Bugünün benim için ayrı bir önemi olduğundan dün atacağım bölümü bugüne sakladım. Lütfen aşağıda yazdığım yazıyı ciddiye almayın. Size yönelik bir söylemden çok burada hatıra olarak kalmasını istediğim bir şey.
İyi ki doğdun. Sana iyi gelmediğim için, bana iyi gelmek istemediğin için önceki senede olduğu gibi doğum gününü kutlamayacağım. Her ne kadar sen kutlamamı bir ümit beklesen de her ne kadar ben kutlamak istesem de bu yazı sana asla ulaşmayacak. Ve yaptıklarım için özür dilerim. Sen bu özrü hiç hak etmemiş olsanda.
Keyifli okumalar, lütfen oy vermeyi unutmayın. Eğer istersek birlikte büyüyüp birlikte güçleneceğiz.
Ben küçükken annem her zaman şu sözü kullanırdı.
Dış görünüş her zaman zekadan daha önemlidir. İnsanlara zeki olduğuna zamanla inandırabilirsin ama seni güzel görmelerini istiyorsan sadece on saniyen var.
On saniye... Karşındaki kişinin seni ilk kez gördüğü o an, hakkındaki düşünceleri oluşur ve ne kadar zaman geçerse geçsin bu düşüncelerin sadece yüzde onluk kısmını değiştirebilirsiniz. Yıllar sonra bile o kişinin sizin hakkınızda hatırlayacağı en önemli detay tanıştığınız ilk gün olur.
Ayın bile aydınlatmaya yetmediği karanlık gecede, geniş bir üst geçidin altında, camları filmle kaplı arabadaydım. Ön koltukta oturan şoför arabadan inmek için yanımdaki Gediz'den onay bekler iken yirmilerinin ortasında olan adam sorusunu tedirginlikle yineledi.
"İlk önce benim gidip seni tanıtmamı istemediğine emin misin?"
Gözlerimi gizleyen güneş gözlüğümü burnumun ucuna indirip tam karşımızda duran SUV'un önündeki yirmiye yakın korumama baktım. Her zaman bu kadar tedarikli mi geliyorduk bilmiyordum ama tüm korumalar bu gece ayrı bir dikkatli gibi durmadan etrafına bakınıyor en ufak terslikte beni korumak uğruna ortalığı kan gölüne çevirmekten çekinmeyecek kadar acımasızdı.
"Kreşte miyiz Gediz?" Şoföre çenemi hafifçe kaldırıp dakikalardır beklediği onayı verdiğimde hızla kapısını araladı. "Eğer yaramazlık yapmazsan oyuncaklarımı seninle paylaşabilirim." Takım elbisesinin düğmesini ilikleyen adam kapımı araladığında ekledim. "Belki."
Aralanan kapı ile karşımda tırların önünde minicik duran SUV'dan ellilerinin ortasında bir adam indi. İnerken kırışan takım elbisesini sertçe çekiştirirken arkasındaki tırlara şüphe ile baktı. Bir terslik olduğunu sezer gibi mavi küreleri yine bizim araca çevrildiğinde güneş gözlüğümü düzelttim. Gediz adamın bizimkilerin yarısı kadar korumalarının önüne kadar yürümesi ile tedirgin bir nefes verdi.
"Eve döndüğümüzde Balkan'ın beni öldürmesini engelle yeter."
Onu umursamayıp topuklularımdan birini bozuk asfalta götürüp başarıyla arabadan indim. Karşımdaki zayıf adamın eli beline uzanıp hiç düşünmeden silahını çekmesi ile korumalarımın silahı da bunu bekliyormuş gibi onu buldu. Tüm bu karmaşayı göz önünde bulundurmayan rahatlığım ile ağır lakin büyük adımlarımı adama yönelttim. Ben uzun yolu yarılamış iken Gediz'de Balkan Deemirdağ korkusunu yenip arabadan inebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ ŞEYTAN (+18)
Akcja"Cenneti bekleme, biz oradan kovulalı çok oldu." Parmağına bulaşan kanım ile kaşları çatılır iken huysuz bir sesle devam etti. "Cennetin kapısından utançla çevrilecek kadar günaha batmış bedenlerimiz, Cehennemi söndürecek kadar kana bulanmış parmak...