📍Son bölümden bu yana etkileşim öyle hızlı arttı ki hayret ettim. Hiç beklemiyordum... Bir kez daha teşekkürler güzellerim, sonsuz teşekkürler... ❤
📍 Bu defa oy sınırı yok :)
Erzen bugün evdeydi.
Beraber kahvaltımızı ederken Neriman çaylarımızı dolduruyordu. Erzen başını tabletten kaldırdı, "Neriman, Dilayda'nın ilaçlarını getir."
"Tabii efendim."
Neriman odayı terk ederken Erzen'e döndüm. "İçmek istemiyorum artık kaç gün oldu Erzen?"
Vişne rengini anımsatan dudaklarından çekti fincanını. "Bir haftayı doldurman gerekiyor güzelim. Yoksa bir hafta daha iç dur ilaç."
"Bir haftayı dolduracağıma..." dediğimde sırıtarak bana baktı. "Çok fenasın."
Ona kızgınca baktım. "Yalan mı? İki gündür dokunmuyorsun bana!"
Başını iki yana sallayarak yerinden kalktı, bana yaklaşarak, "Demek sana dokunmuyorum öyle mi..." arkamdan eğildiğinde boynuma girdi, sıcak nefesini ve dudaklarını boynumda hissederken içimdeki o tanıdık hissin geri geldiğini fark ettim. Gözüm kapıdaydı. "Yapma."
Duraksadı. "Sen yapma mı dedin? Şok içindeyim."
Güldüm, dudaklarımı dişleyerek güldürmemi durdururken, "Her an biri gelebilir. İnan birilerinin travmasına neden olmak istemiyorum."
"Ben seni dudaklarını kanata kanata öpmek istiyorum." deyip dudaklarıma öpücük kondurduğunda karşılık verdim. Kafam yukarı ve sağ arkaya durmaktan kopacak gibiydi ama buna aldırış etmedim. Tutkunun kollarında geziniyordum.
Erzen, beni ısırarak daha ateşli öpmeye başladığında boğukça inledim.
"Efendim, Dilayda Hanım'ın ilaçları-"
Neriman'ın sesini duymamla Erzen'i iterken zar zor ayrılmıştık, nefes nefeseydik. Ben saçımı düzeltirken, Neriman eli ayağı birbirine dolaşmış gibi bizden gözlerini kaçırdı. "Efendim ben çok özür dilerim efendim ben ilaçları getirmiştim hemen gidiyorum efendim rahatsız etmek istememiştim özür dilerim efendim!" Neriman'ın hızlı robot gibi konuşmasına gülecekken kendimi tuttum.
Erzen her zamanki sert mizacıyla, "Tamam Neriman sehpaya koyup çıkabilirsin." dediğinde hızla itaat etti ve salondan çıktı.
"Basıldık." diyerek güldüğümde Erzen yanıma bir adım yaklaşarak, "Sen hep böyle gül gerekirse basılalım."
"Abartma istersen." dediğimde beni aniden kucakladı. Sandalyeyle bağım koparken, "Erzen ne yapıyorsun?"
"Bugün evdeyim. O yüzden dolayısıyla yani sana doyasıyla vakit geçireceğim seninle." Gülümsedim. "İşte bu beni daha çok gülümsetir."
Tek kaşını kaldırdı. "Bak sen? Hem evde kalayım istiyorsun yani?"
"Eh yani. Sen işteyken sıkılıyorum, e ben de çalışayım istiyorum hayır diyorsun."
Koltukların olduğu kısma geldiğimizde L koltuğa oturdu, beni kucağından indirmeden ilaçlarımı eline alırken suyla beraber bana uzattı. "Güzelim biliyorsun çalışmana gerek yok, sana istediğin her imkanı sağlayacak kadar param var. Ne istiyorsan yap."
İlacı ağzıma atıp suyla yutarken sehpaya koymak için kalktım, ardından Erzen'e dönerek baktım, bacaklarını aralayıp kucağına oturduğumda belimi kavradı. Ensesindeki saçlarıyla oynamaya başladım. "Biliyorum Erzen köpek gibi paran var, resmen para sıçıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doksan Dokuz Gece
General Fiction📍 Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔ TAMAMLANDI. "Erzen, ben hiç inanmadım zaten, beni kim sevdi ki sen sevecektin..."