selam ben sebastian için yaşıyorm~~~~~~~~
yorgun gözlerimle etrafa baktım ve siyah sweatimin kapüşonunu kapattım. otobüse binip akbili bastım ve ilk gördüğüm boşluğa oturdum, hayatım bok gibiydi.
gece olduğu için otobüs boştu kulaklığımı takıp kafamı cama yasladım. güzel bir sahne olmasını istiyordum ama kafam felç kalmıştı.
işte en kötü kısım geliyor,
"müsait bir yerde!"
inmeyi başarıp evime doğru ilerlemeye başladım.
"YARDIM EDİN!"
"GECE SAATİ KİM DUYAR SENİ OROSPU! KES SESİNİ AZICIK EĞLENELİM İŞTE!"
dar sokağa girip sesin geldiği yeri aramaya başladım. en sonunda sıkışmış kızın yanındaki -yaklaşık- 15 oğlanı gördüm.
-sende buraya gel güzelim eğlenceye katıl. gidin getirin şunu
iki oğlan yanıma gelip kolumu tuttu. kolunu ters çevirip kafasını duvara çarptım başından gelen kanlara bakan diğer oğlana yumruğumu geçirip yere düşmesini sağladım. bir adam arkamdan kollarını bana sardı önüme gelen oğlanın üstüne basıp havada döndüm ve bu şekilde adam uçarak yere yapıştı (yazarlık yeteneği sıfır...) kızı sıkıştıran adam bana doğru yürümeye başladı
"ooo hırçın kız severim. yatakta da sert olurlar."
ona olan uzaklığımdan faydalanıp tekme attım.
adam aldığı darbe ile bayıldı ve onların başı olduğunu düşündüğüm kişi
"nasıl bunu yapabilirsin?" dehşet içinde bakıyordu.
"suyumda birşey olmalı ya da annemin kızıyım;)"
sıkışan kızı omzuma atıp koşmaya başladım. adamların peşimizden geldiği düşüncesi ile arkama bakmadan sokaktan çıkana kadar koştum ve kızı indirdim. kız bana sarılıp ağlamaya başladı.
"teşekkür ederim teşekkür ederim sen olmasan çok kötü şeyler olurdu"
"vurdular mı?"
"karnıma tekme attılar ayakta durmakta zorlanıyorum"
kızı kucağıma aldım(gerdeğe giderken adam kızı yan şekilde alıyor ya o işte).
"adın ne?"
"mikasa, mikasa ackerman"
"evin yolunu tarif et"
"şey yüzün kanıyor y-yani dudağın patlamış"
"önemi yok"
23 dakika sonra
kızı kucağımdan indirmeden zile bastım ve kapı hemen açıldı.
"mikasa! aman tanrım çok endişelendik!"
"bu kız da kim?"
"iyi misin? neden seni taşıyor!?"
"sakin olun anlatacağım!" diye bağırdı birden kız.
"ben gidiyorum ackerman" içeriden bir kadın söze atladı
"lütfen gel yüzüne pansuman yapalım"
"lüzum yok"
"en azından bir su iç lütfen"
"tamam o halde" kadın kenara çekildi ve içeri girdik kızı koltuğa bıraktım ve bende yanına oturdum.
"kızım anlat hadi gece gece çok korktuk bak eren ve armin herkesi çağırdı"
"tamam baba"
olayları anlatır
~~~~~~~~~~~~~~~
"inanamıyorum" elleri ağzında annesi ağlıyordu, babasının nasıl hissettiği yüzünden anlaşılıyordu ama yüz ifadesini korumaya çalışıyordu.
"daichi kızım sana ne kadar teşekkür etsek azdır. aslında mikasa iyi dövüşçüdür ama o kadar kişiyle baş etmek zordur tabii." annesi araya girdi.
"saat geç oldu istersen ben senin ailene durumu anlatayım o arada eren ve armin sana pansuman yapsın"
"benim ailem yok" burukça gülümsedim.
"ah kafam!" deyip kafasına vurdu ve devam etti. "Armin sen ilk yardım çantasını getir bizde sohbet edelim daichi kızım ile" deyip gülümsedi. işte yine aynısı oluyordu. bana acıyarak bakıyorlardı. asıl acınacak acizlikte olan onlardı.
"kızım kaç yaşındasın"
"16"
"bizimkilerle yaşıtsın ne güzel arkadaş olursunuz"
o sırada eren yeager isimli saçlarını arkadan toplamış çocuk yanıma oturdu ve tentürdiyotu çıkarıp pamuğa sürmeye başladı. o sırada araya carla yeager atladı
"eee kızım varmı sevgilin falan" sinsi şekilde gülümsedi
"yok" deyip hafifçe tebessüm ettim. yeager yüzüme yaklaşıp dudağıma pamuğu sürmeye başladı. o arada bayan ackerman,
"kızım seni de üzmek istemiyorum ama soracağım, ailem yok derken yani... daha yaşın da küçük nerede yaşıyorsun nerde okuyorsun yani yanlış anlama seni tanımak istiyorum özelse söylemene gerek yok"
"anlatmak veya düşünmek zor değil benim için alıştım bu kadar tereddüt etmenize gerek yoktu" deyip tebessüm ettim
"sizli bizli konuşmayalım lütfen" yeagerin canımı acıtmamaya çalışması komiğime gitmişti
"bu kadar yavaş olmana gerek yok acımıyor"
"şey tamam"
"babam annemi öldürdü cezaevinde annemde ölü"
"ah başın sağolsun" kafamı hafifçe salladım ve devam ettim,
"tek başıma yaşıyorum bir okula kaydım var ama sınavlar dışında gitmiyorum çalışıyorum" öcü görmüş gibi bakıyorlardı. carla yeager,
"bana bakar mısın?" deyince kafamı o yöne çevirdim
"nerede çalışıyorsun, ne yapıyorsun, başka bir yerinde bir yara varmı?" soruları sıralarken eren yeager,
"dön pansumanı bitireyim" kafamı aniden çevirdiğimde bu kadar yakın olduğunu tahmin etmemiştim ve bir anda dudaklarımız birleşti
••••••••••••••••••
hızlı gidiyorum ama ne yazacağım hakkında hiçbir fikrim yok.
yeteneklide değilim linç etmeyin
ayrıca ÇOK CRİNGE AMK
ÖPÜYORUM OLMAYAN OKURLARIM<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◤𝙢𝙤𝙩𝙝𝙚𝙧 𝙙𝙖𝙪𝙜𝙝𝙩𝙚𝙧'𝙨◢
Fanfiction"Suyumda birşey olmalı ya da annemin kızıyım;)" eren×reader