Sarsılarak gözlerimi açtım. Berk beni sarsıyordu. Kafamın altından yastığı çekti ve yastıkla gülerek yüzüme vurdu. "Kalk kız !"
"Ne oluyor, ya !" diye şaşkınca bağırdım.
"İşimiz var, kalk gidiyoruz." dedi yastığı suratıma atarak.
"Ne işi be !"
"Hırsızlık yapmaya gidiyoruz." deyince şaşkınlıktan dilim tutuldu. Tam ağzımı açıp itiraz edicektim ki elini havaya kaldırıp beni susturdu." Boşuna itiraz etme, hırsızlık yaptığını biliyorum."
Tam nereden bildiğini sorucaktım ki" Haydi kalk." dedi. Yorganı itip ayağa kalktığımda beni baştan aşağıya süzdü.
"Alışverişe gitmeliyiz."
****
Oflayarak tekrar kabine yönelirken Berk'in mükemmeliyetçi olmasına küfrediyordum. Onun yaptığı en az yirmi tane kombin denemiştim ve hiç birini beğenmemişti. Kabinde bulunan kazak pantolon kombinini üstüme geçirdim. Kabindeki aynadan kendime baktığımda gayet hoş görünüyordu. Altımda dar paça siyah bir pantalon, üzerimde gri bir kazak vardı. Siyah scooter botlarla tamamlanmıştı kombinim. Kumral dalgalı saçlarım belime kadar uzanıyordu. Ela gözlerim bir çöl kadar kuruydu ve bir neşe kırıntısı bile yoktu. Kabinden çıktığımda Berk askılardaki kıyafetleri karıştırıyordu. Kabinden çıktığımı fark edince bana doğru gelmeye başladı. Tam önümde durdu ve elimden tutup beni etrafımda döndürdü.
"Güzel olmuşsun." Sesinde bir duygu kırıntısı bile yoktu. "Tabi, kombini ben yaptım."
Ego patlaması yaşamasını görmezden gelip. "Bence tuhaf görünüyorum." diye mırıldandım.
Beni duymazdan geldi ve diğer kıyafetleri kabinden bırakıp beni kasaya yönlendirdi.
"Benim param yok." dediğimde beni duymazdan geldi ve kasiyere kıyafetlerin parasını ödedi.
"En kısa zamanda geri öderim." dedim ona tip tip bakarak.
Beni yine duymazdan gelip sırtımdan iteleyerek alışveriş merkezinin çıkışına yönlendirdi. Bir taksi durdurdu ve kapıyı açıp taksiye bindi. Orda öyle durduğumu görünce "Gelsene kedicik." dedi.
Kollarımı göğsümün üzerinde birleştirip "Gelmeyeceğim." dedim.
"Gel pisi pisi." dedi elini uzatarak. Yine bir tepki vermediğimde "Peki." dedi. "Kal burada köpekler yesin senin gibi küçük bir kediciği."
Hiç bir şey demiyerek taksiye bindim ve somurttum.
****
Taksi durduğunda. Berk bana bir kar maskesi uzattı. Maskeyi başıma geçirdim. Sadece gözlerim görünüyordu. Ona baktığımda o da benim gibi kar maskesi giymişti. Belinden bir silah çıkartıp ve kapıyı açıp taksiden indi. Ben de taksiden indiğimde bir marketin önünde olduğumuzu gördüm. "Kameralara bakma" diye fısıldadı kulağıma sokakta çok fazla insan yoktu. Marketten içeri girdik. Berk hemen silahı kasadaki adama doğrulttu. Bana kasayı işaret ettiğinde hemen kasaya gittim ve parayı ceplerimize doldurmaya başladım alabileceğim kadar paraları aldım. Tam o sırada alarm çalmaya başladı. Berk ' e dönerek "Kaçmamız gerek." dedim. Elimi tutarak hızlıca marketin çıkışına yönlendi. Kapıda hala bizi bekleyen taksiye bindiğimizde taksici hemen gaza bastı. Berk taksiciye "Plakayı kapattın mı ?" diye sordu. O sırada maskelerimizi çıkarıyorduk. Taksici gözünü yoldan ayırmadan konuştu. "Evet, Berk bey."
"Siz tanışıyor musunuz ?" dedim şaşkınca
Bana cevap vermedi ve camdan dışarıyı izlemeye devam etti.
Evin önünde indiğimizde bana döndü ve konuştu. "İzmir taksicilerin en sevdigim tarafı ne biliyor musun ?" Kafamı iki yana salladım. Taksiciye döndü ve cebinden yüz lira çıkarıp uzattı. "Bizi görmedin, tamam mı ?" Taksici hemen parayı kapıp onu başıyla onayladı.
Eve girip odaya geçtik. Berk beni ittirip. "Geç otur." diye mırıldandı. Oturduğumda çaldığımız paraları cebimden çıkarmaya başladım. Koltuğun üstüne atarak. "Ne çok doldurmuşum cebime. " diye mırıldandım. Berk duymamazlıktan geldi ve saf saf suratıma baktı. Ne bakıyon anlamında kafamı iki yana salladım. Beni duymazdan gelip paraları saymaya koyuldu. İki buçuk bin civari para çıkmıştı. Ayağa kalkarak "Biraz dinlenmeye ihtiyacım var. " deyince " Tamam ben de dinleneceğim geç, yat." dedi.
****
Sabah kalktığımda saat daha erkendi. İçimden kendi kendime. "Geri uyumaya çalışmalıyım." diye söylendim. Yatakta bir sağa, bir sola dönüyordum, uykum olmadığını anlayınca yorganı üstümden kaldırdım ve ayağa kalktım. Kumral, belime kadar uzanan saçlarımı bir toka yardımıyla bağladım. Berk ' in yattığı odaya gittiğimde kapısı açık yorganın yarısı yerde yarısı ise üstünde yüz üstü yatmış bi şekilde uyuyordu. Bir kaç kere seslendiğimde uyanmamıştı. En sonunda elime bir bardak su alarak başından aşağı boşaltmaya başladım. O arada da gülmeye başlamıştım. "Can kurtaranım uyan bakalım" diye mırıldandım. "Bu da ne ya!" Kızarak baktı ve birden gülmeye başladı. "Uyanmadın dökmek zorunda kaldım." Su bardağının dibinde dökülecek kadar su kalmıştı."Görürsün sen" gülerek su bardagını aldı ve suratıma dibinde kalan suyu attı. "N'apıyosun, ya heryerim su oldu." dedim gülerek. Berk yattığı yerden kalkarak. "Kahvaltı hazırlamamız." gerekiyor. dedi.
"Hazırlarım sorun degil."
Hemen mutfağa geçtim ve buz dolabını açtım. Kahvaltılıklar vardı onları masanın üstüne koymaya başladım o aradada meyve sularını bardaklara dolduruyordum. Gayet hoş görünüyordu. Evdeki olan malzemelere göre.
****
Kahvaltımız bitmişti, doymuştuk. Berk suratıma bakarak sofrayı kaldır anlamından gözlerini oynatıyordu. Onu görmemezlikten gelerek kafamı çevirdim. "Beraber toplayalım." diye mırıldandım. Tam "Tama-" diyecekti ki zil çaldı. Birden gözleri açıldı. "Kim olabilir ki." diye içinden düşünürken farkında olmadan söylemişti. "Bilmiyorum, kim olduğunu gidip baksana." dedim sesimi yükselterek.
Berk hemen kapıya yöneldi. Arkasındada ben gitmiştim. Kapıyı açtı ve uzun boylu, esmer, saçları omzuna kadar kısa saçları ve kahverengi gözleriyle kızgın bir şekilde bir kız kapıda duruyordu. Şaşkın şaşkın bakıyorduk birbirimize. Ne olduğunu anlamamıştım. Kim olabilir ki diye düşündüm. Tam düşünürken konuştu.
"Aşkım bu kız kim ? Ne işi var benim evimde ?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoksul
Teen FictionHasta annesine bakmak için hırsızlık yapan bir kız. Bu onun hikayesi. Bu Bukre'nin hikayesi.