Namjoon hyung'tan başlayarak herkes tek tek mesaj atmıştı. Fakat hiçbirine dönüş yapamamıştım. Onların benim için çok değerlilerdi, en kötü zamanımda yanımda olmak istiyorlardı ama onları ben kendimden uzak tutuyordum. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Şirketten bir süre uzak durmak istiyordum. Buna gerçekten çok istiyordum.
Chaeyoung ise, onu düşünmeden edemiyordum. İlk gördüğüm andan beri kalbim onun için atıyordu. Ondan başkasını bile düşünemiyordum. Onu bu konu hakkında daha sonra konuşmak için en iyi anı kolluyordum.
Kapı çalınca Eun Mi ayağıya kalkarak kapıyı açmaya gitti. Salona doğru gelen adım sesleriyle başımı yerden kaldırarak uzun zaman sonra ona bakmıştım. Yaşlanıyordu ve bu yüzünde ki, kırışıklardan belli oluyordu. Oturduğum yerden kalkarak öne doğru ilerledim. Kollarımı sıkıca ona sararak o da aynı şekilde bana sarılmıştı. En son ne zaman sarılmıştık onu bile bilmiyordum. Ayrılınca gözlerimi Eun Mi'ye çevirdim. Gururlu bir anne gibi bakıyordu. Bu haline gülümsemeden edemedim.
Koltuklara yerleştiğimizde konuya nasıl gireceğimi düşünüyordum ama karşıdan beklenmeyen bir hareket geldi. "Eun Mi anlatmış. Anlatma demiştim ama ağzını tutamamış." babam sahte kızgınlıkla ona bakıyordu.
Çok önceden tanışıyor olmalarına rağmen ben bilmiyordum. Ona çarpmam da tesadüfen gelişmişti. Aralarında ki, bağ baba-kız gibiydi. Bildiğim kadarıyla babam hep kız çocuk istermiş. Tabii beni de severdi ama bir kız da olsun istermiş.
"Anlattıklarının hepsi doğru Jimin. O kızı görünce bir an gerçek olup olmadığını araştırdım." durdu. Gözlerini üzerimde hissediyordum. Kendime gelerek ben de ona baktım. "Her ne kadar o kız yapmış olmasa da annenin katili sevgilinin babası." böyle demesi tuhaf hissettirmişti. Kurumuş olan dudaklarımı yalayarak konuyu ben devraldım. "Chaeyoung benim için başka bir kadın. Onu çok seviyorum ve ne olursa olsun, sevmeye devam edeceğim. Soğuk davranarak onu kırıyorum ve üzüyorum. Benim buna kalbim dayanamıyorum." sakince bekledim. Kızmakta haklı mıydı bilemiyorum ama Chaeyoung'u üzmeye hakkım yoktu.
Babam biraz düşünerek koltuğuna sinmişti. Sinirden yanlış bir şey söylemek istemiyordu. Aramız yavaş yavaş düzelirken tekrar bozmak gibi bir niyeti yoktu. "Nasıl istersen öyle olsun Jimin. Saygı duyacağım." hafifçe gülümseyerek babama bakmıştı. Gülümsememi görünce gözleri parladı. Her şeyi ağırdan alarak düzeltecektim.
Ayaklandığı sırada otomatik olarak ben de kalkmıştım ve Eun Mi'de. "Daha fazla geç olmadan gideyim. Eun Mi sen gel." Eun Mi başını sallayarak onay vermişti. Kapıya doğru giderek dışarı çıkacağı sırada bize döndü. "Dışarı da bekliyorum." Eun Mi gülerek askı da olan ceketini giydi. Masanın üstünde ki, çantasını alarak ona uzattım. Elimden alarak teşekkür etti ve beraber kapıya doğru ilerledik. Bana dönerek gülümsedi. "Chaeyoung ile aranı düzelt Jimin. Bir yardıma ihtiyacın olursa beni ara. İyi olmanız için elimden geleni yaparım. Hem ben diğer kızlar gibi seni çalmak gibi bir düşüncem yok." kahkaha atarak başımı iki yana sallamıştım. Gerçekten deliydi bu kız.
"Yakışıyorsunuz da, kaybetmeyin birbirinizi de." onu iterek arabaya doğru ilerlettim. "Anladım merak etme o iş ben de. Teşekkürler Eun Mi, hadi git." tek nefeste söylemek yoruyormuş. Bana bakarak koluma vurmuştum. Kolumu tutarak yüzümü buruşturdum. Bu sefer ki acıtmıştı. "Kovuyor bir de öküze bak ya." arka kapıya açarak onu içeri sokmuştum. Ardından kapısını kapatıp geriye doğru adımladım. El sallayarak dudaklarımı oynatıp güle güle dedim.
Gittiklerinde eve geçerek kapıyı kapattım ve sırtımı yasladım. Düzeltecektim her şeyi. Onu çok özlemiştim. Salondan telefonumu alarak merdivenlerden çıktım. Odama girip, yatağa uzandım. Telefonu açarak bizimkilerle olan gruba girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵞᵒᵘ ᴬʳᵉ ᴹᵃᵍᶤᶜ ↭ ᴶᶤᴿᵒˢᵉ́
Fanfictionİlk bakışta ona tutulmuştum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Gözleri, dudakları, saçları ve gülümsemesi.. O gözleri kısılana kadar gülümsemesi beni benden almıştı.