99.Bölüm

1.1K 96 219
                                    

1 Ay Sonra Nisa'nın Ağzından ||

"Annem... Babaya mı gidiyoruz biz?" Umut bana bakıp gülümserken ben de gülümsedim. Yanağına uzun bir öpücük kondurduğumda saçlarımı tutup okşamaya başlamıştı. Burnumu sıktığında güldüm. "Oyy annen yer seni. Şimdi babanın yanına gideceğiz. Biraz hava almış olursun hem... Hem de babacağına sürpriz yaparız." Umut gülerken derin bir nefes aldım. "Bakalım biraz ne yapıyor paşamız... Dayak yer belki bizden." Umut dudaklarını büzüp bana bakarken yanına oturup yanaklarını okşadım.

"Haklısın anneciğim babamıza güvenmeliyiz. Şimdi gel bakalım." Onu kucağıma aldığımda küçük bir çığlık atıp yanaklarımı sevmeye başlamıştı. Gereken her şeyi aldığıma emin olunca evden çıkmıştım. Taksi beklerken Umut huzursuzlanınca ofladım. "Yardım lazım galiba?" Cemal'in sesiyle gözlerimi devirdim. "Yardım lazım değil. Senden gelecekse hiç değil." Elimdekileri alırken Umut da şaşkınca ona ve bana bakmıştı. "Annem... Babaya gidiyoruz biz." Hâlâ Cemal'i izlerken derin bir nefes aldım.

Ellerindeki eşyalarımıza bakıp bana bakmıştı. Yüzünü ekşitirken yanaklarını okşayıp gülümsedim. "Ben götürürüm sizi çocuk üşümesin hem." "Gerek yok." "Nisa ama..." "Senin ne işin var burada?" "Sana geldim. Yani size... Tebrik etmek için." "Barış'ın evde olmayacağı bir saatte?" "Nereden bilebilirdim ki? Ee bırakayım mı sizi?" "Ne istiyorsun?" "Bir şeyler içsek?" "Olmaz." Umut başını omzuma gömüp sessizce ağlarken derin bir nefes aldım. "Nisa kötü bir niyetim yok. Eskisi gibi seninle yani sizinle arkadaş olmaya çalışıyorum."

"Madem 'bizimle' yeniden arkadaş olmak istiyorsun o zaman Barış'ın yanına gidiyoruz. Orada beraber yemek yersiniz. Yani... yeriz." Yüzüme bir gülümseme yayılırken Umut'u sakinleştirmeye çalışıyordum. Amacının farkındaydım. Ama beni şaşırtıp onaylamıştı. "Haklısın sanırım. Onunla aramız iyi olursa seninle de sonra düzelir. Gidelim, gel." Arabaya bakarken epey gergindim. Umut nihayet sessizleştiğinde uyuduğunu anlamıştım. Arbaya binerken gergindim. Cemal de telefonla konuşup gelmişti. "Nereye gidiyoruz? Yolu bilmiyorum ya..." "Bir saniye..."

Arabadan inip arka koltuğa oturduğumda Cemal bana bakmıştı sorgular gibi. "Bebekle rahat edemedim." "İsmi ne?" "Ben yolu tarif ederim." "Nisa ismi ne?" "Umut." "Umut... Güzelmiş." Belli belirsiz onaylarken epey gergindim. "Sen düz git ben gerekince söyleyeceğim." Cemal arabayı sürerken ben de Barış'a mesaj atmıştım. 'Aşkım biz oraya geliyoruz.' 'Gelin birtanelerim. Kokunuzu özlemiştim zaten.' 'Ama şey Cemal'le geliyoruz.' Uzun bir süre cevap vermemişti. Derin bir nefes alıp Umut'un yanağını okşadım. "Buradan sağa döneceğiz." Gelen bildirimle telefona döndüm yeniden.

"Umut?" "Barış oğlumuz olmadan gelemem ya..." "Aşkım onu sormuyorum hani babası yokken ağlıyordu ya..." "Uyudu." "Bekliyorum sizi... Bir şey ister misin sevgilin hazırlasın hemen?" "Kocaman bir dudak ve yanak alabilir miyim?" Kocaman bir kalp gönderdiğinde gülümsedim. Eminim ki sinirden duvarları yumrukluyordur şimdi. "Rahat mısınız?" "Evet... İleriden sola döneceğiz. Barış'la konuştum şimdi. O da çok (!) sevindi." "Özlemiştir beni. Bu şarkıyı hatırladın mı? Bizim şarkımızdı..." "Öyle miydi? Olabilir tabii." Umut'un yüzünü okşarken gülümsedim. "Bak Cemo şu ikinci sradan girip düz gideceğiz geldik zaten."

Dediğim yoldan ilerleyip arabayı durdurunca hemen indim. Eşyaları da alacakken Barış'ın kokusuyla derin bir nefes aldım. Bizi sıkıca sararken saçlarıma uzun bir öpücük kondurmuştu. "Hoş geldiniz benim aşklarım." Umut'u ona uzattığımda gülümsemişti. Umut da babasının kokusunu alınca minik bir çığlık atmıştı. Mavi gözleri açılırken babasını görünce ayaklarını çırpmaya başlamıştı. Barış gülerken ben de güldüm. "Bir sözün vardı sanki?" Dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum ve ondan uzaklaştım. Umut'u alıp giderken derin bir nefes aldım.

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin