●
İnsanlar, hayatın baharındasın daha güzel günlerin bunlar senin dese dahi, onlarla aynı şeyleri hissetmiyor oluşum çok uzun zaman önceye değiniyordu. Öncesinde böyle olmadığımdan emindim ama anılar artık uzun zamandır yıkanmamış bir camın ardından bakmak gibi uzaktaydı ve anlamsızdı. Benim en büyük sorunum her şeyi fazlasıyla anlamsız buluyor oluşumdu. Hayattan bir tat alamıyordum. Sanki birileri tüm tat duyumu benden çekip almış gibi hissediyordum.
Ama düşüncelerimin aksine o öğleden sonra bir şeyler olmuştu. Uzun zaman sonra kalbimin farklı bir ritim yakaladığına şahit olmuştum.
O çocuk kimdi?
Ders boyunca elimi çeneme yaslamış, not almak için çıkardığım defterimin üstünü karalayıp dururken bu soruyu düşünüp durmuştum.
O köşeden sonra okula giren turnikelerden geçiliyordu. Biraz sağ tarafında arabaların geçmesi için bir yer vardı. Aynı istikamete gittiğine göre bu okuldandı. Geriye tek bir şey kalıyordu. Tüm fakülteleri dolaşıp ona tekrar rastlamayı ummaktı. İşsiz güçsüz biri olduğum için bunu yapmaktan kaçınmayı düşünmüyordum.
Nihayet profesör iki saat süren bir dersin ardından bizi saldığında defterimi kapatıp kalemimle beraber kahverengi deri çantamın içine attım ve boynuma çapraz bir şekilde takarak dışarı çıktım.
Sonbahar ayında olduğumuz için hava kapalıydı. Bulutlar her an yağmur yağdırmaya başlayacakmış gibi uğursuz bir şekilde tepemizde süzülüyordu. Bisiklet ile gelmiştim ve yağmur yağmaya başlarsa da hasta olmayı umursamadan bisikletime atlar giderdim.
Zaten benim en büyük sorunum burada başlıyordu: Diğer insanların umursadıkları şeyler ben de hiçbir şeydi.
Sıkıntılı bir nefes aldım ve çantamın içine attığım sigara paketimden bir dal çıkarıp dudaklarımın arasına aldığımda geçenlerde erkek reyonunda çok beğenerek aldığım koca ceketimin iç cebinden çakmağımı çıkarıp ucunu ateşledim.
Gri dumanı ciğerlerime çekerken kaşlarım çatılmıştı ve gözlerim kısılmıştı. Kore'de sigara içmek toplum içerisinde pek hoş karşılanmıyordu, hele bir de kadınsanız o zaman hakkınızda duyulan fısıltılar artardı. Bu okulda da geçen seneden beri hakkımda çeşitler dedikodular dönüp dururdu. Öncelikli olarak takıldığım çevreden dolayı, bir de suratsızın teki olmamdan dolayı olsa gerek bu dedikoduları engelleyecek bir şey yapmak yerine iyice artsınlar diye uğraşıp durmuştum. Kötü şöhret de şöhrettir.
Tek elimi ceketimin cebine soktuğumda adımlarımı ileri doğru atmaya başladım. Bundan sonra part-time çalıştığım kafeye gitmem gerekiyordu. Başkaları için ayak işleri yapmak benim mizacıma tersti. Sürekli kaskatı bir surat ifadesi ile etrafta gangterleri aratmayacak şekilde dolaştığım için müşteri için güler yüz hizmeti ben de ters tepiyordu. Bayan Kang bir şekilde insan içine karışmamı istiyordu daha düzgün bir çevre edinerek ama annem biraz burnumun sürtmesi konusunda destekleyiciydi. Paraya ihtiyacım yoktu. Banka hesabımda harcayamayacağım kadar çok bir meblağ vardı. Sürekli alışveriş yapıp harcayacak bir şeylerle ilgilenmediğim için de o para öylece orada yatıyordu. Şimdilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Wake Me Just Yet
FanficBana gelip elini uzattığında hiç düşünmeden tutunmuştum ona ve onun kırık kalbine. Konuşmadan bile anlardım ben onu. Ben onu ama o bir başkasını. Bazen aradığın o yuvayı bir başkasının gülüşünde de bulabilirdin. Ama bu bir rüyaysa bile beni henüz uy...