5 ay sonra...
O gıcık Evans'ın kızıl saçının tellerini tek tek cımbızla yolup oyuncak bebek için saç yapacağım en sonunda!Arkadaş bu ne kibir bu ne mallık!Aramızdaki puan rekabeti düşmanlığa dönüşmüş aramız buzdan bile beterdi.Bir ay öncesinde aramızdaki tartışma düelloya dönmüştü.Ben kazanmıştım ama Potter gelip herşeyi mahvetmeseydi son anda Furnunculus yemezdim.Allah şahidim olsun ki o asasını müsait bir yerlerine sokacağım.Sinirle sihirli yaratıkların bakımı için bahçeye çıktım.Diğer öğrencilerin olduğu gruba yaklaşıp biraz öne geçtim.Sinirden gözlerim hep kızarıyor aklımdaki intikam planları dört dönüyordu.Yüz ifademde tek bir sinir işareti yokken gözlerim şuan ki rengi gibi ateş saçıyordu.Bu bile insanların bana yaklaşmamasına yetiyordu.Dersi sakince dinlesemde bakışlar üzerimdeydi.Elinde sonunda çok pis bir şekilde intikam alacağımı adları gibi biliyordu.Esma boşvermemi isteyip sakinleştirmeye çalışınca sinirle konuyu sert bir şekilde kapatıyordum.
"Evet çocuklar bugün hipogrifleri sizlere göstereceğim.Gelin."
Çitlere yaklaştırdı ve anlatmaya başladı
"Hipogrifler nazik ve kibar yaratıklardır.Siz onları selamlayıp gözlerinin içine bakarsanız ve sizi selamlarsa kendisini sevmenize izin verir.Eğer sizi selamlamazsa oradan uzaklaşmanız gerekir çünkü sizi tehdit olarak algılar ve saldırır.Hakaret ederseniz bu yapabileceğiniz en büyük hata olur.Etcil yaratıklardandır."
El çırpıp dikkati kendisinde topladı
"Şimdi kim hipogrife binmek ister?"
Herkes tereddüt ederken ben düşünmeden üç adım öne çıktım.Profesör Kettleburn gülümseyerek
"Aferin Erdem ve Evans!Şimdi yanıma gelin."
Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp derince nefes verdim.Hemen Profesör'ün yanına gittim bana gri-beyaz kırçıllı bir hipogrif verirken ona siyah-beyaz kırçıllı olanı verdi.
"Şimdi gözlerinizi hiç kırpmadan onunla göz teması kurun ve hafifçe eğilerek selam verin."
Dediklerini sakince yapıp göz temasını hiç kesmeden sabırla önümdeki hipogrife bakıyordum.Benim gibi eğilip selam verince ürkütmeden yerimde doğruldum.Profesör yanıma gelip elime balık verdi
"Gryffindor'a on puan!Bunu ona nazikçe uzatırsan seni daha çok sever."
Teşekkür edip hipogrife yaklaştım.Elimdeki balığı ona uzattığımda ilk önce kokladı.Bişey olmadığından emin olunca balığı yedi ve elimi yaladı.Bende başına elimi uzatıp sevince bana daha çok yaklaştı
"Tüylerin çok yumuşak.O kadar güzelsin ki söyleyecek söz bulamıyorum."
Diye fısıldadığımda yanağını yaladı bende kıkırdadım.Evans'a baktığımda hipogrife balık vermeye çalışıyordu.Büyük ihtimalle kızıl saçlarından korkuyordu bu yüzden kendisine yaklaşmıyordu.Sabrının sonuna gelmiş olmalı ki balığı yere attı.Olacakları anlayınca koşarak Evans'a doğru ilerledim
"Evans sakın yapma!Profesörü hiç mi dinlemedin!"
"Senden emir alacak değilim salak hipogrif seni severken beni sevmemesi tamamen saçmalık!"
Evans'ın tam önüne geçtiğimde onu ittim.İki hipogrifte yerde olan Evans'ı görmemiş bana saldırmıştı.İki pençe darbesi ile yere düştüm.Sırtım inanılmaz derce ağrırken acıyla inledim.Profesör iki hipogrifi yerlerine götürürken öğrenciler etrafımda toplanmıştı.Hızla terlemeye başlamışken gözlerin kapanmamak için savaşıyordu.Sırtımdaki kan yere akarken Profesör Kettleburn hızla yanıma gelip beni kucakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts'ta bir Türk (Beklemeye Alındı)
FanficHogwarts'a bir Türk gelirse neler olur? Başlangıç tarihi:26 Ocak 2021 Not:Remadora,Jily yada Blackinnion shipi bu hikayede yoktur bilginize😉