🖤34.bölüm🖤

50 24 48
                                    

Şarkıyı açmayı, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)

*****

Savaş'tan

Okuduğum şeylerden sonra kendime düşünmem için biraz zaman tanımış ve ormanda biraz daha gezmiştim. 1 saat kadar sonra kararımı vermiştim, plan aklımda daha tam oluşmamıştı ama planımın en önemli basamağı Cehenneme giriş yapmaktı. Öyle de böyle de gidecektim oraya.

Kraliçemin karşısına çıkma anımı düşlemeye başladım, kesin şaşırırdı. Ama ya artık beni sevmiyorsa? Aklımdan bu saçma düşünceleri attım ve eve doğru yol aldım, Sahra olmadan ne kadar bir evse artık?

Eve geldiğimde olanları bir bir anlattım Alçin hanım 'tahmin etmeliydim' diyerek ağladı, bir kaç kez sordum ama cevap alamadım. Çoğunluk bu düşünceme karşı çıksa da hepimiz Sahra'yı gerçekten çok ama çok özlemiştik ve risk almamız lazımdı.

Planımız az çok belliydi aslında Alçin hanımın çok önceden tanıdığı ve nitekim diğerlerine kıyasla daha iyi olan bir şeytan arkadaşı varmış ve cehennemde yaşıyormuş, onunla konuşursak eğer bizi anlayacağını ve yardım edeceğini söyledi. Sonrasında iş bende ve Sahra'daydı artık.

Alçin hanım, şeytanla konuşacağını ve buraya çağıracağını söyleyerek salondan ayrıldı.

"Sence cidden Sahra orada mıdır? Ya bu bir oyunsa?" dedi Uraz, haklıydı ama elimde başka bir şey yoktu.

"Haklısın bende düşündüm ama korkaklık yaparak Sahra'nın yanıma geri dönme şansını ellerimle geri tepemem, ölümde olsa sonunda bu fırsatı sonuna kadar değerlendireceğim." dedim kendimden emin bir sesle, hayatımda hiç olmadığım kadar cesaretle doluydum.

Alçin hanımın ayak seslerini duyduk merdivende, yavaşça yürüdü ve karşımdaki koltuğa oturdu.

"Aradım, zorla da olsa gelecek, hatta birazdan gelir bile. Unutmayın şeytanla konuşacaksınız ve tek çıkış noktamız o lütfen ne derse desin ılımlı yaklaşın, biraz ukaladır. Özellikle Savaş sen, Sahra için lütfen bunu aklından çıkarma." dedi, kafamı salladım sadece ve onu gerçekten de ne kadar özlediğim dank etti kafama, kokusunu bile unutmuştum. Nasıl olurda elimden bir şey gelemez dedim geçen bu zaman diliminde, nasıl olurda bu kadar aciz olabilirim dedim ama yine de bir çıkış noktası bulamadım. Ama zeki sevgilim bana bir işaret yolladı ve o işaretin arkasından elimden geldiğince gidecektim.

Yaklaşık 10 dakikalık bir sessizliğin ardından kapı çaldı, şeytanın geldiğini anlamıştık hepimiz. Alçin hanım kapıyı açmaya gitti. Biraz sonra yanında, saçları hafif beyazlamış yüzünde hafif kırışıklıklar olan, yüzünün aksine 20'lik gençlere taş çıkarabilecek fitlikte koyu mavi takım elbiseli bir adam girdi.

Ayağa kalktım ve adamla el sıkıştım, "Hoş geldiniz." dedim kibarca ve çaprazımda ki tekli koltuğu gösterdim.

"Neden burada olduğunuzdan haberiniz vardır herhalde." dedim olabildiğince kibar olmaya çalışarak, hemen sonuca varmak istiyordum.

"Var, var tabi de bir defa da sizden dinlemek ve ne gibi bir işe girdiğimi bilmek isterim. Sonuçta bana dediğiniz şey hiç basit bir şey değil ve şeytan olmayan biri binlerce şeytanın ve canavarın içine girmek istiyor bu sandığınızdan daha tehlikeli." dedi yarı ciddi yarı alaylı bir şekilde.

"Elbette biliyorum, bunun basit olmayacağı baştan belli zaten ama belli de olmaz belki de kolayca girebilirim ama size ilk önce müsaadenizle bir şey sormak istiyorum," kafasını olumlu anlamda salladı, bende konuşmama devam ettim.

"Sahra gerçekten şuan cehennemin kraliçesi mi?" dedim tereddütle, hayır demesinden korktum çünkü o zaman Sahra yine kayıp olmuş olacaktı, en azından şimdi nerede olduğunu biliyordum.

ASTESYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin