Özel bölüm: Bay Min ve Bay Jung

340 51 32
                                    



5 yıl sonra


"Yaptığı şantajlar yüzünden hayatım da psikolojim de alt üst oldu Bay Min..."

Yoongi önündeki deftere not alırken karşısındaki kadın bitap düşmüş bir halde elindeki mendille ıslak yanaklarını siliyordu.

"Polise gitmemek konusunda kararlı mısınız? Biliyorsunuz, aksi halde hayatınız bu şekilde devam edecek."

"Bay Min, elindeki görüntüler kariyerimi bitirmekle kalmaz..."

"Bu durumda karşınızdaki blöf yapıyor olabilir. Öyle olsa bile onu kışkırtmak anlattığınıza göre fazla riskli, çünkü blöf değilse bu tutum sadece sizi pişman eder. Bu riskin altına girmemelisiniz."

Kadın başını sallayarak derin bir iç çekti konuşmadan önce.

"Böyle gitmesine izin vereceğim ancak tüm bu pesimist düşünceler aklımı terk etmiyor. En mutlu anımda bile kendimi bir anda ağlarken buluyorum."

Yoongi yanındaki ufak spiralli deftere bir şeyler karalayarak sayfayı kopardı. Üzerine kaşesini basarak karşısındaki kadına uzattı kağıdı.

"Size yazdığım ilacın yan etkisi oldukça az. Kendisi anksiyete, depresyon, hafif obsesif kompulsif bozukluk ve benzeri tedavilerde kullandığımız hafif ilaçlardan biri."

Kadın kağıdı iki parmağı arasına alarak omuz çantasını açtı, kağıdı çantasına atarken Yoongi devam etti.

"Şurup olarak başlamanızı istiyorum, yarım üç gün, kalanında tam ve bittikten sonra tercihen sabahları ya da akşamları bir hap."

Kadın ayağa kalktığında Yoongi'de ona eşlik etmek adına ayağa kalktı. Masanın üzerinde ince dosyayı da almıştı yanına, kadına doğru ilerledi.

"Sonraki seansımızda eşinizin kafasına girmemiz gerek, onu getirmeniz mümkün değil gibi duruyor bu yüzden bu seçeneği eliyorum."

Kadının yüzüne buruk bir gülümseme yerleşti.

"İnsanları iyi tanıyamayabiliyorsunuz işte Bay Min..."

Trajikomik, diye düşündü Yoongi kendisini ve Jung Hoseok'u düşünerek.

Kapının önüne geldiğinde Yoongi kadına kapıyı açarak yüzüne ufak bir tebessüm yerleştirdi.

"Sizin bir suçunuz yok, bunu kendinize sık sık tekrar edin lütfen. Size yardımcı olmak için buradayım ve bu süreçte hem kendiniz adına hem de benim adıma sabırlı olun lütfen."

"Çok teşekkürler Bay Min, inanın çok müteşekkirim. İyi günler diliyorum."

Yoongi kadını selamlayarak gözden uzaklaşmasını izledi birkaç saniye boyunca, kapısını kapatarak merdivenlere yöneldi kadının geçtiği koridoru geçerek.

Kadının aksine adımları yukarı kata yöneldi, merdivenleri çıkarken yanından geçen tanımadığı bir adamın yarı resmi selamını karşılıksız bırakmadı.

Min Yoongi, Kore'de adı duyulmuş bir psikologtu. Kolay kolay randevu alamayacağın, çoğu zaman ünlü isimleri, kodaman insanların kirlilerine hakim bir insan.

Adımları Jung Hoseok'un odasının önüne geldiğinde store perdenin aralığından içeriye baktı önce. İçeride hasta yoktu.

Kapıyı çalarak gir sesini duymasıyla içeri girdi vakit kaybetmeyerek.

Kapıyı kapattığında masasında gülümseyerek ona bakan adama döndü.

"Hastan var mı sevgilim?"

Hoseok kolundaki saati kontrol etti.

"Yarım saat sonra bebeğim."

Oğlan elindeki dosyayı adamın masasına bırakarak store perdelere yöneldi.

"Sex kasetleriyle kadına şantaj yapıyor, kadının başarılı kariyeri altında eziliyor belli ki."

Perdeleri kapatarak tekrar Hoseok'a döndü Yoongi, adamın oturduğu tekerlekli sandalyeyi geriye çekerek Hoseok'un önüne geçti.

Bedeni Hoseok ve masanın arasındaydı şimdi.

"Sözde erkeklik gururu ezildiği için adam da eşini eziyor, kendisini yüceltmeye çalışıyor. Peşine birilerini takıyor muymuş?"

"Evet sevgilim, kadın bin bir zorlukla geliyor seanslarıma. Bu akşam saat sekiz yirmi gibi Gwong Sokak'taki yedi yirmi dörtçünün önünden geçecek, kullandığı yol hep aynı.
Güzergahında işimize yarayacak yer de dükkanın altı bina yanındaki çıkmaz sokak. Ne dersin?"

Hoseok memnun bir şekilde elindeki dosyayı masanın üzerine atarak Yoongi'nin gözlerine baktı.

"Sana tapıyorum."

Yoongi gülümseyerek sandalyesinde oturan adama doğru eğildi, dudaklarını birleştirmeden önce mırıldandı.

"Seni seviyorum."

Hoseok başını yana eğerek oğlanın alt dudaklarını dudakları arasına aldığında Yoongi'nin elleri adamı omuzlarından kavrayarak sırtını sandalyesine yaslamıştı.

Dudakları birbirine karışırken tutkuyla, Yoongi'nin uslu durmayan elleri adamın omuzlarından göğsüne indi. Hoseok'un kravatını kavradı elleri, soluklanmak için ayırdı dudaklarını dudaklarından.

"Sevgilim... Bu kravat sana çok yakışıyor, ancak bana da çok yakışırdı bence. Sence?"

Hoseok'un dudaklarına munzur bir gülümseme yerleşti.

"Geçen beş yılın sonunda sana hâlâ doyabilmiş değilim Min Yoongi. Koskoca beş yıl." 

"Sevgilim öyleyse..."

Oğlan adamın önünde diz çöktü, elleri adamın kemerine uzandı gözleri hâlâ adamın gözlerinin içine bakarken.

"...Benim de sana doyamadığımı söyleyebiliriz."

Hoseok'un kemerini çözdüğünde düğmesini de açtı ve fermuarı elinden gelen en yavaş şekilde indirdi.

"Zamana oynuyorsun bebeğim."

Yoongi elini Hoseok'un pantolonunun içine uzatarak aletini kavradığında Hoseok'tan bir iç çekiş duyuldu.

"Kaç dakikamız var demiştin sevgilim?"

Oğlan elindeki penisin başına ıslak bir öpücük kondurdu, ardından dili boylu boyunca ıslak bir yol çizdi aşağıdan yukarıya doğru.

Hoseok başını zevkle arkaya attı, boğuk sesiyle yanıtladı oğlanı.

"25 dakikamız var bebeğim."

"25 dakika yeter de artar Bay Jung, yeter de artar."

Dancy, the killer • sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin