BÖLÜM 13

873 97 107
                                    

"AMAN TANRIM OĞLUMLA MÜHTESCEN ŞEYLER Mİ YAPTINIZ?"

Öksürmekten neredeyse boğularak ölecektim Namjoon bana kocaman gözleriyle baktı ve şöyle dedi :
"Hayır anne!!!!"

Sırıttı ve dedi ki:
"Ama en azından bir şey yaptın, hickeyler kendileri doğal olarak oluşmaz."

(hickey o izlere verilen ad)

"Hayır Bayan Kim, bu k-k kızarıklık!!!"

Namjoon'a baktı ve tekrar sırıttı.

"Namjoon senin bir kızarıklık olduğunu bilmiyordum, neden kimse sen doğduğunda bunu bana söylemedi."

"Anne!!!"

"Tamam, sadece sevişme seansı yaptınız."

(yine açıklama ile geldim burada "Okay, you just had a make out session." bu cümle geçiyor araştırmam gereken kelime make out session
Make out session: Sevişme seansı, en az birkaç dakika süren bir öpüşme seansıdır. Bazen "ağır sevişme" içerir, ancak her zaman değil.
Burda birkaç dakika süren öpüşmekten bahsediyor aslında bizim ön sevişme dediğimiz şey neyse bb)

"ANNE!!!"

"Ne? Baban ve ben ilişkiyi onaylıyoruz ve senden evlendiğin zaman bir torun istiyorum."

"Anne, kes şunu! Jin'i rahatsız ediyorsun."

***
"Jin?"

Bayan Kim bana seslenmişti.

"Evet, Bayan Kim." Utangaçça dedim.

"Bana Bayan kim deme, bana anne de ve sana bir şey sormak istiyorum."

"Ah evet, anne?" Dedim ve ağlamak istedim çünkü birini anne olarak çağırmayalı çok uzun bir zaman oldu.

"Sen harika bir çocuksun sizle masada şakalaştım ama gerçekten bir gün sizleri bir arada görmeyi çok isterim, Namjoon çocukluğundan beri her zaman senden bahsetti ve tam anlamıyla sana tapıyordu. Ortalıktan kayboldun ve annenle baban bize haksızlık yaptı, Namjoon sana çok kızgındı ama yine de her gece yastığının altında bir resimle uyuyarak ağladı. Sana en çok içerlemesinin sebebi, haberlerin onu depo da yalnız bıraktığını söylemesiydi. Depo da yangın çıktığında, tatlım biliyorum eminim sen yapmadın bu yüzden anılarını geri kazanmana ihtiyacımız var." Dedi, ben zaten içimde ağlayan bir karmaşaydım.

"Yani bana onu terk ettiğimi mi söylüyorsun? Ya anılarımı geri alırsam ve onu öldürmeye falan çalışmışsam?!? Kendimi asla affetmem anne!"

"Canım dinle, ben senin yapmadığına eminim, inan bana."

Namjoon'un odasına gittim, hala ağlıyordum. Beni gördüğünde çenemi tutup ona bakmamı söyledi.

"Sorun ne?" Dediğinde ona sarıldım.

"Seni orada bıraktığım doğruysa özür dilerim! Gerçekten çok üzgünüm!! Hatırlamaktan korkuyorum ya bu doğru çıkarsa." Hıçkıra hıçkıra ağladığını ve beni korkutan gerginliğini hissedebildim ama bana sarılmayı bırakmak yerine, sorun olmadığını ve beni affettiğini söyleyerek bana daha sıkı sarıldı.

Sonra sarılmayı bıraktı ve bana baktı, daha da yaklaştı ve beni öptü.

"Geçmişte ne yaptığın önemli değil ve nedenini bile bilmiyorken sana bok gibi davrandığım için asıl ben kendimi kötü hissetmeliyim."

"Yani..." Bütün yüzümü öperek beni domates gibi kıpkırmızı yaptı.

"Hadi bir randevuya çıkalım, ne dersin?"

"Benden hoşlanmadığını sanıyordum."

"Bunu ne zaman söyledim?"

"Masada sen..."

"Senden hoşlanmadığımı söylemedim, sadece annem seni rahatsız ediyordu."

"Ama evlenmemizi istediğini söylemesinden gerçekten keyif aldım."

"Ben de, yani, evet gidelim."

***
Bir akvaryumdaydık, gerçekten güzeldi. Dürüst olmak gerekirse, onun ilk defa gülerken ve mutluyken gördüm, el ele tutuşan bir çift gördüm, el ele tutuşmuyorduk çünkü halkın içindeydik ve Joonie'nin tüm bakışlarla rahatsız olacağını biliyordum, bu yüzden düşünceden uzaklaştım ve aşağıya baktım. Bir el benim elimi tuttu ve elini benim elimle iç içe geçirdi, bu beni telaşlandırmıştı, gülümseyerek bana baktı ve dedi ki:

"Olduğum gibi olmaktan utanmıyorum, istediğin zaman bunu yapmaktan çekinme."

Namsan Kulesi'nde manzaranın ve çevremizdeki her şeyin tadını çıkarırkan ona baktım ve gülümsediğim kişinin kim olduğunu bilerek konuştum "Gerçekten yakışıklıyım, değil mi?"

"Sen Tanrı'nın yarattığı en güzel insansın." Yanaklarım yanıyor ve nereye bakacağımı bilmiyorum.

"Telefonumu cebimden alabilir misin?" Dedi, ben de telefonu almak için elimi cebine koyarak başını salladım.

Telefonu yerine küçük bir kutu vardı ve onu çıkardığımda dedi ki:
"Ah, acaba oraya nasıl girdi? Bir bakayım."

Güzel bir kolyeyi ortaya çıkaran kutuyu açtı ve şöyle dedi:

"Erkek arkadaşım olur musun?"
____________

"Anksiyete" || 𝐍𝐚𝐦𝐣𝐢𝐧 [TR] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin