3- Babamla Güzel Bir Konuşma Yapıyorum [Percy]

268 23 15
                                    

Percy melezlerin arkasından koştuğunu duyabiliyordu. Ona ne yapacaklarını bilmiyordu ama bunu yakalanarak öğrenmeyi hiç istemiyordu.

Arkadaşlarına ne gördüklerini sormayı çok istiyordu, böylece masumiyetini kanıtlayabilirdi belki. Ama kendisine inanacaklarından bile emin değildi.

Ne olmuştu da herkes ona düşman hale gelmişti? Belki de biri onun aleyhine bir dedikodu çıkarmıştı ama herkesi buna nasıl inandırmıştı?

Hışırtılar yükseldi. Melezler arkasından yaklaşıyordu. Orman perileri, dryadlar da Percy'i zor durumda bırakıyorlardı; bastığı yerde ince dallar ve kuru yapraklar bitip ses çıkartmasına neden oluyor, kökler ayağına takılıp hızını kesiyordu.

"Burada!" diye bağırdı biri. "Bakın, sesler geliyor!"

Lanet olsun.

Clarisse küfretti. "Yakalayın onu!"

Ares kampçıları epey hızlıydı ama Nike'nin çocukları onlara toz yutturuyorlardı. Çok geçmeden Nike kulübesinin baş danışmanları olan rekabetçi ikizler Laurel ile Holly Percy'nin üzerine atlayıp onu yere serdiler.

"Yakaladım onu!" diye bağırdı ikisi aynı anda. Percy'nin kulak zarlarını patlatmışlardı. Percy ayağa kalkmaya çalıştı ama Holly kafasına sert bir darbe indirdi.

"Nihayet!" diye böğürdü Clarisse elinde o salak mızrağı Karındeşen'i çevirerek üzerine yürürken. Saçlarından tutup onu kaldırdı, iki erkek kardeşi de kollarından yakalayarak Percy'i en yakın ağaca sürükledi.

"Ne yapıyorsunuz!" dedi panikle.

"Hainliğinin cezasını veriyoruz!" diye bağırdı Clarisse'in yardımcısı Sherman Yang. Laurel Victor bir yerlerden kalın bir ip çıkardı ve ikiziyle birlikte onu bileklerinden ağacın kollarının ancak yetiştiği bir dalına bağladılar. Percy çırpındı ama ipler çok sağlamdı.

Kurdeşen'in küt ucu bağırsaklarına çarptı. "Yerinde olsam kıpırdamazdım Prissy," dedi Clarisse tükürürcesine. "Bunu çoktan hak ettin."

Percy anlamıyordu. Annabeth bir şey gördüğünden bahsetmişti - ama bunu herkes mi görmüştü? Ne görmüşlerdi? O asla Olimpos'un ya da kampların düşmanlarıyla işbirliği yapmamıştı ama belki de biri onları kandırmıştı.

Bir şey düşünemeden bacağını bir şey yardı. Percy'nin nefesi kesildi.

Sonraki iki saat de aynen öyle geçti. Daha doğrusu Percy iki saat olduğunu sanıyordu ama Laurel cebinden bir saat çıkarıp baktı. Ardından yüzünü ekşitti.

"Yarım saat olmuş! Kahvaltıyı kaçırdık!" diye sızlandı.

"Yani," dedi Sherman Yang, "bu bizi yemeğimizden alıkoyup aç bıraktığın için fazladan dayak demek Poseidon'un oğlu."

Ares'in oğlu ona sağlam bir tekme savurup Percy'nin iki büklüm olmasına sebep oldu. Ardından saçlarından tutup kafasını kendisine çevirdi.

"Bak, hain. Kafanı eğip kendine bir bak. Bunu sen kendi başına getirdin. Cezanı çekiyorsun."

Saçlarını bıraktı. Ardından diğer kampçılarla beraber uzaklaştılar. Percy dolan gözlerinin ardından gördüğü siluetlerinin onu ağaca bağlı bir şekilde yapayalnız bırakmasını seyretmekten başka bir şey yapamadı.

Acıyla inledi. Canı fena yanıyordu. Tam orada açlıktan öleceğini düşünürken Kheiron yanına gelip onu bağlayan ipleri kesti ve tam yere düşecekken onu yakaladı. Sonra da gözleri kocaman açılmış bir şekilde bedenini inceledi.

PJO- Gizli KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin