"Anne..." Neyin ısırdığını sormalı mıydım? Gözlerimi o yöne çevirmemeye özen gösteriyor, öğrendiğimi bilmemesini istiyordum. Isırık izine detaylıca bakamamıştım. Belki de... Hastalıklı biri ısırmamıştı. Diğer ısırılanlar yaklaşık otuz saniye içerisinde dönüşmüştü. Annemin bilinci yerinde. "Sanırım yine karnım acıktı." Yalan atmıştım.
Odadan nasıl kaçtığımı hayal bile edemezdiniz. Hayatımın en hızlı mutfağa inişiydi. Ekibin geri kalanı yer yataklarına kurulmuştular. Televizyon yayınlarından haberdar olmak için alt katta yatmayı tercih etmişlerdi. Pars tekli koltuğun üstünde ayakta durmuştu ve tavşanımın kafasını okşuyordu. Olivia ise yünlü, kocaman battaniyesine sıkıca sarılmıştı. Balıklarım akvaryumun camına çarpıyordu, çıkan ses sinirimi bozmuştu.
"Çocuklar..." Olivia annemi vurmayı düşünür müydü acaba? "Daha doğrusu Pars, gelir misin? Ailevi bir mesele konuşmamız gerekiyor."
"Ne? Ailevi mi? Bensiz mi hem de?" Olivia'dan ne kadar özür dilesem az kalırdı. "Peki, öyle olsun." Battaniyesinin içine iyice girdi. Artık kafası da dahil hiçbir yeri gözükmüyordu.
Kardeşimin elini tutar tutmaz sürüklercesine koridora çektim. Üst katta çıkamazdık, annem vardı. Diğer odaların kilitlerini açarsam dışarıdakilerin dikkatlerini çekebilirdik. En iyisi salonda konuşmaktı. Oraya doğru yol alırken sediri gösterip oturmasını işaret ettim. Sakince konuşmalıydık. Ne olduğunu sormadı, konuşmamı bekliyordu. Kelimelerin boğazımda takılı kaldığını hissediyordum.
Yavaşça sedire oturdum. Benimle birlikte o da oturmuştu. "Pars sanırım annem ısırılmış. Bileğinde ısırık izi gördüm. Henüz nasıl ısırıldığını soramadım." Elini hâlâ bırakmamıştım. Bırakabileceğimi de sanmıyordum.
"Ne!" diye bağırdı. Hızlıca ayağa kalkmış, benim durdurmamla geri oturdu.
"Sesiz ol!" Diğerlerinin duyup duymadığını anlamaya çalıştım. "Sence ne yapmalıyız? Olivia'ya söylemeli miyiz?"
"Evet, evet kesinlikle söylemeliyiz ve anneme de nasıl olduğunu sormalıyız. Cidden bunu Olivia'dan saklamayı düşünmüyorsun değil mi? Beni lütfen yanlış anlama ama risk alamayız. Kalması için oda ayarlayalım. Hastalık belirtileri göstermezse çıkarırız." Yanağıma minik tatlı bir öpücük kondurdu. Ardından uyumak üzere olan Olivia'yı uyandırmaya gitti.
Annem için odayı ayarladığımızda neyin ısırdığını sormaya yüzümüz kalmamıştı. Hastalıklılar tarafından ısırılmadığını söylese bile karantina altında tutmalıydık. Bu yüzden hastalıkla bizden daha fazla temasta bulunduğunu, virüsü hava yoluyla kapmış olabileceğini söyledik. Bizi haklı bulup odasında kalmayı kabul etti. Oda banyolu olduğundan su sorunu olmayacaktı, kapıyı kilitlemeden önce üç-dört gün yetecek yiyecek bırakmıştık.
Nöbetleşe uyumaya karar vermiştik. İlk başta herkes ayakta olsa da sonradan uyanık sadece ben kalmıştım. Bulduğum deftere gelişigüzel notlar alıyor, hesaplamalar yapıyordum. Yiyecek stoklarının ne kadar yeteceğini hesaplamalıydım. Doğrusunu söylemek gerekirse üç hafta anca yetecek stokumuz vardı. Yapılacaklar listeme uzunca süre market yağmalamayı koymamaya karar verdim. Üç kişilik grubumuzla markete gidersek beş sepet dolusu yiyecek almadan dönmemeliydik, aksi halde boşuna risk almak olacaktı. Ayrıca döndüğümüzde abimden haber gelirse yani gitmek zorunda kalırsak tüm yiyecekleri taşıyamayacaktık çünkü hem koşmamız gerekecek hem de hepsini taşıyamazdık.
Eğer abim on gün içerisinde haber vermezse stoklarımız bitmeden evden çıkıp güvenli bölgelere gitmek istiyorum. Lanet! Güvenli yer neresi ki? Kıyamettin içinde güvenli yer var mı? Sanmıyorum, sanmayacağım. Yine de nereye gidersek gidelim orman üzerinden gitmek daha mantıklı geliyor. Teller diğerlerinin geçmesine engel olacaktır.
1.Gün
Nöbetleşe uyumayı tercih ettik, ben nöbet tutuyorum. Evimizde hastalanmayan birini öldürdük, bize saldırmaya kalkmıştı. Hâlâ hastalıklılardan etrafımızda var. Annem onlar tarafından ısırılmış olabilir, o yüzden karantinaya aldık. Artık benim de uyumam gerek, sıra Pars'ta.
Dün gece aldığım not içimi rahatlatmıştı .Sabah Olivia'nın bağırışı ile uyanmıştım. Durmadan bize sesleniyor, gelmemizi istiyordu. Sesi üst kattan yani annemin odasının yanından geliyordu. Yatak odasının kapısına vurduğunu duyabiliyordum. Yer yatağından fırlamamla Pars peşimden koşmuştu. Merdiven basamaklarını ikişerli, üçerli çıktığımız için takılıp yere düşmüş, ardından da toparlamıştık. Oraya vardığımızda kapıya vurmaya devam ediyordu.
"Oliv! İyi misin?" Hayatımın en uzun saniyelerini yaşamıştım, annem dönüşmüş olamaz, olmamalıydı.
"Ben iyiyim! Annen!" Kapıya vurmaya devam ediyordu. "Bir silah sesi geldi. Sonrada cam patlama sesi." Yere çömeldi. "Biri onu vurdu."
(Mini Bölüm olarak yazılmıştır.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİLER | Tamamlandı ✔
Научная фантастикаİnsanlar kendi cezalarını kendi yaptı. Hastalıklılar durduk yere ortaya çıkmış olamazdı, onları insanlar üretmişti. Berbat virüs tasarımlarının amacı her ne ise nefret ettiğim kesindi. Ülkeler arasında olan yarışlardan dolayı da bu halde olabilirdik...