28 BÖLÜM

1.4K 223 297
                                    

YİNE UPUZUN BİR BÖLÜMLE GELDİM DOSTLAR😇
BU BÖLÜM İTHAFIM SEVGİLİ @haruxxx A GELSİN.
EFENDİM DESTEĞİNİZ VE GÜZEL YORUMLARINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM 🤗❤️🙏

En sağır edici ses,
acı çeken bir kadının suskunluğudur.

JASON

Otoparkta bir kaç resmi araç ve motosikletleriyle devriye gezmeye hazırlanan bir grup polis dışında neredeyse hiç kimse kalmamıştı. Dış kapıda nöbet tutan iki memur belki ellinci defa bana dik dik bakmış ve bende onlara her seferinde gülümseyip başımla selamlamıştım. Adamların sırf gıcık oldukları için hakkımda bir tutuklama kararı çıkarttırmadan önce buradan bir an evvel defolup gitmem gerektiğini biliyor, yine de ısrarla beklemeye devam ediyordum.

Tepeden tırnağa siyah giyinmiştim. Klasik model bir arabanın kaportasına yaslanmış dakikalardır aynı noktada bekleyen bir adam olarak tehlikeli bir görüntü çizdiğimin farkındaydım, ancak burada bir çift polis memuruyla göz göze gelmek, içeride onlarcasıyla olmaktan çok daha iyiydi.

Gökyüzüne baktım. Ay dönümüne yaklaşmakta olan ay, gri bulutların arkasına saklanmış, karanlık yeni çökmesine rağmen hava iyice kararmıştı. Tepemdeki sokak lambasının ışığı olmasa, herhalde ayakkabılarımın ucunu bile göremezdim.

Tamı tamına bir saat elli yedi dakika önce haber verdiğim halde, Teğmen Coburn'ın bu lanet yerde sırf beni sinir etmek için beklettiğinden adımın Jason Clayton olduğu kadar emindim. Ne yazık ki başka çarem yoktu. Lucy'i kaçıran herif hakkındaki en ufak bilgi kırıntısı için, bütün gece soğuk betonda yatmaya bile razıydım.

Rüzgar biraz sert esmeye başlayınca ceketimin fermuarını yukarı çektim. Sonra da Lucy'nin kaçırılmadan önce üzerinde bir ceketi olup olmadığını düşünndüm. Hava o kadar serin olmamasına rağmen Lucy çok çabuk üşürdü. Özellikle elleri anında buz kesilirdi. Hele korkmuş ve gergin hissediyorsa normal bir insandan yüz kat daha fazla. Kaçıranlar onu sıcak bir yerde tutuyorlar mıydı?  Aç mıydı? Korkuyor muydu?

Oralara hiç girme!  dedi iç sesim.

O güçlü bir kadındı. Güçlü olmak zorundaydı. Buna inanmayı sürdürmezsem aklımı yitirebilirdim. Sırf bu yüzden Carol'ın sözünü dinlemiş ve sanki Lucy hiç ortadan kaybolmamış, hayat normal seyrinde ilerliyormuş gibi, gidip Kendra ve şirket müdürüyle küçük bir toplantı düzenlemiş, ardından bir yığın kağıdın altına imza atmak zorunda kalmıştım. Bunların hepsini Lucy döndüğünde elimde ona verebilecek bir şeylerim olmasını istediğim için yapmıştım. Tanrım, ona küçük bir sürpriz bile hazırladım.

Kız kardeşimin kendi işiyle ilgilenmezken, neden benimkiyle bu kadar uğraştığının farkındaydım aslında. Carol en çok dağıldığımı görmekten korkuyordu. Bunu bir kez yaşamış, uzun süre etkisinden kurtulamamıştım. Küçük bir çocuğun yaşadığı trajedide tüm ailesini kaybettiği o günden sonra  damarlarımda kan yerine resmen nefret akıyordu. Carol'ın sağ olduğunu öğrendiğimde ve ona kavuştuğumda da hiç bir şey değişmemiş, duygularımdan arınmış halde intikam yeminime sadık kalmıştım. Üstelik bu kez intikamıma ölen anne ve babamızınkinin yanına, yıllar boyunca bir yanık ünitesinde tarifsiz acılar çekmek zorunda kalan kız kardeşimi de eklemiştim. 

Evet. Duvarlarını nefretle ören bir adamın neler yapabileceğini gayet iyi biliyordum. Delice şeyler!

Carol da biliyordu. Öğrenmemiş olmasını dilerdim fakat o kadar uzun zamandır bu yükü omuzlarımda taşıyordum ki, bir gece yarısı içtiğim bir şişe viskiden sonra ona her şeyi anlatmıştım.

CEHENNEMDEN DÖNÜŞ (Araf Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin