Keyifli okumalar🤍✨
Her zaman bi can yelekle gezerdim. Kimsenin verdiği darbeler beni düşürmesin diye. Kendime öyle bir kalkan hazırladım ki, o kalkanı ben bile yıkamam.
Kalbimin atışları kalbimin zarını yırtmak ister gibi hiddetle çarpıyordu. Acının tadı damağıma yapışmıştı, onu tükürüğüm ile yutmaya çalışıyordum, ama o etrafa bulaştıkca bir bataklığın içinde yutuluyor gibi oluyordum. Kalbimin çırpınışlarının bir faydası yoktu; batıyorduk en derine.
Düşüncelerimi bölen Zayd Asafın arkamdan bana konuşmasıydı.
"Efna, halıda ne gördün? Dikmişsin bakışlarını. Bare kenara geç elimde otuz tane torba var." dedi homurdana homurdana.
Dudaklarımı birbirine bastırarak, kapının önünden geçtim. Diz çökerek botlarımın iplerini söktüm. Asaf bana düşünceli bir bakış atıp içeri girdi. Bende arkasından girdim. Feracemi kapıda ki Dolabın içine astım ve banyoda ellerimi yıkadım. Yerde duran çantamdan akşam içmem gereken ilaçları aldım ve mutfakta bir bardak su yardımı ile yuttum.
Akşam namazı çıkmadan hemen Zelihanın odasında namazımı kıldım. Tesbihimi çektim. Seccadeyi olması gerektiği gibi katladım ve yerine koydum. Hira Teyzeye bakınmak için oturma odasına girdim. Koltukta uyuya kalmıştı. Elbise Torbalarını Zelihanın odasına koydum ve mutfak alışverişi için aldıklarımı ise mutfağa koydum. Aldığım her şeyi ilaçlı suda yıkadım. Sebzeleri ve mehveleri ise sirke ile yıkadım.
Dışarıda çok pis insanlar vardı ve bulaşıcı hastalıklarda öyle. Bu evde hem hasta hemde küçük bir bebek vardı. Çok titizimdir bu konularda. Annem hep kızardı böyle yaptığım için. Oysaki ben onları hep korumak için yapıyordum.
Neyse.Temizlediğim alışverişlikleri yerlerine yerleştirdim ve Akşam yemeği için kollarımı sıvadım. Evde bir sessizlik hakimdi. Galiba herkes odasında dinleniyordu.
Yemekleri ocağa koydum ve pişene kadar elbiselerimle ilgilendim.Aslında bunları yıkamak istiyordum ama çekiniyorum. Elimde mi yıkasam acaba?
Yıkamaktan vazgeçtim ve hepsini katladım ve üst üste dizdim. Torbaları katlayıp kenara koydum. İşimi halledince Oturma odasında babasının yanında duran Zelihayı almaya gittim. Yerde battaniyesinin üzerinde uzanıyordu. Onu aldım, aldığım gibi kötü bir koku da aldım. Burnumu bezine yaklaştırdım ve suratımı ekşiyerek geri çektim. Tövbe Allahım o neydi ya öyle.
Odasına götürdüm ve odasında altını temizledim. Yeni elbisler de giydirdikten sonra mutfağa geçtim. Ona bir şişe mama hazırladım. Bir kolumda uzanıyordu, bir elimlede mama şişesini ağzına vermiştim. Pişen yemeklerin de altını kapattım.
Herkes uyandığında sofrayı kurarız artık.
Bebekle odasına gittik ve mindere uzandık. Mamasını içmişti, şişeyi kenara koydum ve onu güldürebilmek için göbeğini ısırıyormuş gibi yaptım. Zeliha bunun üzerine kıkır kıkır güldü. Daha gazını çıkarmadığını fark edince bacaklarını karnına doğru bastırdım. Ve karnına masaj yaptım. Böylelikle karnında gaz kalmamıştı ve bebek rahatlamıştı. Biraz daha onun oyun oynadıktan sonra esnediğini fark edince. Ayaklaırmın üzerine yastık koydum ve onuda yastığın üzerine.
Ve ona babamın bana öğrettiği türküyü söylemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alevlere Sığınan Kalpler
Romans"Aile bu mu? Anne olmak canını kapıya koymak mı? Bu insanlık mı? " Her şeye rağmen savaştı. Belki Bedeni Hayattaydı ama ruhu ve duyguları artık bir Kafesin içine saklıydı. O kafesi ise ormandaki köklü ağacın altındaydı. Yeryüzünde yoktu artık. Duygu...