Islak sokaklarda gezen acılı bir adam güzel Türkçe bile konuşamıyor ki derdini iyice anlatabilsin. Birbirlerine yapışık evler var fakat dertleri kaderleri ayrı ayrı yazılmış. Bir tramvay raylarının üzerinde önce yavaş sonra hızlı gidiyor içindekilerin tek derdi bir yerlere yetişmek fakat içlerinden bir tanesi bazı şeylere çok geç kalmış. Uzun, ince bir yolda yürüyor bir çıkmaz sokak ve ucunda bir yerlerde müzik çalıyor adam içeriye girdi. Ortalık sigara ve içki kokuyor sakalı kırçıllaşmış bir adam ona el etti, dil ayrı bile olsa işaretler hep aynı şeyleri anlatır. Adam kendisine el eden kişinin masasının yanına geldi.
-Sen beni çağırdı?
-Evet arkadaş çağırdım bu meret yalnız içilmiyor yani tadı olmaz otur bana arkadaşlık et.
-Ben seni tanımıyor.
-O zaman tanışalım benim ismim Tarık senin ki nedir?
-Benim isim Marzo.
-Değişik fakat bana fark etmez insan insandır...Otur bakalım dedi ve ona sandalyeyi gösterdi sonra meyhaneciye el etti. '' Bize bir ufak daha getir birazda meze '' meyhaneci hemen müşterisinin istediklerini yaptı.
-Anlat bakalım seni buraya hangi rüzgar attı.
-Rüzgar hangi rüzgar anlamıyor seni ben.
-Affedersin arkadaş bir an ben yabancı olduğunu unuttum; olsun ben senin dilinden anlarım.
Tarık bardağa biraz rakı birazda su döktü sonra Marzo'nun önüne koydu kendi bardağını eline alarak onun bardağına hafiften dokundurarak tıklattı.
-Şerefe dostum. Marzo kendi bardağını eline alarak onun bardağına tekrar vurdu.
-Şefete dostun. Tarık bu adamı çağırdığına sevindi çünkü aylardır gülmeyen yüzünü ilk defa bu adamın komik tatlı konuşması güldürmüştü.
-Bruciato, bruciato (yandı, yandı ) dedi ve su dolu bardağı kafasına bir dikişte içti. Tarık onu görünce kahkahalarla güldü.
-Bunlardan ye diyerek onun önüne tabaktaki mezeleri koydu.
-Benim çok kötü dedi Marzo yanan boğazını göstererek. Tarık elini kalbine koydu. ''Benim de burası kötü '' dedi bardaktaki rakısından bir yudum aldı.
-Bir yudumda olmaz içeceğiz ki coşacağız dedi Tarık bir daha Marzo'nun bardağına vurdu bardağını o da içmek istemese de Tarık ısrar edince bir yudum bir yudum derken bardağı bitirdi ikincisini de içti artık alışmıştı boğazının yanmasına hatta aldırmaz bile olmuştu.
-Anlat bakalım sen neden geldin buraya?
-Ben çalışmak para kazanmak dedi Marzo fakat hafiften sarhoş olmuş gibiydi.
-Yani sen bir göçmen işçi.
-Göçmen ne demek ben anlamıyor siz öğretmedi bana dil kurs öğretmen.
-Sen buraya nereden geldin, senin ülke neresi? Dedi Tarık kafasını sallayarak.
-Benim ülke İtalya. Ben yeni öğreniyor Türkçe gidiyor dil kurs.
-Ben anladım seni der gibi yaptı Tarık sağ elini iman tahtasına vurarak.
-Arkadaş sen neden içiyor burada dedi Marzo ağzına biraz beyaz peynir attı zaten Tarık ne yerse onu yiyor, nasıl içerse öyle içiyor, adeta onu taklit ediyordu.
-Aşk için.
-Aşk ooo aşk dedi Marzo ve bardağından bir yudum rakı içti. Tarık yan masada oturanlara dönerek '' Dilimizi anlamıyor ama aşkı biliyor '' dedi onun koluna vurarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İtalyan'la Aşk ( KİTAP OLDU )
RomanceAşkı ararız düşünürüz peşinden koşarız fakat yakalayamayız yada o kişiyi bulamayız fakat unuttuğumuz anda birden kalbimizde bitiverir. Nasıl gizli gizli kalbimize süzülüp yerleştiğini anlayamayız fakat aşk bedenimizi sarar ve kalbimizi hatta ruhumuz...