10.Bölüm: Cevapsız Çağrı.

2.3K 436 837
                                    

Merhabalar canımın canı canımsularım. 💙 (Bölüm sonunda sohbet edelimm^^)

BU BÖLÜM İÇİN 700 YORUM GELSE NE GÜZEL OLUR CANIMSULARIM. 🥺

Yukarıdaki müziği açalım ve kendimizi kitabın satırlarına bırakalım.

"Bu, Titanic'in bir deniz yıldızı için batma hikayesi..."

İyi okumalar canımsular. 🌊

  🌊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

10.Bölüm: Cevapsız Çağrı.
"Gözlerinin renginden bile habersizim..."

***

Bilinmeyen numara... Israrla aranmış altı cevapsız çağrı... Beni kim neden arayacaktı? Ve altı kere arayacak kadar önemli ne olmuş olabilirdi? Beni annem, babam ve Sıla dışında arayan başka biri de yoktu zaten. Ha bir de Bulut... Bilinmeyen numara... Evet! Bulut! Arayan Bulut olabilir miydi? Ama neden arayacaktı? Yine kendi kendime bir şeylerde umut arıyordum. Yine kendimi, kendi yalanlarıma inandırmaya, aklıma ilk gelen seçeneğin doğruluğunu kendime kanıtlamaya çalışıyordum.

Peki ama Bulut değilse kimdi? Onun dışında pek bir seçenek de kalmıyordu. Ama onun araması da kırmızı kar yağması kadar imkansız bir şeydi. Belki de bana öyle geliyordu. O aramış olabilir miydi? Bilmiyorum. Beni işletmek için bile birinin araması seçeneği çok uzaktı. Bu olayın düşünülebilir hiçbir olağan yanı yoktu yani. Yine yeni bir bulmacanın içine düşmüştüm. Şimdi çık çıkabilirsen Güneş Hanım!

Son arama yaklaşık yarım saat önceydi. İlk ikisi beş dakika arayla aranmıştı, geri kalanlar da yaklaşık on on beş dakika arayla... Hemen telefonu açmam istenmişti yani. Mühim bir şey olmasa bu kadar ısrara düşeceğini sanmıyordum. Ama altıncı aramadan sonra pes edilmiş olması pek de mühim bir şey olmadığını mı gösteriyordu? Yine bir çelişki... Kim olduğunu, beni neden aradığını hiçbir şeyi merak etmediğim kadar çok merak ediyordum ama nafile...

Bir kere arayan bir daha arardı herhalde. Yoksa aramaz mıydı? Cidden pes mi etmişti? Bu kadar mıydı yani? Telefonu duymadım diye söyleyeceği şeyden vaz mı geçmişti? Ama bu çok basit olmuştu. Ben aramış olsaydım telefon açılana kadar asla aramayı bırakmazdım. Belki de gereğinden fazla inatçı olan bendim ve herkesi kendim gibi düşünüyordum... Hepsi muhtemel birer seçenek.

Bir kez daha arayacağı umuduyla telefonun başında dakikalardır öylece bekliyordum. Çalmıyordu. Her dakika biraz daha karamsarlığa kapılıyordum. Ve sonunda yarım saat sonra telefonu anca bırakabilmiştim. Daha da aramazdı sanırsam. Gerçi beklediğim yarım saat de arayacağından değil de "ya ararsa" yüzünden feda edilmiş bir yarım saatti.

Mesafe: Uyudun Mu? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin