" İçtendi, seviyordu."

134 1 1
                                    

Ne diyordu bu kız!

" Bir dakikaa.. bir dakikaa.. şimdi sen, benden.. hoşlanıyor musun.?" Biraz durduktan sonra devam ettim." Ya saçmalama Buse ben sana o gözle bakmıyorum. Hem sen.. benn.." diyerek ikimizi süzdüm. " Ayrı dünyaların insanıyız."  Saçmala Sedat.

" Yani demek istediğim.. hem senin bir sevgilin var!"

Şaşkın gözlerini gözlerime dikmişti.

"Hayır. Sen nerden biliyorsun hem? Haaa anladım Oğuz'u diyorsun senn! O benim kuzenim." diyerek kahkaha attı.

Herşey şimdi anlaşılıyordu. O zibidinin neden bana müdahele etmediği şimdi açık ve  net ortadaydı. Ayrıca Buse'nin partide bana niye öyle baktığı da.

Ömrümde ilk kez bir kızdan böyle birşey duyuyordum. Hoşuma gitmedi değil ama o sosyetik yani bakımlı bir kız. Ben onun yanında olmuyorum. En azından ben yakıştıramıyorum.

"Ayrıca ben daha önce kimseden böyle hoşlanmamıştım Sedat." diyerek elimi tuttu. "Yalan değil bu zamana kadar birçok tiple çıktım. Ama hepsi gösteriş meraklısının tekiydi. Gerçekten değer vermedim hiçbirine. Şimdi görseler tanımazlar. Ama sen .. öyle değilsin. Ne zaman gözlerinin içine baksam içindeki masumluğu, temizliği görüyorum. Sen, başkalarının olmasını istediği gibi değil, olduğun gibisin. Seni diğerlerinden ayıran özelliğinde bu."

Haklıydı ben öyle biri değildim. Kızarmaya başlamıştım. Kız daha ilk söyleyişte elimi tutuyordu. Heyecandan elimi çekip, masanın altına koydum. Oda olumlu karşıladı ve bozuntuya vermedi. Beni az çok tanıyosa zaten normal karşılardı.

"Bak Buse iltifatların için çok teşekkür ederim ama.."

"Dur! Henüz karar verme. Biliyorum alışkın değilsin ama biraz düşünsen. Eğer kararımda ciddi olmasaydım zaten seninle gelip konuşmazdım." dedi umut dolu gözlerle.

"Peki öyleyse. O halde ben gideyim artık." Sağlıklı düşüneceğim bir yer bulmalıydım.

Kantinin kapısına doğru yönelirken arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Belki de ciddiydi. Ama bende umutsuz bir aşkın içinde sürükleniyordum. Evet geçmişte kaldı ama ondan başkasını kendime yakıştıramıyordum. Belki şimdi evlenmiştir veya yurt dışına taşınmıştır. Kim bilir. Ama yüreğime, anılarıma söz geçiremiyordum.

Gece gram uyku girmedi gözüme. Bütün gece Buse'nin dediklerini düşündüm. Bakışlarını, samimiyetini ve elimi tutuşunu.. O an da Ferda geldi aklıma. Burçak rengi saçları.. Buse ile tezatlık oluşturuyorlardı. O bana bir mektup bile yazmadan çekip gitmişti. Bir yanıt vermeden. Bende şimdi Buse'yi aynı durumda bırakamazdım. Gözlerimin yavaşça kapandığını hissettim ve uykuya daldım.

Ertesi sabah amfiye girdiğimde Buse ile Oğuz'u sohbet ederken gördüm. Yanlarına gidip durum değerlendirmesi yapmaya karar verdim.

"Naber millet?"

"İyilik senden?" dediler bir ağızdan. "İyi işte , nasıl olsun." dememle Buse'nin gözlerini gözlerimde buldum.

Anlaşılan Oğuz'un birşeyden haberi yoktu.

"Kuzenmişsiniz??" dedim. Oğuz gülerek cevap verdi. Heralde şu zamana kadar anlamamış olduğuma şaştı.En iyisi susmak dedim içimden ve yerime geçtim.

Öğle yemeğinde  Okanların sonunda bize taşınmaları şerefine restoranta gittik. Restoran dediysem,öğrenciye restoran. Her neyse, bi güzel karnımızı doyurduk. Çaylarımızı da söyledik ve muhabbete başladık. E şimdi ki dönemin gençliği değildik biz barda oturp konuşa-

cak.

"Ee Okan bey varmı gönlünüzü kaptırdığınız?" dedim şakayla karışık. Biraz kızardı sonra bana döndü "Olmaz mı!" dedi gülerek. Çakal!

"Kimmiş bu şanssız."

"Tanımazsın, okuldan değil. Babamın iş arkadaşının kızı. Görsen ama o kadar güzel ki. Şu okul bitsin, mesleğimide elime bir alıyım gidip alıcağım kızı. O evlenmeye biraz uzak. Bu yüzden bir ikna dönemi bekliyor bizi"

"Amaan daha kaç sene var dur hele. Seninle evlenmeyecekte kiminle evelenecek!" dedim durgun ortamı ısıtmak için.

"Eyvallah kardeşim!"

Okula geldiğimizde kapıda Buse ile karşılaştım. Bize doğru geliyordu gülümseyerek. Okanlar anlamasın diye onlarla orada vedalaşıp, hızlıca Buse'nin yanına doğru yürüdüm.

"Eee.. düşündün mü?" dedi. Evet harika soru. Düşündüm mü? 

Hayır!

"Böyle sıkboğaz edersen nasıl düşünebilirim?"

"Pardon haklısın. " dedi ve yanakları kızardı. Sonra cümlelerini toparlayarak sınıfa doğru yöneldi.

"Gerizekalı! Milletin sevgilisini düşünene kadar kendininkileri bir hallet!" diye kızdım kendime.

Sınıfa girdim ve en arkaya geçtim. Hoca derse başladı ama benim bedenim orda aklım ise düşünce alemindeydi. Arada bir kafa sallıyordum çaktırmamak için. Pencereden dışarıya bakarken gözüm Buse'ye takıldı. Evet süslü ve bakımlıydı. Dışarıdan akıllı biri gibi de durmuyordu. Ama kendine güveni vardı. Kararlı bir yapıya sahipti. Tanıdıkça keşfedilen birisiydi. Derste pür dikkat dersi dinler, notlar tutar; aralarda ise lavaboya gidip makyajını tazelerdi. O buydu!

O sırada birden arkasını döndü ve yeşil gözleriyle bana baktı. Ben hemen afalladım ve hocaya baktım, dersi dinliyormuş gibi yaptım. Göz ucuylada arada bakmaya devam ediyordum. Gülümsedi ve önüne döndü. Anlaşılan ona baktığımı anlamıştı ve bu hoşuna gitmişti.

Olduğu gibi bir kızdı. En azından bunu onunla tanışınca anladım. İçtendi. Seviyordu.

O yüzden ders çıkışı onunla konuşacaktım.

Ders çıkışı onu bir kafeye davet ettim. Havanın soğuğuna karşın kafenin sıcaklığı inaanda bir rehavet havası uyandırıyordu. Kafenin içinde bizim gibi gençler vardı. Kimi sevgilisiyle kimi dostlarıyla. Denize bakan bir masaya oturduk. Sıcak sahleplerimizinde gelmesiyle konuya girmeye hazırlandım. Soğuktan sıcağa girince yanakları al al olmuştu. Belki de utanmıştı.

"Buse açık konuşmak istiyorum. Sen dünyalar iyisi bir kızsın. Bunu seni daha iyi tanıyınca analadım. Uzaktan görüldüğün gibi değilsin." anlaşılan bozulmuştu çünkü ters ters bakıyordu. "Hayır hayır! Kötü birşey demek istemedim. Hani böyle burunlarından kıl aldırmayan tipler var ya onlar gibiydin ne yalan söyleyim. " gülerek karşılık verince derin bir nefes aldım ve devam ettim.       "Geçen gelip bana karşı açık olman hoşuma gitti. Açıkcası bir kızın böyle gelip söylemesi gururumu okşamadı değil bencillik gibi olmasın. Uzun lafın kısası.."

Merakla beni dinliyordu.

Alnımı avuçlarımın arasına aldım ve devam ettim.           " Samimiyetine güveniyorum ve denemek istiyorum."

Oh söylemiştim. Ferda'ya söylerkenki çocuklukta olan deli cesaretinden eser yoktu.

Belki  umutsız bir aşkı unutmamda yardımcı olabilirdi böylece onu da kırmamış olurdum.

Gözlerinin içine baktım. Az önce gözlerinin içinde ki merak, yerini mutluluğa bırakmıştı. Işıl ışıldı. Yavaşça gülümsedi ve ellerimi tuttu.

"Biliyordum Sedat.  Beni üzmeyeceğini biliyordum. "

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

▪Papatyalar▪Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin