Yukarıda ay tüm güzelliğiyle parlarken, aşağıda ağacın altında kayan yıldıza bakıyordum. Parlayan tüm yıldızların yanında parlayan ay, eşsiz bir parıltı. Olağanüstü...
Ay hep böyle parlasın, bizim üstümüze.
'' Yuu-chan, gelmiyor musun? '''' Bekle beni, hemen geleceğim. ''
- 30 Nisan 2029 saat akşam 9:30
'' Dikkatli ol Yuu, düşersen bizi bulurlar. '' sürünerek geçtikleri yerden başını arkaya çevirerek gözlerini Yuu'nun yeşil gözlerine dikti Hinata. Uzun saçları onu çok zorluyordu.'' Abla, korkuyorum...''
Hinata bıkkınlıkla önüne döndü. '' Varmak üzereyiz tatlım. Dayan ki sana çıkışta çikolata alayım. '' Yuu'nun yüzü iyice düştü.
'' Ben çikolata istemiyorum! Eve dönm-'' Hinata elini Yuu'nun ağzına götürdü.
'' şşştth! Aptal, bizi yakalatacaksın! ''
Kısık sesle söylediği bu söz Yuu'yu kırmıştı. Ağlamamak için uğraşıyordu. O daha çok küçüktü.Bir süre daha yürüdükten sonra Hinata elini dur dercesine arkaya götürdü. Duvarı kendine siper edip etrafı kollamaya başladı. Kimse olmadığını görünce rahatlıkla nefes verdi. Geç dercesine elini sallayıp önden parmak uçlarında koşarak diğer duvara ulaştı.
'' Abla, neyden kaçıyoruz? '' diye sordu Yuu iri gözlerini iyice iriletmiş bir şekilde.
'' Kötü adamlardan Yuu, seni korumak için dışarı çıkaracağım. Orada istediğin gibi oyun oynarız, tamam mı? Ama burada bu imkansız. Şu anlık bana uy ve uslu dur. Ağlarsan abla çok üzülür. ''
Yuu üzgün bir şekilde ablasına ayak uydurmaya devam etti. Beraber uzun ve sonsuz bir labirentten çıkış kapısı arıyorlardı.
Gözyaşlarının yanağından boncuk gibi süzüldüğünü fark etti Hinata. Uzun kollusunu iyice çekip gözyaşlarını kuruladı. İyice çıkmaza giriyorlardı. Bu yerin çıkış kapısı nerede? Kaçıncı kattalar? Bu bile onlar için sırdan ibaretti.
Arkasında duyduğu sesle korkuyla irkildi ve oracıkta çivi gibi kalakaldı Hinata. Yuu acıyla bağırmıştı. Koridor inlemişti, herkes duymuş, sesin geldiği yönü arıyordu. Ayak sesleri, topuklu ayakkabı sesleri, mırıldanmalar. Hepsi yakında, hepsi arkalarındaymış gibi yankılanmaya başladı kulaklarında.
Hinata telaşla kardeşinin kolundan çekiştirdi. Ama Yuu bir adım bile kıpırdamadı. Hinata Yuu'ya endişeyle baktığı sırada onun ayağını tutmuş olduğunu gördü. Acıyla kıvranırken yüzü de ayağındaki acıyı yansıtıyordu. Hinata kollarını Yuu'nun beline doğru sardığı sırada kaldırmaya hazırken duvarın ötesinden ayak sesleri duydu. Yuu'nun belini elleri arasından çıkarttı ve Yuu'ya endişeli bir bakış attı. Korkuyordu. Birileri gelip onu alacak diye ödü kopuyordu.
Yuu telaşla ablasına baktı. Korkuyordu ve ablası o kadar korkmuş ve ne yapacağını bilmez haldeydi ki telaşla bakınıp duruyordu. Bir adım bile kıpırdayamadı.
Sesler yakınlaştıkça Hinata'nın minik kalbi daha hızlı atmaya başladı. Yuu'yu bir refleksle çekip koridorun sonundaki sandalyeye yöneldi. Hinata'nın bir hışımla çekmesi Yuu'ya acı çektirmiş olacak ki Hinata'nın ağzında sesini çıkarmasını engelleyen eli bile bağırmasını engelleyemedi. Yuu telaş ve korkuyu aynı anda yaşamanın etkisiyle ağlamaya başladı, daha güçlü ve sesli bir şekilde. Hinata ne yapacağını bilemez bir haldeydi ve tüm yük onun üzerindeydi. Ayakkabı sesleri tam onlara doğruydu. Hinata kenardaki sandalyeye doğru koştu kendini korumak için, ama düşünemediği tek şey o sırada Yuu'nun orada kalmasıydı. Ablasına doğru emeklemeye çalıştı ama başaramadı. Hinata korku içinde koridordaki sandalyenin arkasına iyice ilişti ve kollarını kafasının iki yanına doğru sarıp cebir pozisyonu aldı. Tir tir titriyordu ve Yuu için yapacağı hiçbir şey olmadığını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Carnatıons /MikaYuu
DiversosMika, Yuu ile beraber anılardan, zamandan kaçmaya çalışır. Her şey geri teperken, anılar kendini yavaş yavaş tekrarlamaya başlar ve zihinlerinde tekrardan yer bulur. Okumak için ONS izlemiş olmanız gerekmez. ~ Kırmızı karanfil, tutkulu aşk, aşkın...