Bilinmeyen Bir Zamanda ve Yerde
Yürürken bir yandan da etrafı izliyordum. Tam o sırada çığlıklar duymaya başladım. Adımlarım seslerin geldiği yöne yönelirken bir yandan da seslerin neden çıktığını tahmin etmeye çalışıyordum. Büyük bir ihtimalle yine suç işleniyordu. All Might emekliliğe ayrıldığından beri suç oranları o kadar çok artmıştı ki insanlar dile getiremese de bu durumdan korkuyorlardı. Tabi ki kötüler bu fırsatı tepmeyip ellerinden geldiğince kullanıyorlardı. Açıkçası durumumuz içler acısıydı.
"Bu mahallede pek çok kahraman görev yapmaz. Polislerin gelmesi ise en az 5-7 dakika sürer." Bunları düşünürken bir yandan adımlarımı hızlandırmaya başlamıştım. Eğer durum benim müdahalemi gerektirecek gibiyse el atmam lazımdı.
Adımlarım olay yerini görmemle yavaşladı ve etrafı incelemeye başladım. Klasik hırsızlık vakalarından biri gibi duruyordu. Fakat etrafta çocuklar vardı ve korktukları çok açıktı. Polisler gelene kadar hırsızın onlara bir şey yapmasına engel olmam lazımdı. Çünkü her ne kadar sıradan bir olay gibi görülse de adamın elindeki silah bunu inkar etmeme yol açıyordu.
Hırsız hareketlendiği an daha fazla durmamam gerektiğini anladım ve o tarafa doğru adımlamaya başladım. Kapşonumu başıma geçirmiş ilerlerken kendilerinden ters yöne gittiğimi fark edenler bana bakmaya başladı. Bazıları ise oraya gitmemem için beni uyarmaya çalışıyorlardı.
Hırsız beni fark edince durdu ve bana bakmaya başladı. Kendine doğru geldiğimi fark ettiğinde ise silahı bana doğrultarak konuşmaya başladı. "Sakın buraya gelme. Hey sana diyorum kör müsün yoksa?" Silahının gerçek olduğunu kanıtlamak için silahı havaya doğrulttu ve ateşledi. Arkama döndüm ve birine isabet etmiş mi diye baktım fakat görünürde daha fazla korkmaları ve kaçmayı bırakmaları dışında hiç bir şey yoktu.
"Eğer o mermi birine isabet etseydi daha fazla yıl yerdin biliyorsun değil mi? İstersen daha fazla sorun çıkarmadan dur ve silahını bırak. Yoksa senin için hiç hoş olmayan şeyler yapacağım." Sakin bir biçimde konuşmam ve söylediklerim onu daha da sinirlendirmiş gibiydi. "Yoksa sende o saçma kahraman olmak isteyen veletlerden misin? Git ve annenin yanına saklan küçük seninle uğraşamayacak kadar meşgulüm." İşte bu dedikleri beni sinirlendirmişti. Demek kahraman olmak isteyen velet ha. Bakalım kim veletmiş.
Kafamı yere eğdim ve arkama dönüp etraftakilerin ne halde olduğuna baktım. Bazıları beni videoya çekerken diğerleri ise bana üzülmüş gibi bakıyorlardı. Ah o salak ise vazgeçtiğimi düşünüp koşmaya başlamıştı. Büyük ihtimalle polisler yolu yarılamıştı o yüzden elimi hızlı tutmak zorundayım.
Birden kafamı kaldırdım ve koşmaya başladım. Suçluya yaklaştığımda havaya zıplayarak göğsüne tekme atmıştım. İnsanlar şaşkınlıkla bana bakarken yerde yatan suçlu ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Şuanlık güçlerimi kullanmadan onu etkisiz hale getirmek zorundaydım. Yoksa kimliğim hakkında bilgilere sahip olurlardı ve bu benim için hiç iyi olmazdı. Kıpırdanmalar hissederken bir anda geriye doğru düştüm. Lanet olsun tepki vermede geç kalmıştım. Dudağımı ısırarak çıkacak olan sesi engelledim ve doğrulmaya çalıştım. "Sen ne salak şeysin. Beni durdurabileceğini mi sandın küçük s*rt*k" derin bir nefes aldım ve kafamı dikleştirerek ona bakmaya başladım.
"Rakibin ile olan göz temasını sakın kesme. Eğer dikkatli bakarsan bir sonraki hamlesini tahmin edebilir ve engel olabilirsin"
Bu sözler zihnime dolduğunda daha dikkatli bakmaya başladım. Tam o sırada yana yuvarlanarak tekmesinden kurtuldum ve ayağı kalktım. Hamlesinden kaçmama şaşırırken ona bir yumruk attım ve birkaç adım gerilemesini sağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Kahraman
FanfictionHerkes hayatının bir döneminde kendisini kurtaracak kahramana ihtiyaç duyar. Ama çoğu zaman kendi kahramanımız olabileceğimizi gözümüzden kaçırırız. Ben kendimi dipsiz bir kuyudan kurtarmıştım. Sırada içindeki gücün farkında olmayanları kurtarmak v...