Antrenmanlar ve dersler hızla devam ederken yorulmaya başladığımı hissediyordum. Elbette peşimde dolaşan ruh pek yardımcı olmuyordu. Tek mutlu olduğum kısım onu şuan için kimsenin görememesiydi.
Chloe ve Sirius'tan haber alamamıştım. Norfolk'ta ne yaptıklarını bilmiyorum ama Yoldaşlık hareketliydi. Dumbledore günlerce etrafta olmuyordu. Öğretmenler masasında eskisi gibi sık oturmuyordu.
Ekim ayının ilk haftası hızla devam ederken Hogsmeade gezisinin olması güzel bir şeydi. Biraz kafa dağıtmam lazımdı. Çünkü inanılmaz bir şekilde başımda o kadar çok dert vardı ki.
Gece kütüphanede Eski yazılar çevirimi yaparken yanımda oturan ruh:
"Söylesene her okul yılın bu kadar sıkıcı mı oluyor?"
"Buraya geldiğimden beri sıkıcı bir yıl görmedim. Söylesene senin zamanlar nasıldı?"
"Eğlenceli sayılırdı. Fazlaca. Herkesin düşündüğü şeyler farklıydı."
"Adını hala bana söylemeyecek misin?"
"Hayır."
"Öyle olsun. Bu pazar sana veda etmem gerekecek. Diğer tarafa gitmen için."
"Eğlenceli olacak."
"Ölmek acı verici miydi?"
"İşkenceyle öldürüldüm ölüm meleği. Ama ölüm, acının sonundaki rahatlamaydı."
Ruh etrafta süzülüp uzaklaşırken ayağa kalktım. Geç olmuştu. Birazdan bayan Pince beni kovardı zaten. Şimdi tek yapmam gereken şey en kısa sürede uyumak olurdu. Aklımdakiler ile uyumak her zaman zor oluyordu.
***
Hogsmeade gezisinin olduğu sabah Neville ile birlikte dışarı çıkmak sıraya girdik. Hademe herkesi Sır Sezicilerle dürtüklüyordu. Sonunda dışarı çıktığımızda Neville:
"İlk nereye?"
"Bal yumruk? İyi bir tatlıya ihtiyacım var."
"Sen İngiliz tatlıları sevmezsin?"
"Fransa'dan getirtmek yorucu."
"Nişanlın getirtirdi."
"Ondan böyle bir şey istemek saçmalık olur."
Yanaklarım kızarırken Bal yumruğa girdik. Sıcak hava bizi karşıladığında ellerimi cebimden çıkardım. Neville ile birlikte çikolatalı kurbağaların olduğu tarafa geçtik. Tüm rafları boşaltabilecek kadar depresif bir ruh halindeydim. Yanımda varlığını unuttuğum ruh:
"Benim zamanımda bir genç kadın bu kadar tatlı yiyemez. Yazık... yazık..."
Ruh tekrar raflar arasında dolaşırken Neville:
"Şu Slughorn değil mi?"
Neville'ın gösterdiği tarafa baktığımda yüzümü buruşturdum. Fısıldayarak:
"Hemen buradan çıksak iyi olur."
"Seni sevdiğini sanıyordum."
"Sürekli onu görmek cidden sıkıcı."
Profesöre görünmeden kasaya geçtik. Çikolataların parasını ödeyip çıktığımızda Neville:
"Üç süpürge?"
"Kesinlikle."
Rüzgar sert eserken üç süpürgenin sıcak kaymak birası kokusu iyi gelmişti. Etraf fazla kalabalık sayılmazdı. Neville ile masalardan birine geçtiğimizde barmen bize kaymak biralarımızı getirmişti. Ama onda ayrı bir hava vardı. Daha farklı bir hava.
Kaymak biramı içerken Neville:
"Hannah'ı hiç gördün mü?"
"Hayır. Bildiğim kadarıyla birkaç gün sonra okula dönecekmiş."
Neville başını sallarken dışarıda küçük bir gürültü vardı. Daha sonra Harry, Hermione ve Ron içeri girdi. Hemen yanlarında Tonks vardı. Tonks hafif bitkin görünüyordu. Okulu korumak için gelen seherbazlardan biri olduğunu biliyordum ama daha farklı duruyordu. Sanki neşesini kaybetmiş gibi.
Tonks ile kısaca merhabalaştıktan sonra o bardan ayrıldı. Neville ile kaymak biralarımızı bitirdikten sonra bizde çıktık. Rüzgar sabahtan beri daha sert esmeye başlamış gibi duruyordu. Neville'ın koluna daha sıkı girerken okulun yokuşunu tırmanmaya başladık.
Yolda Hagrid ile karşılaştık. Hagrid:
"Neville. Nasılsın?"
"İyiyim. Sen nasılsın Hagrid?"
"Bende iyiyim. Ormanda kısa bir dolaşmaya çıkmıştım. Ya sen nasılsın Diana?"
"Gayet iyi. Orman nasıl?"
"Her zamanki gibi, pek tekin değil."
Biz Hagrid ile konuşurken bir anda Harry yanımıza geldi. Hagrid:
"Harry! Bende tam Neville ve Diana'ya..."
"Birisi Lanetlendi!"
"Lanetlendi mi? Kim?"
"Katie Bell... buradan..."
Hagrid, Harry ile giderken Neville ile kısa bir bakışma yaşadık. Neville:
"Sanırım okula gitsek iyi olur."
"Olaysız geçmeyen bir gün daha."
Neville ile okula girdiğimizde hademe tekrar bizi dürtükledi. Arkamdan gelen ruh:
"Ah Hogwarts... hiçbir şey değişmemiş gibi..."
Ortak salona girdiğimizde herkes normal davranıyordu. Kimsenin daha Katie'in başına gelenlerden haberi yokmuş gibiydi. Bende yatakhaneye çıktım. Hava gittikçe daha fazla soğuyor gibi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği...
ФанфикDiana Hamilton ebeveynlerini ölü bulduğu zaman hayatının değişeceğini düşünmemişti. Fransa'daki hayatı geri kalırken okul kaydı bir anda Büyücülük Dünyasının en popüler okulu Hogwarts Cadıcılık ve Büyücülük okuluna alınmıştı. Diana şimdi sakin bir d...