Keske yagmur yagsa diye gecirdi içinden genç. Yagsaydi daha bi lezzetli olacakti sigarasi biliyordu . Sigarasini eline aldi içine çekti biraz. Gökyüzüne dogrulttu elini "ibne evladı " dedi. Biliyordu yagmayacagini. Bekliyordu sadece, yapabileceği tek seyi yapip bekliyordu. Bir nefes daha içine çekip sevgilisini aramayi dusundu. Ah sahi ya eski sevgilisiydi. Sigarasini kül tablasinda söndürürken "sen de ibnesin " diye homurdandi. Bir tane daha icmeliydi elini pakete uzatip paketin içini yokladi. Boştu , kendisi gibi , hayatı gibi boştu... "Sana da lanet olsun, kodumun ibnesi " evde bulabildigi tüm bozuk paralari aldı. Ceketini giydi , kulakligini takti, yavaş tempolu bir müzik açtı, defterinin cebinde olup olmadıgini kontrol etti. Yazacakti yine , kusacaktı içindekileri , kusmalıydı. Eğer arkadaşlari yine depresyonda olduğunu bilseler naparlardi. Bu düşüncelerini evde bırakıp dışarı çıktı. Yazmak istiyordu..Merdivenlerden inerken kolunda , sevgilisinden aldığı tokanın olmadığını farketti. Ah doğru eski sevgilisiydi artık. Takmak zorunda değildi tokayı. Ama seviyordu tokayı , kolunda duran bilekliğin altında sırıtan pembe bir toka. Onun yerini Müge'nin verdiği bilekliğin nasıl aldığını düşündü. Artık pembe bir bileklik vardı kolunda . Pembe tokaya ihtiyacı yoktu. Kendisini böyle avuttu. Apartmandan çıktığında , hava bulutlu olmasına rağmen bir şekilde güneş yüzüne vurabilmişti. Güneş bile ona vuruyordu artık. Gerçi Gamze vurduğunda yıkılmamıştı , yine yıkılmazdı. İçi acıyordu sadece. Gözleri yaşarmıştı. Kendisine bunun güneşten olduğunu söyledi . İçten içe biliyordu, sebebin güneşin olmadığını , nasıl canının yandığını... Kendisini köprüden atmayı düşündü bir an. Sonra köprüsü olmayan bir yere gitmeye karar verdi, sonuçta kendisine güvenemezdi. Deniz kenarına gidecekti, daha iyi bir yer olamazdı zaten. Cebinden çıkarttığı bozuk paralara bakıp sigaraya parasının yetip yetmediğini merak etti. Önce bakkala gideyim sonra düşünürüm hem belki bakkal yardımcı olur diye düşündü. Bakkala girdikten sonra gözleriyle etrafı süzdü. Rafların çoğu boş , üstü tozlu bir kaç cips. Adamın oturduğu masaya yaklaştı ve elini pantolonunun cebine attı. Ne kadar para varsa hepsini çıkartıp masanın üstüne koydu. Bazıları şangırdadı , iki tane beş kuruş yere düştü. Yere düşen bozuk paraları almak için eğildiğinde "Abi bi tane viceroy verir misin?" dedi. Adam itina ile parayı saymaya başladı. Bu sırada Barbaros yerden kalkıp adamın yüzüne baktı. Saymasan ne güzel olurdu diye geçirdi içinden. Bakkal adam parayı saymayı bitirdiğinde Barbaros'un yüzüne baktı ve "Eksik bu kardeşim bir lira daha vereceğn" dedi ağzını yayarak. Barbaros çaresizce eliyle ceplerini karıştırmaya başladı. Sol elini ceketinin cebine attığında bir delik olduğunu farketti. "Bir saniye abi" dedi alçak bir sesle. Ceketini çıkartıp sağ elini soktu ve deliği karıştırmaya başladı. Bakkal adamın yüzünde "Hadisene kardeşim" dercesine bir ifade vardı. Barbaros iki lira ve ne olduğundan emin olmadığı bir kaç eşya daha buldu. Sadece iki lirayı çıkarttı, sonuçta diğer eşyaları bakkalın önünde çıkartmak istemiyordu. Gamze'den veya Beste'den kalan bir hatıra olabilirdi. Belirsizlikler içindeyken bir lirayı bakkala uzatıp , sigarasını aldı. "Eyvallah abi kolay gelsin " dedi . Bakkal cevap vermedi. Barbarosun umrunda da değildi. Bakkaldan çıkıp sigara paketini açtı içinden bir tane alıp ağzına götürdü. Sigara paketinin kapağını kapatıp cebine koydu. Elini tekrar cebine sokup çakmağını aradı fakat bulamadı. Evde unutmuştu yada bir yerde düşürmüştü. Umursamadı , az önce yanından geçip giden kişinin omzuna dokundu. "Pardon , ateşiniz var mı acaba ?" Kadın "Tabiikii" derken Barbaros'a döndü. Sarışın , kısa boylu biriydi. Dudağında kırmızı ruj , elinde koyu kırmızı bir çanta vardı. Altına kot pantolon üstüne de krem rengi bir t-shirt giymişti. Adının Gizem olduğunu bileğindeki künyesinden anladı Barbaros. Kadın çantasından çakmağını çıkarttıktan sonra Barbaros'un sigarasını yaktı. İçine bir nefes çektikten sonra Barbaros " siz de ister misiniz ?" dedi. Kadın nazikce geri çevirdi ve iyi günler diledi. Barbaros dayanamayıp "teşekkürler Gizem Hanım " dedi. Kadın arkasına dönüp "rica ederim Barbaros " dedi. Barbaros gülümsedi . Tek yapması gereken sahile nasıl gideceğini bulmaktı . Otostop çekmeye karar verdi. Bütün bu derin düşüncelerinin arasından bir soru belirdi beyninin içinde. Gizem'e adını hiç söylememişti. Nasıl biliyordu ? Biten sigarasını yere atıp üstüne bastı . Gizem'in gittiği yola doğru koşmaya başladı . Hiç umut yoktu gözden kaybolmuştu. Çabucak vazgeçti , bu da hayatının bir köşesinde gizem olarak kalacaktı .Kendi yaptığı saçma espriye güldü. Ve otostop çekmeye koyuldu.