Or Dream ✖

894 123 98
                                    

Magnus gözlerini aniden açıp etrafındaki karanlık odayı gözleriyle süzmüştü.

Kızının ağlama sesi kulağına gelirken hızlıca yataktan çıktı ve kızının yanına ilerledi.

"Alec nerede?" Deyip etrafına baktığında kapı açıldı ve içeriye babası giriş yaptı.

"Yarın sabah Alec'i kurtarmak için yapacağımız planı uyguluyoruz değil mi?"

"Anlamadım, ne planı? Uyguladık ya baba."

Asmodeus oğluna garip bakışlar atarken Magnus'un gözleri büyümüştü.

"Alec'in zihnine girdim, anılarını gördüm ve onu dışarıya çektim. O sırada Melanie ağlayıp ikimizin geri gelmesini sağladı. Bunları unuttun mu yoksa?"

"Magnus sen delirmeye başladın sanırım. Alec'in zihnine girme olayını henüz yapmadık. Gerekli malzemeleri anca toplayabildim, bunu sen de biliyorsun."

"Ama..." durup etrafına baktı. "En son uyudum ve... ve ben... hayır olamaz."

"Magnus, bu olayı kafanda ne kadar düşündün? Zihnin sana birtakım oyunlar oynamış olabilir mi?"

"Hayır her şey çok gerçekçiydi baba." Deyip kızını beşiğe bıraktı Magnus. "Hiçbir şey rüya değildi, hepsi gerçekti."

"Oğlum ben de gerçek olmasını isterdim ama... ama sadece bir rüya görmüş olmalısın. Yine de kendini kötü hissetme. Yarın rüyan gerçek olacak ve Alec'i kurtaracağız."

"Rüya değildi diyorum sana!" Deyip sinirle bağırmıştı Magnus. Şu an şuraya çöküp ağlamak istiyordu. "O gözlerini açmıştı, gözlerini açtığını gördüm."

"Magnus..."

Magnus odadan sinirle çıkarken Asmodeus da peşinden gitmişti.

"Onun uyandığını gördüm baba! Uyanıp bana baktığını gördüm." Deyip hızlıca Alec'in odasına girdi Magnus. Karşısında soluk yüzlü bir Alec vardı ve derin uykusundan uyanmışa benzemiyordu. "Hayır... hayır uyanmıştı."

"Gerçekten bu kadar kolay olacağına inanmamıştın değil mi?" Dedi Asmodeus umutsuz bir sesle. "Zihin olayı bazen günler bazen haftalar sürer Magnus. Dakikalar ya da saatler değil. Sana bunu söylemiştim."

"Hayır söylemedin!"

"O zaman şimdi söylüyorum. Sen bir hayale kendini kaptırmayı tercih etmişsin ama şu an gerçekleri yaşıyoruz. O da karşında duruyor zaten."

....

(Özür dilerim arkadaşlar çok sövmeyin ama başından beri böyle yapmayı planlanmıştım zaten)

Magnus karşısında duran Alec'e bakarken bir anda gözleri dolmuştu.

"Ağlamaya başlayıp beni delirtme yine."

"Zihnimden nefret ediyorum. Nasıl bana böyle bir oyun oynayabilir?" Deyip babasına döndü Magnus. "Nasıl bunu yapabilir aklım almıyor."

"Magnus sakin olup odana gitmelisin, yarın bu işi halledeceğiz. Sana söz veriyorum."

"Artık neredeyse umudum kalmadı." Deyip Alec'in yanına uzandı Magnus. "Onunla uyumak istiyorum, bizi yalnız bırakıp Melanie ile sen ilgilenir misin?"

"Tabii ki. Sen onun yanında kal."

Magnus başını tamam dercesine sallayıp sevdiği adamın yanına uzandı ve kolunu kendine çekip sarıldı.

"Sensizlik resmen başıma vurmuş durumda. Bana neler yaptırdığına bakar mısın?"

Alec'in yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra tekrar gözlerini kapatmıştı.

"İyi geceler sevgilim."

...

(Bana sövmeyin)

(Ya da sövün, hak ettim.)

Magnus gözlerine çarpan ışıkla birlikte rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdanmıştı.

Büyük ihtimalle sabah olmuştu ve gözüne pencereden ışık vuruyordu.

Gözünü açıp birkaç kez kırpıştırdı ve ışığa doğru baktı. Ama ışıktan çok belinde hissettiği el garibine gitmişti.

"Sonunda gözlerini açtın."

Duyduğu sesle bir anda buz gibi kesilirken omzu üstünden ona bakan bir çift gözü fark etmişti Magnus.

"Alec?"

Yine mi rüya görüyordu yoksa?

"Dün olan şeylerden sonra güçsüz düşüp uyuyakaldın ve ben de seninle yalnız kalmak istedim. Olan her şeyi babandan öğrendim."

Bunu dedikten sonra yavaşça Magnus'un boynuna bir öpücük bırakmıştı.

Ne yani? Alec'i kurtaramadığı o şey mi rüyaydı?

(AHSNAKKSD ÖZÜR DİLERİM AMA 1 NİSAN ŞAKASI YAPAYIM DEMİŞTİM SIÇMAYIN AĞZIMA)

"Gerçekten... buradasın." Deyip Alec'in kolları arasında Alec'e dönmüştü Magnus. Elini yüzüne çıkardığı zaman elinin altında onun sıcaklığını hissetmişti. Evet, bu cidden gerçekti. Gerçekten de onun kolları arasındaydı.

Gözleri anında dolarken Alec'in de bir an yüzü düşmüştü.

"Ağlama lütfen. Bak ben buradayım. Senin ağlamanı görmek değil mutlu olduğunu görmek istiyorum."

Eğilip Magnus'un dudaklarına küçük birer öpücük bırakmıştı.

"Çünkü seni seviyorum Magnus. Hem de çok seviyorum. Bunu sana söyleyemediğim her an için özür dilerim, bu saatten sonra bu sözü sürekli duyacaksın."

"Böyle şeyler diyorsun ve sonra da ağlama diyorsun bana."

"Ağla diye söylemiyorum, mutlu olman için söylüyorum sevgilim." Deyip Magnus'u kendine daha daha fazla çekmişti. "Çünkü ben şu an çok mutluyum. Burada seninle olduğum için çok mutluyum. Ve ayrıca baban dün gece beni tehdit etti. Bir daha seni üzersem kral olmamı umursamadan benim canıma okuyacakmış. Ve sanırım bu sefer çok ciddi."

"Bu sefer ciddi olduğuna emin olabilirsin. Ama bu saatten sonra üzülmeyeceğime eminim. Çünkü sanırım benim Alec'im burada, başından beri olması gereken şekilde hem de."

"İçimden bir şeyler sökülüp alındı ama bu sökülen şeylerin yerine mutluluk ağaçları filizlenecek gibi hissediyorum. Bunun da tohumlarını bizzat sen ektin. Sanırım onları sulayıp büyütmek de bana kaldı."

"Artık üzülmek istemiyorum Alec?" Deyip yüzünü Alec'e çevirdi Magnus. "Artık mutlu olalım."

"Artık mutlu olalım. Magnus... benden asla ümidini kesmediğin için teşekkürler."

"Teşekkür etme, yapmam gereken şeyi yaptım ben. Ve ödülüm de şu an tam karşımda duruyor."

....

HAJAJAKKSF

LİNÇ YEMEM İNŞALLAH AHJSKAKD

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin