Bu benim son şansımdı. Önümde gençlik yılları, yetişkinlik zamanı, yaşlanma ve ölüm olan bir zaman silsilesi duruyordu. Bu sürecin ne kadarına kadar bu hayatta duracağımı bilmiyordum. Kaldığım zaman boyunca da yapmak istediğim pek çok şey vardı. Bunlardan biri de şuan ekranına gözlerimi diktiğim bilgisayarın bana vereceği haberdi. Hayatım bu habere bağlı olabilirdi. Özgürlük iplerim buna bağlıydı.
Şuan saat 00.13. Üniversite seçimlerinin açıklanması üzerine 4 dakika geçti. Bilgisayar başında bekliyorum. Kendimde o cesareti bulamıyorum. Birazdan ya hayallerimdeki şehre ve üniversiteye gideceğim ya da babam beni dedemin ellerine teslim edecek.
Bütün cesaretimi topladım ve sonuçları görüntüleyecek tuşa bastım. Sayfa yüklenene kadar kalbim çıkacaktı yerinden adeta. Ve yazıyor. Yerleştiğim üniversite...Ege Üniversitesi...Psikoloji... Olmuştu, ben başarmıştım. Gözümden akan yaşlara engel olamadım. Resmen deliler gibi ağlıyordum. Ben kazanmıştım. İstediğim üniversiteyi, hayallerimin şehrini kazanmıştım. Koşarak annemle babamın odasına gittim ve babamı uyandırmamaya dikkat ederek annemi dürttüm.
"Anne uyan hadi, sana çok önemli bir haberim var." Annem uykusu derin bir insan değildi hemen gözlerini açtı ve doğruldu. Onu çekiştire çekiştire odama götürdüm ve bilgisayarın başına oturttum. Uyku mahmurluğu ile boş boş baktı ekrana bir süre.
"Anne, bak orada yerleştiğim üniversite yazıyor." diyerek elimle Ege Üniversitesi, Psikoloji yazan bölümü gösterdim. Annem yavaş yavaş okumasının ardından küçük bir çığlık attı ve sıkıca sarıldı bana. Az önce ağladığım için kendimi ayıplarken, şimdi annemle sarılmış beraber ağlıyorduk.
"Benim kızım kazandı öyle mi, başardı. Kurtardın mı annem kendini?" annem ağlayarak konuşurken boğazımdan bir hıçkırık koptu.
"Başardım anne, kızın kurtardı kendini."
O gece güneş doğana kadar annemle hayaller kurduk. Ben annemin dizine yattım, o benim saçlarımı okşadı ve babamla Semih'i uyandırmadan sohbet ettik. Ben nerede kalacağımı, ne işte çalışacağımı, yeni insanlarla nasıl anlaşacağımı düşünürken annemse sadece güzel şeylerden bahsediyordu. Benim kızım halleder, her şeyi başarır diyerek beni motive ediyordu.
Annemin asla hayalleri gerçek olmamıştı. Söylediğine göre tek bir hayali gerçek olmuş. Kendisine arkadaşlık edecek bir kızı olsun istermiş hep ve 2 yıl sonra ben doğmuşum. Dedem ne okumasına izin vermiş, ne kocasını kendisi seçesine, ne çalışmasına. Annem baskıcı bir aileden baskıcı başka bir aileye gelin olmuş. Hayatının ilk 2 yılının zorluklarını anlattıkları ile adım gibi bilirim. Benden sonra, tüm üzüntülerini beni düşünerek atlatmış. Bütün zorluklardan ban sığınarak geçmiş. Sonrasında 3 yıl sonra Semih doğmuş. Semih ise ailenin ilk erkek çocuğu ve ilk erkek torunu olması dolayısıyla hep pofpoflanarak büyütüldü. Dedemin biricik gözbebeği olması dolayısıyla o da onların tarafında oldu. Bu tarafta sadece annemle ben kalmıştık. Büyüdükçe her şeyi çok daha iyi anladım ve her zaman annemin destekçisi oldum.
Babam ise aslında kötü bir adam değil. Ama baba olmayı asla öğrenememiş. Yine yol dedeme çıkıyor. Babalık nasıl yapılır insan babasından öğrenir. Dedem otoriter, çevresindeki herkese kendi isteğini yaptırmaya çalışan bir adam. Babamın evleneceği kızı bulmuş, yapacağı işi seçmiş. Başını okşamamış, canım oğlum dememiş. Babam da babalığı böyle sert olmak, istediğini çocuklarına, eşine yaptırmak olarak öğrenmiş. Annem hiçbir zaman kendini ezdire bir insan olmasa da 19 yaşında tanımadığı bir komşu çocuğu ile evlendirilince içine kapanmış. Arkadaşları ile görüşmeyi bırakmış, evden dışarı çıkmamış. Babam annemi sever. Ona düşkündür. Ama babasının sözünden de asla çıkmaz.
Benim bu üniversiteyi kazanmam demek, dedemin kurallarını çiğnemem demek oldu. Onlar asla ama asla kabul etmeyecek olmasına rağmen annem, "Sen yeter ki istediğin bölümü en iyi şekilde oku ben gerekirse canımı veririm." diyerek beni teşvik etti.
Şimdi annemle gülüp hayaller kuruyorduk ama yarın her şey çok zorlaşacaktı. Babama anlatmak, onu ikna etmek bir nebze de olsun kolay olsa da, dedem bizim için en zor noktaydı. İşte o geçitten geçemeyebilirdik.
Sabaha karşı anneme sarılmış vaziyette koltukta gözlerimi kapattım. Dedemi, babamı ve Semih'i bir geceliğine unutup sadece yeni şehri ve beni bekleyen üniversite hayatını düşünmek istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçluyum Ama Yoruldum
Teen FictionSınavı hedeflediği gibi bir puanla geçmesi, hayatının komple değişmesi demek olan bir kız... Hayallerine bir adım daha yaklaşabilir, yüzü gülebilir. Bir yandan da ailesi onu silebilir, yeni şehirde başına gelmeyen kalmayabilirdi. Eğer sınavı kazandı...