.1.

56 4 0
                                    

"Gereğince karar verildi ve sonuca varıldı..."

Ortamda duyulan tek ses kafasında daha büyük bir şiddetle çarptığı, adamın vurduğu tahta tokmağın sesiydi.

Elleri önünde birbirine bağlı, açık soluk renkteki kahverengi saçları perişan haldeydi. Dudakları ısırılmaktan mahvolmuştu ve bulunduğu ruh hali sarhoş geçen bir gecenin ardından hiç de iyi değildi.

Park Jimin ayağa kalktı ve bakışları sona eren mahkemesinin son saniyelerine döndü. Arkasında bakmak istemediği dostları vardı. Jeongguk, Seokjin, Namjoon, Taehyung ve Hoseok. Hepsi orada, arkasında duruyordu.

Birde her zamanki gibi solunu doldurmakla görevli eşi Min Yoongi vardı. Aralarındaki mesafe uzaktı ama hala sol tarafındaydı. Artık bir eş veya eş sahibi değildi. Artık onunla evli değildi.

Çünkü bugün burası normal zamanın aksine bir işi bitirmek için topladıkları bir yerdi.

Ona tahammül edemiyordu. Gördükçe tiksiniyor ve korkudan gözlerini kaçırıyordu. Ona olan bütün inancı, sevgisi, tutunmasına yardımcı olan her duygusu 1 ay öncesinden beridir yerini nefrete, kine ve hüzüne bırakmıştı.

Göz ucuyla baktığında eski eşinin her bir telinin bile çok güzel olduğu siyah saçları dağınık ve bitkin haldeydi. Göz altları morlaşmış ve beti benzi atık halde kas katı kesilmiş duruyordu.

''Evliliklerinin son bulması gerektiği için boşanmalarına karar verildi."

Ve son kez duyulan sesle Jimin yutkunmadan edemedi. Bitmişti, gerçekten bitmişti.

Oysaki 1 ay önce her şey çok güzeldi.

Mahkeme salonu dalgınlığında boşalmış ve sessizliğe tekrar kavuşmuştu.

''İyi misin dostum?" Dedi Taehyung, elini Jimin'in omzuna atmıştı. Eli titrediği belliydi. Ve üzgün olduğu da...

''Bittiği için iyiyim.''

Taehyung iç çekerek kafasını salladı. Jimin onun için de üzülüyordu. Aslında kendisiyle aynı durumda olduğunu biliyordu ama ikisi farklıydı. Taehyung ile asla aynı olmamıştı.

''Biliyorsun Jimin, bundan sonra onunla belki karşılaşmayacaksın. Son kez konuşmak istemediğinden emin misin?"

"Biliyorum." Dedi Jimin, sıkkınlıkla söylemişti bunu. "Yapacağım."

Adımları yavaşça soluna yöneldiğinde eski eşinin de onu beklediğini gördü. Bir an göz göze gelmiş ve onun simsiyah gözleriyle karşılaşmıştı. Yapamayacaktı, buradan ağlamadan çıkamayacaktı. Gücünün son demiyle 2 adım mesafe koyarak Min Yoongi'in önünde durdu.

Gözlerini üstünden çekmediğini ve kendisi konuşmadan Yoongi'in de konuşmayacağını bilmek onun sinirlerini bozuyordu. Sessizliği bozmak ve bir an önce son kez yapmak istediği konuşmayla evine gitmek istiyordu.

"Hayatında başarılar diliyorum Yoongi. Umarım kendine göre birini bulursun." Dedi yutkunup, zorla çıkan kelimeleriyle. Sanki her bir harfini kızgın bir zincirle boğazından çeker gibi çıkarmıştı dudaklarından.

"Sana da Jimin. Umarım sana yaşattıklarımı unutursun ve mutlu olursun. İyi bir eş olmayı beceremedim ama son ana kadar sırrımı koruyacağın için teşekkür ederim."

"Bunu kaldıramam. Eski eşimin kan içen, aslında çoktan ölmüş bir vampir olduğu gerçeğini kaldırmaya çalışarak yaşamayacağım."

Yoongi sessizce başını salladı ve öne eğdi. "Haklısın, biz Taehyung ve Jeongguk gibi olmadık. Tek isteğim senden gizli saklı bir şeyin olmamasıydı."

Gözleri doluyordu ve Yoongi'in önünde ağlamayacaktı...

Koca bir iç çekti Jimin. Ardından kendini tutamadı ve sıcaktan titrediği eli yumruk halini bulup Yoongi'in suratında patladı. Onun sapasağlam yerinde kalması ve milim oynamaması umrunda değildi. Bu içinde tuttuğu her şeyin bedeliydi.

"Unut gitsin. Artık bir değeri yok." Dedi, ve hızlı adımlarla ona arkasını döndü. İlk kez ona arkasını dönerek bir yeri tek başına terk etti.

Yoongi ile gelişen anıları, kişiliği, duyguları ve her şeyi o gün orada bıraktı.






















-phrone-

frozen ¡ yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin