Multimedia: Sine'm- İz
Herkese tekrardan merhaba. Biraz uzun bir ara olduğunun farkındayım ve bunun için sizlerden özür diliyorum. Bir ara artık yazamayacağımı düşündüm. İlham diye bir şey varsa benden tamamen uzaklaşmış gibiydi ama bugün aniden oturdum ve sonunda bu bölümü tamamlayabildim. İyi okumalar canlarım.. Lütfen oy ve yorum bırakmayı unutmayın.
Sabah gözlerimi şiddetli bir baş ağrısıyla açtığımda kafamın içerisinde fillerin tepiştiklerini düşünmüştüm. Sanırım hasta oluyordum çünkü aynı zamanda da bitkin hissediyordum. Yatakta yavaşça doğrulduğumda banyo kapısının açık olduğunun Asya'nın çoktan uyanmış saçlarını topladığını görmüştüm. Bu kız, bu kadar enerjiyi nereden buluyordu, bilmiyordum. Beni bıraksalar bütün gün uyuyabilirdim.
"Saye, uyanmışsın. Ben de tam seni uyandıracaktım. Hadi hazırlan da kahvaltıya inelim. Kahvaltıdan sonra da teleferiğe bineceğiz."
Dışarı adım atma düşüncesi bile içimin titremesine sebep olduğunda doğrulduğum yatağa yeniden kendimi bırakmış ve yorganı boynumun altına kadar çekmiştim. "Bugün beni pas geç. Kendimi pek iyi hissetmiyorum." dediğimde Asya, kaşlarını çatarak banyodan çıkmış ve yanıma gelerek yatağın boşta kalan kısmına oturmuştu.
"İyi misin, neyin var?"
"İyiyim, önemli bir şeyim yok. Biraz dinlensem geçer, merak etme."
"Tamam o zaman ben teleferiği iptal edip geliyorum hemen." Asya, yataktan kalkıp kapıya ilerlediği sırada hızla doğrularak durması için kolunu tuttum. İptal etmesini ve benimle odaya tıkılmasını gerektirecek bir durum yoktu. İptal edip odada kalmasının bana faydadan çok zararı dokunurdu, kendimi suçlu hissederdim.
"Buna hiç gerek yok. Biraz dinlensem yeterli, lütfen planı bozma." Asya, kaşlarını kaldırarak yüzüme baktığını ne kadar ciddi olduğumu gösterdiğini düşündüğüm bir bakış yolladım.
"Pekala ama bir şeye ihtiyacın olursa hemen beni arıyorsun." Onu onayladığımda istemeye istemeye de olsa odadan çıkmak zorunda kalmıştı çünkü neredeyse onu kovmam gerekmişti. Asya, gerçekten merhametli bir kızdı. Onun gibi bir dosta sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyordum.
***
Elimdeki kumandayla kanalı bir kez daha değiştirdiğimde televizyonda izlenmeye değer bir şey bulamamamın da etkisiyle sıkıntıdan patlayacak duruma gelmiştim. Sonunda pes ederek televizyonu kapatmış kumandayı da fırlatırcasına komodinin üzerine koymuştum. Hiç mi izlenmeye değer bir şey olmazdı, bu aptal kutuda?
Kendi kendime söylenirken odanın kapısı tıklatıldığında bacaklarımla yorganı iterek ayağa kalkmış ve kapıya doğru ilerlemiştim. Asya gideli daha ancak yarım saat olmuştu. Ne çabuk dönmüştü? Kapıyı açtığımda görmeyi beklediğim en son kişi Barın'dı üstelik elinde kahvaltı tepsisi olan bir Barın. Tepsinin üzerinde gözlerimi gezdirdiğimde iştahımın kabardığını hissetmiştim. Tabağın içinde tost, yanındaki bardakta da portakal suyu olduğunu düşündüğüm içecek, birkaç dilim peynir ve reçel vardı.
"Senin ne işin var burada?"
"Sana da merhaba." diyerek yanımdan geçerek içeri girdiğinde şaşkınca bir müddet daha dikildikten sonra kapıyı kapatarak tepsiyi masanın üzerine bırakıp yatağıma serilen Barın'a şaşkınlıkla baktım. Sanki kendi odasındaymış gibi rahattı.
"Merhaba ve ne işin var burada?"
"Kahvaltı edip ilaç içmen gerekiyormuş, Asya öyle söyledi." Asya, Barın'dan bunları bana getirmesini mi istemişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYENDE
Teen Fiction''Filmin sonu nasıl bitiyor, söyler misin? Yani iyi mi kötü mü?'' O güzel öpülesi dudaklarıyla minik bir tebessüm armağan etti kalbime. Kalbim bu armağanı kabul edercesine hızlandı. ''Neden soruyorsun?'' ''Çünkü eğer kötü biterse izlemeyeceğim. Köt...