz zarf ellerinde can çekişirken içindeki küçük kağıdı çıkardı. Bulanık gören gözlerini yumup birkaç saniye bekledikten sonra tekrar kağıda baktı. Çok düzgün bir el yazısıyla yazılan cümleye bakakalmıştı. Artık endişe tamamen ruhuna işlerken kağıttaki cümleyi fısıldadı:

“Yazdığım senaryoda baş rol olmadan ölemezsin.”

BAŞROLDE BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin