1) Başlangıç

22 8 0
                                    

Alarm çaldığında gözlerimi açmadan telefonu yatağımın yanındaki komidinden aldım ve kapattım. Nasıl olsa 5 dakika sonra tekrar çalacaktı. Gözlerim hala kapalıyken üniversitenin ilk gününün verdiği heyecanla kıvranıyordum. Yeni şehir, yeni okul, yeni arkadaşlar, yeni aşklar, aaah ah...
Adana'da doğup büyümüş biri olarak Ankara'da beni nelerin beklediğini düşünmeden edemiyordum. Daha küçük şehirde büyümenin insanların burun kıvırmasına sebep olmasının yanında, çok güzel yanları da vardı. Sıcak bir ortam, gittiğin her yerde gördüğün tanıdık yüzler ( bunun tabiki kötü de bir çok yanı oluyordu ama genel olarak güvenli hissettiriyordu) , kendini güvende hissetmek gibi bir sürü şey sayabilirdim.

Alarmım tekrar çalmadan gözlerimi açtım ve telefona baktım. Ertelenen alarmın çalmasına 1 dakika kalmıştı. Alarmı kapatıp yerimden kalktım. Yan odadaki ablamı uyandırmak için odasına daldığımda çoktan kalkmış olduğunu gördüm. Ankara'da okuyacak olmamın en güzel yanı kesinlikle en iyi arkadaşım olan ablamla aynı evde yaşayacak hatta daha da güzeli aynı okula gidecek olmamdı (farklı kampüslerde olsakta).
Duştan çıkan ablama bakıp "Günaydınnnn" diye çığlık attıktan sonra kendimi banyoya attım. Yıllardır tek vazgeçemediğim özelliğim saat/ gün ne olursa olsun evden çıkmadan duş alma ihtiyacı duyuyor olmamdı.

Duştan çıkıp omuzlarıma uzanan sarı ile kumral arası renge sahip kahküllü saçlarımı kurutup biraz şeklini düzelttikten sonra odama geçtim. Kısa ve düz saça sahip olduğum için saçımı yapmak her zaman çok kolay ve kısa sürüyordu. Hatta sadece kurutup kahküllerimi düzeltmem bile yetiyordu. Bornozumla pencereye yaklaşıp hafif aralayarak dışarıdaki havayı kontrol ettiğim de yüzüm havanın güneşli oluşu sayesinde tebessüm etmişti. Hemen dolabımı açıp kıyafetlerimi karıştırdım. Genel olarak spor ve bol giyinen biri olduğum için elim direk bileğimde biten siyah mom bir jeane gitti. Üzerine siyah yarım büstiyerimi de giyip ceketlerimi incelemeye başladım. Evet hava güneşliydi ama Ankara'nın güneşli hali bile serin olabiliyordu. Hele Eylül ayındaysak. Kalçamın altında biten su yeşili örme hırkamı üzerime geçirip ayna karşısına geçtim. Çok süslü biri değildim, saatlerce makyaj yapmakla da uğraşamazdım ama bir şeyler sürmeden çıkmakta istemiyordum. Gözlerim kocaman olduğu için göz makyajlarını abartmayı sevmiyordum. Hafif bir rimel ve aydınlatıcı sürüp, dudaklarımı da şeftalili parlatıcı ile aydınlattıktan sonra saçımın sol tarafını kulağımın arkasına attığımda artık hazırdım. Banyodan çıkıp ablamın yanına gittiğimde gülümseyerek "Hazır mısın?" diye sordu. 

Dün akşam 3 gündür ev işlerini halletmek için yanımızda olan annem ve babamızı yolcu ederken ağlayan kız şimdi karşımda çok mutlu gözüküyordu. "Ayy hazırım sanırım. Sınıfı, arkadaşlarımı, dersleri o kadar merak ediyorum ki abla."diye yerimde huzursuzlandığım da güldü ve odadan çıktı. Öylece baka kaldım arkasından. Düşüncelere dalmak üzereyken "Hadi ama Anı, geç kalacağız, servisi kaçırırsan ilk derse geç kalırsın. Ve emin ol hazırlığın en güzel dersi ilk dersidir." diye seslendi içeriden. Koşturup hemen yanına gittim. Beyaz sneakersımı ayağıma geçirdiğim de o da ayakkabılarını giymiş beni bekliyordu.

Kapının yanındaki vestiyerden çantamı alıp telefon ve şarj aletimi içerisine attıktan sonra yandaki boy aynasından  son halimize baktım. Benden biraz daha esmer ve zayıf olmasını saymazsak, çok farklı tarzlarda giyinmemizi de saymazsak birbirimizin aynısı gibiydik. Benim sarıya yakın kumral saçlarımın, kocaman kahverengi gözlerimin aksine onun saçları koyu kahve ve gözleri benimki gibi kocaman ama siyaha yakındı. Fiziksel olarak tamamen aynıydık denilebilir tabi. Ben 1,63 boyunda 54 kiloydum. O ise benden 1-2 santim kısa ve birkaç kilo daha zayıftı.

Ablam mimarlık okuduğu için onun kampüsüne 5 dakika yürüme mesafesinde bir yerde ev tutmuştuk. Zaten onun kampüsünün önünden de bizim kampüse giden servisler geçiyordu. Ve bizimkinin aksine onların kampüsü şehre daha yakın ve çok daha işlek bir yerdeydi.

ANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin