4

17 4 5
                                    

Hayatım bunca zamandır ilk defa bu kadar düzene giriyordu. İki günde hemde. İlk defa bu kadar tamamlanmış hissediyordum. Sürekli annem ve babam tarafından çalan telefonum yoktu. Abim çok arıyordu ama açmamayı tercih ediyordum. Hayatım beni aptal bir kafese koymuştu. Ve ben yeni uçmayı öğrenen aptal bir kuştum. En başından beri çok zorlanmıştım. Okula ilk gittiğimde. Evde ki eğitimim bırakıldığında. Nasıl arkadaşlık kuracağımı bilemezken. İzlendiğimi bilerek yaşarken.

Bu yaşıma kadar her şey o kadar zordu ki. Ama 17 yaşımı da mahvedemezdim. Onların yönetmesine izin verdiğim 16 yılım vardı zaten. Kapalı bir kafeste hiç bir şey öğrenmeden yaşadığım 16 yılım vardı ellerinde. Şiddetli geçen çocukluğum. Mahvolan anılarım. Tek güzel anılarım arkadaşlarımdı. Yasemin ve Sude. Gerçek anlamda başka arkadaşım yoktu benim.

"Güzelim ne yapalım akşam yemeğine?"

Sırıttım.

"Yapalım mı, yoksa yapayım mı olacak o aşk?"

Sude gülmeye başlayınca Yasemin dudağını büzdü.

"Yani şey sen yap da zehirlenmeyelim diyecektim."

Sude artık sesli gülüyordu. Yasemin'in bu hali beni de güldürünce ortam çok garipleşmişti.

Provadan sonra okuldan çıkıp kıyafetlerimi halletmiş ardından eve geçmiştik. Daha sonra biraz konuşup akşam yemeği saatini beklemiştik. Şimdi yine bana yemek yaptırıyorlardı.

"Ben yokken nasıl yaşadınız çok merak ediyorum."

"Şükür ki paket servisi denen bir şey üretmişler."

Sude'nin ağzından çıkan cümleyle bir kez daha kıkırdadık.

***

Akşam yemeği hazırladıktan sonra yedik. Ama Yasemin bir kaç saat sonra eve gitmesi gerektiğini söyleyip çıktı. Bizde Sude'yle oturup konuşmaya başladık.

"Var mı birileri aşkım?"

Şaşkınlıkla ona baktım. Olmadığını biliyordu.

"Olmadığını biliyorsun. Olsa haberin olur."

Sude kuşkuyla yüzüme baktı.

"Emin misin lan?"

"Sude manyak mısın?"

Gülerek geri çekildi. Ardından saate baktı.

"Yatsak iyi olur."

Dediği gibi yaptık. Odaya ilerledik ve geçen gece olduğu gibi sarılıp uyuduk. Tek eksik bize sarılıp uyuyan Yasemindi.

***

Günün ilk ışıkları suratıma vururken Sude yatakta değildi. Etrafıma bakındım. Yoktu. Korkum normal miydi?

Hızla aşağı indim. Teker teker her yerin kapısını açmaya başladım. Neden bu kadar korkuyordum? Gerçekten beni bırakıp gitmiş değildi değil mi?

Mutfağın kapısı kapandığında oraya ilerledim. Kapıdan çıkan Sude muhtemelen bembeyaz olmuş suratıma baktı ve hızla yanıma geldi.

"Hey, iyi misin?!"

"Ben..ben iyiyim. Elimi yüzümü yıkayayım."

Hızla yanından çıkarken kalbim delice atıyordu. Bu korku bana fazlaydı. Kaybetme korkusu bambaşka bir şeydi.

Lavaboya hızla girdiğimde suratıma su çarpmaya başladım. Kendime gelmek için bir iki dakika lavaboda kalıp Sude'nin yanına ilerledim. Sessizce geçen kahvaltıdan sonra hazırlanmak için odalarımıza dağıldık.

Parçalı BulutluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin