Bölüm-16 (part-1)

275 15 0
                                    

MERHABA!
Bu bölümü bilerek çabuk yükledim. Cünkü geçen bölümü biraz geç yüklemiştim.

Vee Melis'in herşeyi öğrenmesine çok  az kaldı. Diğer bölümde veya bir sonrakinde herşey açığa çıkacak. Diğer bölüm ne zaman gelir bilemiyorum.

Biraz uzun sürebilir. Şu 1 ay benim için önemli bir dönem. Ama sizi bekletmemeye çalışacağım.

-------------------

Gözyaşlarım elimdeki kağıda her düştüğünde hıçkırıklarım daha da artıyor,kağıt ıslandıkça mürekkep dağılıyordu.

Kafamı kaldırıp mektubu fırlattığımda karşımda Derin'i görmek bile beni şaşırtmamıştı. "Bizim için ayrılık vakti" dedim hıçkırıklarımın arasından.

Derin yanıma çöküp kafamı omzuna yasladığında engel olamadım, ya da olmadım. Sahiplenircesine kollarını belime doladıktan sonra ben de kollarımı boynuna doladım. Yanlızdım. Artık kimsem yoktu. "Üzgünüm" dediğinde kafamı omzundan kaldırıp duvara yaslandım.

"Gidemez. Böyle bitemez." dedim. Hıçkırıklarım artarken sesimi kendim bile zor duyuyordum. "Beni böyle bırakması ne kadar doğru ? Bu yaşadıklarım çok saçma değil mi?"

"Saçma. Hem de çok." Derin de benim gibi boşluğa bakarak konuştuğunda sanki bana cevap vermiyor da bir başkası ile konuşuyordu. "Gidelim mi?" dediğinde kafamı sallamakla yetindim.

Bir anda çökmüştüm sanki. İkinci bir darbe kaldıramayacağım kadar hızlı ve güçlü gelmişti. Yanlızlık yeniden bedenimi sararken vücudumdaki kan çekilsin istedim. Hissizleşmek istiyordum. Ama acıyı en yoğun hali ile yaşıyordum.

Kalbime giren sancı ile baş etmek artık daha zordu.

Merdivenleri çıktığımın aksine yavaşca inerken Derin'i takip ederek dışarıya çıktım. Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra küçük bahçemizden de çıktım.

Evime son kez bakıp. Vedalaştım. Çağla'nın aksine mutlu günlerimle vedalaşmıştım.

Derin yüzüme bakmıyor, sessizliğini bozmadan bana yardımcı oluyordu. Nazikce arabanın kapısını açıp bindikten sonra kapattı. Kendisi de şoför koltuğundaki yerini alıp arabayı çalıştırdı.

Kafamı cama yaslamak yerine koltuğumda dikleşip yolu izledim. Eğer kafamı o cama yaslasaydım düşünceler beynimi işgal edecekti. Sanki küçük küçük adamlar kafamın içine girmiş ve beynimdeki kanı somuruyor gibi hissedecektim.

En korktuğum ise çaresizliği daha yoğun hissedecektim.

Titreyen ellerimi buz kesilmiş yanağıma götürüp göz yaşlarımı sildim. Gözlerime dolan yaşları geri yollayıp daha güçlü olmak için direndim.

Çünkü artık biliyordum. Eğer dağılırsam beni toparlayacak kimsem olmadığını çok iyi  biliyordum.

*********

Sonunda eve geldiğimizde istifimi hiç bozmadan içeriye geçtim. Derin ise arkamdan kapıyı kapatıp yanıma geldi.
"Yorgunsun, dinlen" dediğinde kafamı onaylarcasına salladım.

Ağzımı açmaya korkuyordum. Eğer ağzımı açarsam susabileceğimi sanmıyordum. İçimdekileri kusmaktan korkuyordum.

Ayağa kalkıp odama doğru yol aldım. Odam diyorum çünkü buraya ilk geldiğimde de orada kalmıştım. Ve benim sevdiğim renklerle dekor edilmişti.

Zaten sabah Derin o odanın bana ait olduğunu söylemişti. Ayrıca dolap benim bedenime uygun kıyafetlerle doluydu.

Odaya gelip kapıyı kapattım. Ve elbette  kilitlemeyi unutmadım. Üzerimdekiler ile rahat edemeyeceğimi düşünüp dolabı açtım. Rafda katlı olan siyah taytlardan birini ve üst rafdaki badilerden beyaz, askılı olanı yatağa fırlattıp dolabı kapattım.

Üzerimdekileri çıkarıp az önce seçtiğim rahat kıyafetleri üzerime geçirdikten sonra konforlu yatağa kendimi bırakıp yorganı tepeme çektim.

Derin'le birlikte kalacaktım. Ve ona güvenip sözünden çıkmayacaktım. Çağla bunları yazmıştı o mektuba. Her ne kadar Çağla'ya kırgın olsamda onu dinleyecektim.

Sözünden çıkmama konusunu her ne kadar es geçsemde onunla kalma ve güvenme konusunda Çağla'yı dinleyecektim.

Evet.
Ben Melis Gündüz bir erkeğe güvenecektim...

Aşk Satırları adlı kitabıma bakarsanız sevinirim.

Küçük AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin