Karanlığın sise boğulduğu bir günde, etrafta yeşilliğiyle büyüleyen meşe ağaçlarının, uğultusu yayılıyordu.Sessizlik insanın zihnine hükmeder gibi, etrafı kaplarken, şafak vaktinin aydınlığı ile gün batımının kızılımsı rengi birbirine harmanlanmiştı. Zaman hızla akıp gittiği her bir günde,havanın ne zaman kızıl olunduğu görülse insanlar kendilerinin lanetlendiğini ve dua etmeleri için kiliseye çağrıldıklarını düşünürlerdi.Bu nedenle derin sessizliğe yayılan kilise çanlarıda etraftaki insanların içine ürperti verirken, hava ,su, toprak, insan ve hayvanlardan oluşan bu evren bile bir huzursuzluğun üstlerinden akıp gittiğini hissediyorlardı.Hatta bugun bitkiler bile elektrik akımına uğramış gibi titreyerek acı çekiyorlardı.Ormanların hisleri şayet anlatılmaya bile korkuluyordu bu günde.Adeta bir kasırga onları ele almış gibi, ağaçlar birbirine bu günden uzaklaşmak ister gibi sığınmaya çalışmışlardı.
Ama ormanların bu masum görüntüsüne kanmak,tamamen hatalara neden olabilirdi. Dış görünüş adeta aldanmaz ama aldatırdı her şeyi. Dış görünüş hiç bir zaman gerçekleri vermezdi, sadece kişiye bir korunak oluştururdu.İşte bu şey sadece insanlarda da değildi.Her şeyin yanıltıcılığı vardı, ne kadar derine indiyseniz size o kadar gösteriyordu kendini.Ormanlar ne kadar korkmuş gözükse de aslında derinliklerinde taşıdıkları şeyler çok gizli olabilirdi.Korkutucu mu? Belki de.Yoksa ferahlatıcı mı? Biz insanlar her zaman ormanlara ferahlatıcı gözle bakmışızdır ama derinlerinde ne hikayeleri yaşattığını, neler geçtiğini bilemeden; görünüşe aldanarak demişizdir bunları.Gerçek yüzlerinin nasıl değiştiğini,nasıl kaybolduğunu, derinlere inemeden de bilemeyeceğimizi unutarak geldiğimiz bu günlerde, işte ormanların fısıldadığını duyar gibiyim.Ben bu gün derinlere indikçe gömülenim.Ben bu gün merak etmediğimiz şeyleri çığlıklarımla söyleyenim ve fazla bilgi sahibi olmanın hayatıma getirdiği yükü çekenim.Şimdi dinleyin bu gün öyle bir gün ki ormanların her şeyi yerle bir edebilecek bir şeyi açıkladığı gün bu.Gökyüzüne hak verin,bu gün belkide dünyanın ölümünün gerçekleştiği gün.
-13 Ekim 2055-
Gözleri derin bir uykunun alametinde gibi kısık ve harukalede bir muzdariplik içindeydi. Tüm bu yıllar önce verilen kararlardan infaz etmek, onun için oldukça harikulade bir his olucaktı. Üstünde tüm sinsilikleri biriktirmişcesine; adeta, kibirli bakışlarını mavi suyun yüzeyinden, suyun altında bulunduğu derinliğe rağmen keskin gözlerle en ince ayrıntısına kadar inceledi. Pür dikkat etrafına konsantre olmuştu, uzun zamandır son şansı yaver gitmemiş olsa da yapabileceğini hissediyordu.Yıllarca kendi ruhunu suyun altında yaşatmak için sabrederek tüm genç ruhların enerjisine kendine enjekte etmiş,tüm hırsını, aldatan insanlardan alarak; on beş bin yıl boyunca,kendine yapılanların hırsını almak adına,gözü dönmüş bir şekilde uzun bir dönem dayanmıştı.Kendisiyle yaşayan onun dönemindeki herkesi burnunda tüter gibi özlemiş olsada, bir çoğunun olmadığı ve Dünya'daki çoğu şeyin değişip yerine yenilerinin geldiğini gözleriyle görmüştü.İnsanların ihanetlerini,tutkularını boylu boyunca görmüş sanki olayları onlarla yaşamış gibi hissetmişti.Onların ne kadar kırılgan ve narin canlılar olduğunu gördükten sonra kendinde gördüğü güç, kibir on beş bin yıl boyunca bir dağıda aşarak gökyüzünü delmiş ve cehennemin yedinci katından adete tekrar fışkırmaya başlamıştı.Koyu lila gözleri artık güvenle tüm acıyı ve yorgunluğu unutarak ; canlanmış ve içlerinden sanki birer ışık parlıyormuş gibi,tüm gücünü belirtiyordu.Kulaklarına gelen haşırtılar,korkulu nidalar gittikçe ilgisini çekiyordu.Adete korkuları içine çekmek istercesine derin bir nefes aldı.Seslerin arasında kulaklarının odaklandığı sesle, aniden gölün altında bir ateş belirdi.Şaşkınlıkla gölün ateşine bakarken ruhu hissediyordu ve suyun soğukluğunu tüm hücrelerine kadar hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Büyüklerin Karanlık Kanı
Science Fictionİnsan ona baktığında kendini bir kara deliğin içine çekiliyormuş gibi hissediyor... Henüz onun geldiğinden bihaber değiller ama evren etrafına titrek nefeslerini salarken bunun bilincinde olmaktan utanıyor. O evrenin en cazibeli,en kendinden geçiren...