YANLIŞ ANLAŞILMA

230 25 17
                                    

Ertesi gün, Hilal'e Batu'yu anlattığımda fotoğrafını görmek istedi. Zaten önceden -yani dün- bir sürü fotoğrafını kaydetmiştim. Çok uçar akıllıyım ben ya. O kadar zamandır kimseye bakmadım.. Şimdi ne oldu da her şey bu kadar hızlı gelişiyor anlamış değilim. Her neyse, hemen galeriden en beğendiğim fotoğrafını açıp gösterdim. Hilal baktı ve 'Bu muydu yani sabahtan beri anlattığın' bakışı attı.

"Yaaa n'olduu?"

"Senin bana sabahtan beri anlata anlata bitiremediğin çocuk bu mu yani?" (Hilal'in tercihi genellikle kaslı ve sakallı tiplerdir, o yüzden böyle dedi sanırım.)

"Evet, niye ki?"

"Kızım sen saf mısın? Tamam, safsın biliyorum da bu kadarda değil diye düşünmüştüm. Bak canımın içi, bu çocuğun etrafında kevaşe çoktur. Seni oynatır hatta seninle birlikte iki kızı oynatır. Bunu anlamak için fotoğrafına bakmam yetiyorken sen nasıl seni sevebileceğine inandın allasen?"

"Ya bak.. Of bilmiyorum ya haklıda olabilirsin." dedim hemen karaları bağlayarak.

"Bunu sana üzül diye söylemedim canım."

"...."

"Ya Kübra yaaa... Sonra daha çok üzülme diye söyledim hemen üzülme beklide senin dediğin gibidir." (Tabii ki bunu moralimin düzelmesi için söylüyordu -,-)

"Tamam ya her neyse ee sen ne yaptın?"

"Ya bak işte sen bana tavır mı yapıyon?" (Gönlümü almadan bırakmaz kendisi.)

Neyse ki o sırada Burkay geldi. Ortamın neşesi.

"Selam mümin kardeşlerim" (Çok iyi ya.)

Burkay hemen arkamda oturuyor. Derste çok arkama dönmemden dolayı hocalardan yediğim azarların sayısı yok..Ama napayım çok komik. Salak salak espriler yapıyor.

Burkay'ın yanında da Kemal oturuyor. O daha çok sessiz. Sınıfın ineği çümkü sjshk. Sınıfta genelde Hilal, Burkay, Kemal dördümüz takılırız.

"Aleyküm selam Müslüman kardeşim." Diye gülerek cevap verdim.

Biraz sohbet, biraz şaka konuştuk bir şeyler. Hilal'e Batuhan konusunu asla açmaması için kaş göz hareketleri yapmaktan yüz felci geçirecektim az daha. Sonra o da unuttu sanırım. Zaten ders zili çalmıştı. Ders matematik. Ne güzel değil mi? -,-

Öğle arası Hilal kolumdan çekiştirerek yemekhaneye gittik. Hemen erkeklerin karşısındaki masaya oturtturdu. Bende itiraz etmedim. Tek ben birilerini sevmiyorum çümkü. O bizim sınıftan bir çocuğu seviyordu. Açıkçası tek sevilebilecekte oydu sanırım. Fen lisesi... Tipsiz ineklerle dolu. Sınıfımızda da 8 erkek var sadece. Her neyse bende onların bakışmalarını izliyorum işte öğle arası. Hilal utangaç olduğundan hemen gözlerini çevirip heyecanlı heyecanlı bana bir şeyler söylüyor. Yok şöyle baktı, böyle yaptı gibi. Ha böyle anlatıyorum ama onlar çıkmıyorlar. Ayşe diye bir kız daha var bizim sınıfta. Bahadır ne kadar Hilal'e baksa da Ayşe'yle konuşuyorlardı ve Hilal tabii ki buna sinir oluyordu. Gerçi onlarda sevgili tarzında konuşmuyordu ama neymişte Bahadır ilk defa bir kıza kanka demiş falan filan.

Tam Hilal bir şeyler daha söylüyordu ki Ayşe benim hemen çaprazıma oturdu. Hilal sinir olduğu için beni 'hızlı ye' anlamında çimdikledi. Canımı acıttı pislik -,- Ama manevi olarak onunki de acıyordu, bu yüzden böyle davrandığını biliyordum. İkimizde hızla yemeğimizi yiyip masadan kalkıyorduk ki Ayşe:

"Nereye ya? Şimdi Beyza'da gelir sohbet ederiz." Dedi gıcık gıcık.

Hilal iyice sinirlenince bu seferde ben onu çekiştirerek götürdüm oradan. Hilal bana oranla daha uzun boylu, kalıplı ve güçlü. Kavga çıkarırsa Ayşe hastanelik olurdu. Anlaşıldığı üzere Ayşe egolu birisi. Popüler olma çabalarında. Beyza'da onun en yakın arkadaşı. Sonunda yemekhaneden çıkıp derin bir nefes aldık. Biraz oturduktan sonra Hilal'in aklına Batuhan gelmiş. Şimdi durduk yere nerden çıktı bu yine. Moralim bozulacak diye konuyu hemen kapatmaya çalışsam da nafile.

"Eee Batuhan'la napacaksın? Seviyor musun?" diye sordu.

"Ya of benimkisi bir hayal, saçmaladığımın farkındayım. Kapat artık konuyu Hilal ya."

"Ya of sabah öyle dedim diye sen hala bana kızgın mısın? Tip felan önemli değil tamam mı? Sana karşı davranışları önemli." (Canım ya nasılda yumuşatıyor beni) diye düşünerek gülümsedim.

"N'oldu" diye sorduğunda;

"Hiiiiç, iyiki varsın." Dedim. (Değişken ruh hallerim yine kendini gösteriyor.)

Birkaç dakika sonra -ben müzik listemi kurcalarken- Hilal beni dürttü ve yemekhane çıkışını gösterdi. Bahadır ve Ayşe birlikte bir şeyler konuşup gülerek merdivenlerden iniyorlardı. Hilal ağzının içinde Ayşe içi bir küfür mırıldandı.

"Hişşşt.. Sakin ol ya, zaten seni kıskandırmak için yapıyor. Şuraya daha fazla bakıp onların götünü kaldırmayı bırak önce bir istersen. Ulaşılmaz olmak her zaman daha gizemli ve mükemmeldir."

"Tamam tamam Kübra daha fazla konuşma. Bana diyene bak ya. Daha ilk günden yelkenleri suya indirmişsin sen kızım. Bana mı diyorsun ulaşılmazlık diye?" dedi gülmeyle karışık.

"Ya Hilal o ayrı bu ayrı. Tamam, tartışma bitmiş konu kapanmıştır -,-"

Numaralarımızı birbirimize vermiştik. Servisteydim. WhatsApp'tan profil durumuna bakacakken -tam açtığım sırada- mesaj attı. Ve benim rezil oluşum -,-

"Napıyorsun tatlım?" (Tatlım?!!?! Nasıl tatlım??!! Ne tatlım!?!? Kim tatlım?!??)

"Tatlım derken? Kusura bakma da ne ara bu kadar samimi olduk?"

"Ya şeyy kusura bakma bu kadar kızacağını tahmin etmemiştim."

"Ha yani bide bilerek yazdın.(benimkide saçma oldu biraz ama neyse.) Ben o etrafındaki kevaşelerden değilim. Çok istiyorsan onlardan birine yazabilirsin."

"Ya hayır hayır öyle demek istemedim. Ya üzgünüm bir daha olmaz n'olur affet?"

"Bir daha olmasın lütfen."

"Tamam, olmaz söz. Eee Napıyorsun neredesin?"

"Servisteyim eve gidiyorum, sen?"

"Ben teneffüsteyim, 1 ders daha var. Neyse zil çaldı sonra mesaj atsam?"

"Peki bye."

":*"

Şimdide öpücük! Ne sanıyor bu kendini!? Sanırım biraz egolu? Yok yaa, biraz kendine güveniyor o kadar. Egolu filan değil diye düşünürken kardan dolayı servis kaydı, karşı şeride geçecekken hemen direksiyon kırıp kendi yoluna girmeye çalıştı ama ani hareketlerden dolayı zincirleme kaza yaşandı ve bir kaza geçirdik. Durumum çok kötü değildi. En azından baygın değildim. Diğerleri ne durumda bilmiyorum. Polis ambulans derken hastaneye gittik. Kolum incinmişti ve başımda küçük bir yara vardı. Pansuman yapıldıktan sonra telefonuma baktım. Annem 7, babam 11 kere aramış. Tabi onlarda meraklandı. İki tane de mesaj vardı. Biri Hilal diğeri Batuhan. (Hilal'le aynı serviste değiliz.) Hilal "Ya kızım nerdesin, annen beni aradı. Kaç saattir eve gitmemişsin." Diye mesaj atmış.

Batuhan ise birkaç defa Napıyorsun neredesin gibi mesaj atmış. Ben cevap veremeyince de "Konuşmak istemiyorsan söyle." yazmış. Hadiiii bu nerden çıktı şimdi ya.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)

"B"AD "B"OYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin