Mustafa'nın ağzındanTelefonu elime alıp bildirim gelmiş mi diye baktım. Bu gün bilmem kaçıncı kez yaptığım gibi. Buket ile olan konuşmamızdan sonra okulda hiç görmemiştim. Attığım mesaja da cevap vermemişti. Acaba kızın üstüne fazla mı gidiyorum diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Gözüm matematik sorusunda aklım Buket'deyken odanın kapısı birden açıldı.
"Oğluşum ne yapıyorsun?"
"Niye birden giriyorsun anne. Korktum ya."
"Sus, anneyim ben. Bu evde her şeyi yaparım."
"Ben de bu evin biricik evladıyım, değil mi? Ama sizin yatak odanıza çat kapı girmiyorum."
"Aaa büyüttüğüme bak. Dünkü şeye terbiye oluyoruz." Annemi sinir etmek için uğraşıyordum resmen.
"Neye terbiye oluyorsun?"
"Kes, içerde Suat var. Yanında da güzel bir kız."
"Kız mı? Kimmiş? Adı neymiş?" Annem cevap vermeden odadan çıktı. Söylese incileri dökülür zaten. Yanındaki kız Buket olsun. Yolda falan karşılaşınca buraya gelmiş olsunlar. Lütfen Allah'ım! Hemen aynanın karşısına geçip kendime baktım. Siyah eşofmanım ve siyah kazağım ile iyiydim sanırım.
Zaman kaybetmeden salona gittim. Salondan girince hayallerim tuzla buz oldu. Ne demiş ünlü düşünür Demet Akalın' toz pembe hayaller vardı; pembesi gitti, tozu kaldı.'
"Hoşgeldiniz. "
"Ne oldu oğlum? Girerken çok enerjiktin. Bir anda modun düştü." Kim olduğunu bilmediğim kız bana gülerek selam verirken Suat bir hoşbulduk bile demedi. Alındım, kırıldım.
"Birden aklıma ödevi unuttuğum geldi de. Boş ver beni,siz ne yapıyorsunuz?"
"Tanıştırayım, Cemre bu Mustafa; Mustafa bu hanımefendi de arkadaşım Cemre." Karşılıklı memnunlaştık. Sonra da Suat'a niye geldin bakışı attım.
"Kafeye gideceğiz. Sen de gel."
"Yok dedim ya benim ödevim var. Gelemem."
"Neyse artık. Yaseminlerle anlaşmıştık, kalabalık olursa eğlenceli olur diyorduk. Biliyor musun? Cemre Yaseminlerle ortaokulu arkadaşı." Öyle mi? Bu çocuk çoğul eki kullandı. Yani Yasemin tek değil.
"Aa öyle mi? Mademki çok ısrar ediyorsun kalabalık olalım diye geleyim o zaman." Aslında çok da ısrar etmemişti ama olsundu.
"Bekleyin hemen hazırlanıp geleyim." Koştur koştur odaya gittim. Dolabın kapağını açıp ne giysem diye baktım. İyice kendimi aşmıştım. Hemen pantalon ve kazak giydim. Önceden pek düşünmezdim ne giyeceğimi ama bu gün biraz özenli olmak istemiştim. Bunun nedeni tamamen kendi ruh halindendi.
Hızlıca içeriye geri döndüğümde Suat ve Cemre'nin gülüştüğünü gördüm. Çok kafama takmadım. "Ne zaman çıkıyoruz?" Suat bana dönüp şöyle bir süzdü.
"Hayırdır bu gün pek bir özenmişsin?" Bıyık altından güldü.
"Ne var, olamaz mı? Bu gün böyle giyinmek istedim. Hadi çıkalım." Cemre biraz sessiz bir kızdı sanki yada yeni tanıştığı insanlara -yani bana- karşı böyleydi.
Kafeye geldiğinizde hızla gözlerim Buket'i aradı. Duvar kenarındaki uzun masada Yasemin ile gülüşürken gördüm. Zalimin kızı hem güzeldi hem de gülüyordu. Anlamıyorum. Bir insanın hele ergenlik döneminde hiç mi sivilcesi çıkmaz. Benim her ay aynı yerde çıkan bir sivilcem vardı mesela. Arkadaş olmuştuk onunla, adı da Hamza'ydı. Bunu Buket'e laf arasında sormam lazımdı.
Masaya yaklaşınca bizi ilk fark eden Yasemin oldu. Sonra Buket kafasını çevirdi ve bize baktı. Kaşlarını çatarak Yasemin'e döndü. Bu sırada da biz masaya gelmiştik. Hemen Buket'in yanındaki boş sandalyeye oturacakken Suat benden önce davrandı. Oflayarak karşındaki sandalyeye Cemre ile oturduk.
"Selam. Geç kalacaksınız sandık. "Yasemin muhabbete girdiğinde Buket ise önündeki waffle'ın çileklerini parçalıyordu.
"Mustafa'yı almaya gittik. Telefonda söyleseydim asla gelmezdi. " O sırada kafe çalışanı bize menü getirdi. Menüye bakmadan bende waffle söyleyecektim. Menüyü açmadan geri masaya bırakırken yanımdan Cemre seslendi. O bana seslenince Buket'in bakışları ışık hızıyla Cemre'yi buldu. Sonra bana baktı. Gözlerimiz kesişti günler sonra. Hemen Yasemin'e doğru döndü.
"Mustafa daldın mı? Sana seslendim."
"Ah kusura bakma dalmışım. Sen ne diyorsun?"
"Ben çok kararsız kaldım da sen ne diyeceksin?" Düşünüyormuş gibi yaparak Buket'e baktım. Artık sadece tabağındaki çilekler değil muzlar da eziyet çekiyordu.
"Bilmem ben tatlı bir şey söylerim. Seninle damak zevkimiz uyuşmayabilir."
"O zaman bende tatlı bir şeyler söyleyeyim." Gülümseyerek kafamı salladım. Tamam ne söylersen söyle de rahat bırak beni. Bir de sessiz kız demiştim. Buket'i konuşturmak istendiğim için ona laf attım.
"Buket, karşılaşamadık kaç gündür. Sen ne yapıyorsun?" Normal bir şekilde sormaya çalışıldığım soru tüm bakışları bana döndürdü.
"İyiyim. Ne olsun işte? Dersler falan. Sen pek bir meşgulsün sanırım." Dedikten sonra Cemre'ye kısa ama ters bir bakış attı.
"Yoo, aslında Mustafa çok yoğun değildi." Muhabbete limon sıkan Suat'a baktım. Sana ne ya sana ne? Biz konuşuyoruz değil mi?
"Öyle çok yoğun sayılmazdım." Biz havadan sudan konuşurken Mehmet ve sevgilisi geldi. Onlarla da yapılan selamlaşma senfonisi sonrası kafede bir saatten fazla oturduk. Bu süre zarfında sanki Buket ile konuşmam istenmiyor gibi zar zor açtığım muhabbetlere bir bir karışıldı. Ben deniz gariban yine Buket ile doğru düzgün konuşamadım. Kafe çıkışında ise tam bir curcuna vardı.
"Güzel bir gündü. Tekrarlayalım bunu kesinlikle." Dedi Mehmet'in sevgilisi Yeliz. Ağzınızdan bal damlıyor yenge hanım. Hep bir ağızdan onu onaylayınca ayrılık vakti gelmişti. Planım işim olduğu bahanesi ile Buket'lerle aynı istikamete gitmekti.
Ben bir yolunu bulup Buket ile gitmeyi planlarken ne olduğunu anlamadan Suat ve Cemre ile evin yolunu tuttum. En son gördüğüm ise Buket'in saklamaya çalıştığı kırgın bakışlarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan B /Yarı Texting (Tamamlandı)
Literatura Feminina[Bayan B]: Saçını bi sağa bi sola savuruyorsun ya [Bayan B]: Baka, baka doyamıyorum [Bayan B]: Gözünü süze, süze; havalı, havalı [Bayan B]:Gülünce hayran oluyorum [Bayan B ]: Yine ben. N'aber yakışıklı.