"Alec..."
Magnus belinin üstüne kadar dibe battığını hissetmişti. Tuttuğu şeyler elinde kalmaya devam ederken bir anda bileğinde bir el hissetti.
"Magnus dikkat et, şimdi seni yukarıya çekeceğim."
Magnus karşısında duran Alec'in gerçek Alec olduğunu ilk anda anlamıştı.
"Lütfen çabuk ol."
Alec onu çekerken Magnus bataklığın yavaş yavaş hareketinin durduğunu fark etmişti. En sonunda Magnus son bir gayretle yukarıya çıktığında Alec de kendini yere bıraktı.
"Uff, bu yakındı." Deyip gözünü Magnus'a çevirdiğinde Magnus adeta onun üstüne atlamıştı. "Sakin ol biraz."
"Nasıl sakin olayım, seni o kadar çok özledim ki..." Deyip geriye çekildi Magnus ve dudaklarını Alec'in dudakları üstüne bastırdı. "Seni öpmeyi, sana dokunmayı öyle çok özledim ki..."
"Bugün biraz tuhaf davranıyorsun Magnus, bir sorun mu var?"
"Anlamadım?" Deyip biraz geriye çekildi Magnus. "Bugün derken?"
"Her gün buradasın, neden bu kadar şaşırdın ki?"
Magnus ne tepki vereceğini bilmiyordu şu an.
"Gerçi ilk defa beni öpüyorsun, genelde bana kızgın oluyorsun. Haklı olarak." Deyip elini Magnus'un yüzüne çıkarmıştı Alec. "Bugün biraz mutlu şeyler yapabilir miyiz? Zihnim çok fazla karanlık bu aralar, mutlu bir anı bulmakta çok zorlanıyorum artık."
Alec bunu öyle hüzünlü bir ses tonuyla söylemişti ki Magnus şu an güçlü durmaya çalışmasa ağlayabilirdi.
"Alec, bu devam etmek zorunda değil. Ben buraya seni buradan çıkarmak için geldim, bu karanlık şeylerden tamamen kurtulmanı sağlamak için."
Magnus Alec'in yüz ifadesinden hiçbir şey anlamıyordu şu an. Ama şaşırmış gibi de durmuyordu.
"Beni artık bu şeyler ile kandırmayı bırakman lazım."
"Seni kandırmıyorum Alec."
Alec aniden ayaklandığı zaman Magnus da ayaklanmıştı.
"Her defasında bunları söylüyorsun ve ben sana sürekli inanıyorum ama akıllandım artık. Hep beni daha kötü hale getiriyorsun, bu kadar mı nefret ettin benden?"
"Alec bak, öncesinde neler yaşandı hiçbir fikrim yok ama ben onlardan birisi değilim. Gerçekten değilim." Deyip birkaç adımla Alec'e yaklaştı Magnus. "Sadece... seni kötü bir hale getirmek amacıyla burada olmadığımı bilmelisin."
"Sana inanmıyorum." Deyip hafifçe gülmüştü Alec. "Yine de birazcık benimle kalır mısın? Bu karanlık beni çok zorlamaya başladı çünkü. Fazla zamanım kalmadığını hissediyorum. En azından birazcık da olsa iyi zamanlar geçirmeme izin ver. Bu sefer beni yargılamadan yanımda kalır mısın?"
"Yanında kalmama gerek yok çünkü buradan gidebiliriz, hem de şu an şu saniye gidebiliriz. Sadece senin istemen yeterli."
"Eminim öyledir." Deyip Magnus'a arkasını dönmüştü Alec. "Olsun, ne olursa olsun seni görmek bana iyi geliyor. Birlikte biraz gezelim mi?"
Bunu derken sesi çok çaresiz çıkmıştı.
"Gezelim ama seni ikna etmeye çalışacağımı bilmelisin."
Alec bir şey demeden ona elini uzattığında Magnus onun elini sıkı sıkıya tutmuştu.
"Ben gerçeğim Alec."