15.bölüm

7K 349 115
                                    


Ertesi gün
~~~~~~~~~~

Behrem, Akgün' ün ağlaması ile uyandı ve aceleyle yataktan fırladı. Her sabah olduğu gibi bu sabah erkenden uyanamamıştı. Ağlamaya devam eden oğlunu kucağına aldı ve ağlamasını dindirmek için sallarken yatakta kımıldanan Akay' a baktı. Gerinerek gözlerini araladığında gülümseyerek, " Günaydın yakışıklı." dedi.
Az önce telaşla kolları arasından çıktığı için uyanmasına yol açmıştı. Birde üzerine Akgün' ün ağlamaya devam etmesi uykusunu tamamen açmıştı. Birnevi ikisinede çalar saat görevi görmüş, bir anda uyku modundan çıkmışlardı.
Gülümsedi. " Günaydın güzelim." dedi.
Uykudan yeni uyanmış hali bile oldukça cezbediciydi. Dağılmış saçları ve uyumanın etkisiyle şişen dudakları ile çok öpülesiydi.

Akay yatakta oturur hal aldığında esnerken güzelce gerindi. Zaten esneme bulaşıcı hastalık gibiydi. Kendide en fazla bir saniye sonra esnemişti. Bu sabah uyanamamasının sebebi ise sevdiği adamın kolları arasında oluşuydu, biliyordu. Uyku böyle olunca daha bir tatlı geliyordu.

Oğlunun ağlaması son bulduğunda Akay' a doğru yaklaştı. Kolları arasına bıraktığında dolabına doğru yöneldi. Birkaç parça eşya alıp Melike' ye götürmeliydi. Dün gece üzerindeki elbise ile geceyi geçirmiş, sabahı etmişti.
Her zaman dar giyinen biri değildi. Hatta salaş giyinmeyi daha çok severdi. O yüzden elbet Melike' ye olacak kıyafet bulurdu. Dolabına göz gezdirdi. Sanırım salaş penye elbiselerinden birkaçı ona olurdu. Eşofmanlarıda olabilirdi lakin lastik kısmı göbeğini sıkabilirdi. Onun için elbise giymesi en sağlıklı olanıydı. Olabileceğini düşündüğü birkaç elbiseyi eline aldı. Dolabın kapaklarını kapatarak arkasını döndüğünde Akay' a, " Sende kendi kıyafetlerinden Cevdet' e ver, adam dün gece pantolon gömlek ile yattı." dedi. Düşününce kendi bile rahatsız oluyordu. Gömlek ve kumaş pantolon ile yatmak ne kadar rahatsız olabilirdi, aklında canlandırması dahi yetiyordu.

" Haklısın, dün gece vermeyi akıl edemedim." diyerek ayağa kalktığında yanlarına gitti. Akgün babasının kucağında oldukça uslu duruyordu. Üzerindeki tişörtün yakasını minik elleriyle kavramış çekeliyor, sesler çıkarıyordu. Bu oğullarının uslu haliydi. Bir numaradan ağlamaya başlarsa susturabilene aşk olsundu. Ne istediğini anlayana kadar insanın kulaklarını neredeyse sağır ediyordu ve istediği şeye ulaşamazsada bu ağlayışı son bulmuyordu.

Kendide dün gece üzerindekiler ile yatmıştı. Akay odada olduğu için üzerini değiştirmeye utanmıştı. Odada yalnız kalamadığı sürecede üzerini değiştiremeyecekti. O yüzden, " Hadi sen Akgün' le birlikte uyanmışlar mı diye bak, bende üzerimi değiştirip geleceğim." dedi. Hem Melike' ye kıyafetleride bir kadın olarak kendi verirdi. Dün geçirdikleri zaman zarfında Melike' nin ne denli çekingen bir yapıya sahip olduğunu fark etmişti. Öyle narin öyle ürkek bir yapıya sahipti ki sanki ağzı var dili yoktu ve diken üstünde durur gibi duruyordu. Sanki evinde kaldığı insanlara rahatsızlık veriyormuş gibi hissederek hareket ediyordu.
Burada kaldıkları zaman zarfında rahat hissetmesi için elinden geleni yapacaktı. Zaten Melike' ye kanı kaynamıştı. Çok güzel anlaşacakları aşikardı. Uzun zaman sonra gerçek anlamda bir arkadaşı olacaktı. O yüzden epey heyecanlıydı.
Bu sırada Akay az önce dediğini onaylamış ve odadan ayrılmıştı. Dolaptan diz altında biten salaş elbiselerden birini aldı. Melike ile uyum içerisinde olursa daha az çekinebilir, hareketleri daha serbest olabilirdi.

Üzerine koyu kırmızı yarım kollu elbiseyi geçirdiğinde şifonyere uzandı. Çekmecesinden tarağı alıp birbirine girmiş olan saçlarını taradı. Bugün hava epey güzeldi. Sanki yaz mevsimine tamamen girmiş gibiydiler. Saçlarını tepeden at kuyruk yaptı ve Melike' ye vereceği kıyafetleri alıp odadan çıktı.

BEBEK! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin