16. Bölüm

776 96 418
                                    

Selamlar! Herkese hayırlı ramazanlar dilerim^^ Geçen ramazan bu cümleyi 2512'nin 10. Bölümünde kurmuştum ve şu an ciddi ciddi onun üzerinden bir yıl geçmiş. Şu an 2. kitabının 16. Bölümünü paylaşıyorum, zaman cidden çok hızlı. Her neyse bugün dönüm noktası tadında bir bölümle geldim. Birkaç bölüme kadar asıl olaylara giriyoruz, hazır olun!

Oylamayı ve düşüncelerinizi eleştirilerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın<3

Keyifli okumalar dilerim^^

🪐

BARKIN"Nefret ateşi, açığa çıkmasına sebep olan şeyi yakmadan sönmezdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BARKIN
"Nefret ateşi, açığa çıkmasına sebep olan şeyi yakmadan sönmezdi. Bizim o şeyi yakmamıza çok az kalmıştı."

MS 2512

Üzerimizi kapatan uzun ve kabarık ağaçlardan dolayı erkenden kendini gösteren karanlık egemen olmaya başlarken birkaç gündür yuvamız olan orman, bu kez de korku dolu bir koşuya ev sahipliği yaptı. Karanlık gölgelere sığınan ürkütücü ağaçların ardından gelen cırcır böceği sesleriyle kötü bir uyum yakalayan sık kalp atışlarımı tüm bedenimde hissediyordum. Ellerini sıkıca tuttuğum Berin'in de benden pek farkı olmadığına emindim. Felaketler hayatımızdan hiç eksik olmuyordu, hatta sürekli farklı olaylara bürünüp karşımıza çıkıyorlardı. Bu seferki hangisiydi?

Ormanda duyulan sık çığlıklara doğru ilerlediğimiz yolun sonuna gelirken farklı sesler bizi karşıladı. Diğer Grisler çoktan sesin kaynağına ulaşmış, gerekli işlemi yerine getirmekteydi. Peki kim, neden çığlık atmıştı? Bu sorunun cevabına ulaşmak için birkaç ağacın daha ardına geçtik ve sonunda o manzara gözlerimizin önüne geldi.

Grislerden erken gelen birkaçı yerde acıyla kıvranan Mavi'nin etrafına toplanmıştı. Suna, Kırmızı, Azra ve Ufuk yüzlerinden okunan telaş ve heyecanla Mavi'ye yardım etmeye çalışıyor fakat pek de başarılı olamıyorlardı. Bakışlarım Mavi'nin bacağına giderken olanları kavradım: Kırmızı'nın başına gelen Mavi'nin de başına gelmişti. Bacağındaki morluk gittikçe büyüyor ve resmen derisinin altında başka bir canlı konaklanıyordu. Hızla Mavi'nin yanına koştuk ve yanına gelirken konuşmaya başladım:

"Alexander tam da bundan bahsediyordu!" Bakışlarım grubun asıl merkezinin bulunduğu sağ tarafı taradı. "Verdiği ilaçlar Lider'in çadırındaydı. Hemen onu getirmemiz ve Ayda'yı bulmamız lazım."

Azra, "Aslan'ı gönderdik zaten, Ayda'yla beraber neredeyse gelmek üzeredir." derken acıyla dişlerini sıktı.

Ayağa kalkan Berin çevremizdeki ilk ağacın ince sayılabilecek bir dalını koparırken Kırmızı endişeli bir ifadeyle konuştu: "Bu lanet böcekler rahat bırakmayacak mı bizi? Sürekli bunlarla mı uğraşacağız? Gerçekten korkunçlar."

2494 (Zaman Yöneticisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin