Kalbe laf geçirmek zor olsa gerek, ben sevme dedikçe sevdi benim kalbim, demekki kırılmayı, incilmeyi, göze almış olacak ki seviyor, ne dediysem ne ettiysem laf geçiremedim zavalı kalmime sevdi. Aslında sevmek kötü bir şey değildi. Bu sevgin karşılıklımı dedim, sustu ortalık sesizliğe büründü, sonra birden elbette seviyor diye bir ses yükseldi, kendisinden emin bir şekilde. Kendinden o kadar emin konuşuyordu ki seviyordur dedim kendi kendime, eminmisin diye hiç sormadım kendisine. İyi sev dedim istemsizce, o bana bakarken isteksiz olduğumu anlayabiliyormuydu hiç bilmiyorum ama her şeye rağmen sırıtıyordu. Sonrasını hiç düşünmüyormuş gibi davranıyordu acı çekeceğini, kırılacağını, incileceğini, hırpalayacağını, biliyormudu. Tabi bilmez kalpte akıl ne gezer. Zavalı kalbime her şeyi anlatmaya niyetlenmiştim aslında ama karşısına çıktığım zaman yüzünde bir gölümseme belirdi, akıl. (insan) kıyamıyordu bu gölümsemeyi, neşeyi buzmaya. Vazgeçtim sonra anlatmaktan. Sonrasında ben birşey demeyince çekip gitti, zavalı kalbim, gitti sevdi. Seviyordu ama sevgisinin karşılıksız olduğundan habersizdi, yazıktı ama ne yapalım tercübesizdi bu tercübeyi kavraması lazımdı. İster sörünerek, ister yörüyerek öğrenmekten başka bir şansı yoktu,ve öğrenecekti. Bir iki hafta geçti hatta bir iki ay geçti, bir baktım yüzünü asmış, kan pompalamasını durdurmuş, öylece oturuyordu oracıkta, gözünden akan göz yaşımıydı, yoksa kan damlacıklarımıydı anlam veremiyordum onun bu haline, yanına gittim sordum neyin var diye, bana baktı ve şüyle dedi sen haklıymışsın galiba. Galibamı, sordum kendi kendime, neden soruma soruyla cevap verdi, bir yandan bu soruma cevap ararken bir yandanda o bu soruyu sormamışçasına dundum kaldım, sonra yine bende takıntılık oldu acaba niye ağlıyordu belliki kırılmıştı, incilmişti, dayanamadım yine sordum kim kırdı seni bu halin ne, cevap verdi hömbür hömbür ağlayarak benim sevdiğim başkasına yar olacakmış diye. Cevap vermedim sostum. Zavallı Kalbim devam etti, aslında beni seviyor ama ailesi onu başkasına laik görüyormuş, zavalı kalbim onunsuz yaşıyamıyacağını düşünerek ona kaç benimle demiş, tabi bende ona hak verdim bir sevda yarım kalamazdı, sonra her nasıl olduysa başarmıştık, ailesin başkasına vermesini engellemiştik. Akıl, kalp elbirliğiyle başarmıştık mutluyduk ikimizde yüzümüzü gürende ilk baharda açan çiçek sanacak bizi. Ama ikimizde çevirilen tezgahtan habersizdik, büyle bişeyin olmadığını sonradan öğrendik, yani anlıcağınız bir oyuna kurban gitmiştik. ikimizinde gururumuzla uynanılmıştı, gurursuz mu kalacaktık yoksa, ben gururu seçtim, zavallı kalbiminde gururu seçeceğini sanmıştım, ama yanılmışım demekki sevgisi ağır basmış olacaktı ki, sevgiyi seçmiş. Kısacası yalandanda olsa bulduğumuz huzur sona erecekti. Ama biz bu huzura duymadan haber gelmiş olacaktı bir kaç gün sonra o yar başkasına yar olmuş, gönlerdenlerden bir gün yine zavallı kalbim bir köşeye çekilmiş hömbür hömbür ağlıyordu. Niye ağlıyorsun diye sormiyacaktım. Zaten belliydi niye ağladığı, ben sormuşçasına o cevap verdi, gitti dedi herşeyi yalanmış, beni hiç önümsememiş, beni hiç sevmemiş, saymamış, değer vermemiş, benimle bir oyuncak kelebek gibi oynamış, dedi. Şaşırdım, ve sonra kendi kendime dedimki kalpte akıl, mantık, ne arar diye düşünürken daha ben. Ama oda ne bi baktım bir kahkaha sesi geldi, zavallı kalbimden. Daha ben ne oluyor diye anlam yüklemeye çalışırken, söylenmeye başladı zavalı kalbim beni seviyormuş lan diyerek bas bas bağırarak ve gölerek, araya girdim ne oluyor dedim sabahtan beri hömbür hömbür ağlıyan sen değilmiydin ne olduda bu kadar sevindin. Evet bendim. Haber yollamış beni seviyormuş diye, zavallı kalbimle fikir ayrılığı yaşıyacaktık belliki, zavallı kalbim seviyor diyecekti, ben ise seni seviyor olsaydı bu kadar yalan uydurup seni yerin dibine sokmazdı diyecektim, ve tabikide öyle oldu fikir ayrılığı yaşadık. Ama bizim serseri hiç takmadı bile beni gururumu, gururunu çiğniyerek çekip gitti, gitti ama geri geleceğini biliyordum artık akıllanmıştım ben. Öğlen saat 13:12 geçiyordu, geri geldi, yüzündeki gölümsemeyi yitirmişti artık. Geldi yanıma yaklaştı bana sarılmaya kalkıştı onun bana sarılmaya çok ihtiyacı vardı bunun farkındaydım, ama ben onun bana sarılmasına izin vermedim, izin vermedim çünkü, ben ona kösmüştüm beni dinlemedi diye, aslında onun acısını sarıp sarmalamak istiyordum ama onun bu hayatta tek başına ayakta durmasını öğrenmesi lazımdı. Çok zor olsada. Ama sanırım bu sefer başaracaktı, çünkü gururunun incildiğini fark etmişti zavallı kalbim, fark ettiği zamanda bunca zamandır neye katlandığını anlamıştı. Artık sevmiyecekti, güvenmiyecekti, alışmıyacaktı, sığınamıyacaktı, ve en önemliside yaralı bir şekilde hayatının geri kalanına devam edecekti. Devam etmesi lazımdı çünkü, düşse bile onu kaldırabilecek kimsesinin olmadığını çok iyi biliyordu. Size şaşırtıcı gelebilir ama zavallı kalbim, akıllanmıştı.