Mirio ile olan dövüşten sonra ders bitmiş ve yemek yeme saatimiz gelmişti. Ne yapacağımı düşünürken Uraraka yanıma gelip sınıfla oturdukları yere çağırdı. Elimdeki tepsiyle masaya doğru yürüdüm ve boş olan yere oturdum. Shoto bana bir bakış atıp yemeğine geri döndü. O sırada kızıl kafa konuşmaya başladı "Akiyoma-san neden dövüşe katılmadın?" diğerleri de bana bakmaya başlamıştı. Üstümdeki 20 gözün ağırlığı ile konuşacakken öfkeli civciv lafa atladı "Tch ne olacak korktuğu için katılmadı" hah konuşana bak "Dedi iki patlama çıkarıp geber diye bağırdıktan sonra yere yapışan kişi" bu dediğim ile öfkelenip ayağa kalkmaya çalıştı diğerleri onu tutmaya çalışırken, Lida tuhaf el hareketleri yaparak yemekhanede kavga etmemizin etikliğini sorguluyordu.
Tam o sırada yanımda bir hareketlilik hissettim "Gözlem yapmak için katılmadı." doğruydu fakat bunu nasıl anlamıştı. "HA?" tüm sınıf bir bana bir Todoroki ye bakıyordu. "Özgünlüklerimizi bilmiyordu ki bilse bile spor festivalinin üstünden çok zaman geçti ve biz kendimizi geliştirdik. Bize sormak yerine gözlemleyerek hem savaş stilimizi hem de özgünlüklerimizi kavramış oldu. Çok dikkatli bir şekilde bizi izleyip arada mırıldanıyordu" ah çok mu belli etmiştim? Diğerleri bu açıklamayı yeterli bulmuş olacak ki yemeklerine geri döndüler. Bakugo homurdanarak yemeğine başladı.
Yemeğime odaklanmış yerken yanımdan bir ses geldi "Ah şu ezik 1A ya bakın yeni biri gelmiş. Ne kadar da şansızsın. Neyse bir daha ki sefere sizi yeneceğiz. Shinso bizim sınıfımıza transver oldu hani sizin korkup yarışmadan çekildiğiniz zihin kontrolcüsü. Ha ha haaa bir dahaki sefer kesin sizi yeneceğiz." Ben tuhaf tuhaf ona bakarken turuncu saçlı bir kız gelip yumruğunu çocuğa geçirdi ve bayılttı. "Çok özür dilerim" diyerek çocuğu sürüklemeye başladı. "Bu da neydi öyle ?" Kirishima bu halime gülüp adının Neito Monoma olduğunu öğrendiğim bu çocuğun sürekli öyle olduğunu söyledi. Cidden bu okul nasıl bir yerdi böyle?
Yemeklerimizi bitirmiş sınıfa çıktığımızda sırama kafamı koyup uyumaya çalıştım fakat böyle bir sınıfta bu nasıl mümkün olurdu ki. Bacağıma uzanan bir şeyin hissiyle kafamı kaldırdım. Üzüm kafa ağzının suyu akarcasına bana bakıyordu ve bacağıma dokunmaya çalışıyordu. Sarı kafalı elektirik saçan çocuk onu benden uzaklaştırıp elini bana uzattı "Ah Akiyoma-san sen onun kusuruna bakma o kızlarla tanışma konusunda biraz geri kafalıdır. Ben Kaminari Denki tanıştığımıza memnun oldum." bende memnun olduğumu söylerken arkadan üzüm kafa adını bağırıp yanıma yaklaşmaya çalıştı. "Hey üzüm kafa sakın bir adım daha atayım deme yoksa seni ruhlara yem ederim" bu dediğimden sonra korkup başka birinin arkasına saklandı ama bakmaya devam ediyordu. Kafamı umutsuz vaka dercesine salladım ve uyumaya çalışmama geri döndüm.
"Susun ve kostümlerinizi alıp aşağıya inin bitirici hamleniz için çalışma yapacağız." Kapının oradan gelen ses ile herkes ayaklanıp kostümlerini aldı. İlk defa kostümümü görecektim acaba birkaç günde tamamlayabilmişler midir? istediğim gibi olmuş mudur? Kostümümün bulunduğu çantayı aldım ve soyunma odasına gittim. Kostümü giydikten sonra aynada kendimi incelemeye başladım. Tüm vücudumu saran kostüm sade görünüyordu fakat küçük detaylar öne çıkarıyordu.
Kostümün sade olmasını özellikle istemiştim çünkü bana göre kahramanlar süslü parlak kostümler ile savaş kapasitelerini düşürüyordu. Kostümümün yapımında özel kumaşlar kullanılmasını istemiştim. Kahraman olacaksam tüm koşullara hazırlıklı olmam lazımdı. Dışardan düz siyah kumaş gibi duruyordu ama öyle değildi. Özellikle işlemelerin olduğu yerlerde küçük bıçaklar saklıydı ve bu dışardan belli olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Kahraman
FanfictionHerkes hayatının bir döneminde kendisini kurtaracak kahramana ihtiyaç duyar. Ama çoğu zaman kendi kahramanımız olabileceğimizi gözümüzden kaçırırız. Ben kendimi dipsiz bir kuyudan kurtarmıştım. Sırada içindeki gücün farkında olmayanları kurtarmak v...