Multimedia: Ruelle - The Other Side
Sevgili okurlarım, hepinize merhaba. Bölümü okumaya geçmeden önce size söylemek istediğim şeyler var. Son günlerde zor zamanlar geçiriyorum. Korona testim maalesef pozitif çıktı ve birkaç gündür dinlenmeye çalışıyordum. Bugün kendimi biraz daha iyi hisseder hissetmez oturdum ve sizlere uzunca bir bölüm yazdım. Söylemek istediğim bir diğer şey ise oy ve yorum sayılarının oldukça düşük olması. O kadar verdiğim emeğe karşılık en azından oy verip yorum yaparak bana destek olabilirsiniz. Çok bir şey istemiyorum sizden :) İyi okumalar..
Gözlerimi hafifçe araladığımda gördüğüm şey Barın'ın mükemmeliğin portresi olabilecek olan yüzüydü. Kısa bir şaşkınlık dalgasından sonra nasıl bu kadar dip dibe durduğumuzu anlamaya çalıştım. En son uyanık kalmak için kendimle bir savaş içerisine girdiğimi hatırlıyordum ancak anlaşılan bu savaştan mağlup çıkmıştım. Başımı yavaşça Barın'ın omzundan ayırmaya çalıştığım sırada belimde hissettiğim ağırlık buna engel oldu. Bakışlarımı Barın'ın suratından ayırarak belime indirdiğimde Barın'ın bir eliyle belimi sarmış olduğunu görmüştüm. Barın'ın eli belimdeydi, şimdi bayılacaktım. Bu neden bu kadar sıcakladığımı da açıklıyordu. Kendisi ayaklı bir soba gibiydi.
Barın, hafifçe oturduğu yerden aşağıya doğru kaymış öyle uyumuştu fakat ben resmen çocuğun üzerine yatmıştım. Şu an için tek tesellim henüz uyanmamış olmasaydı. Böylece o uyanmadan odadan sıvışabilir ve hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdim. Elimle, Barın'ın belimdeki elini hafifçe kaldırıp yataktan çıkacağım sırada Barın'ın yavaş yavaş gözlerini açtığını gördüğümde paniğe kapılıp hızla gözlerimi geri kapattım. Bendeki şansla zaten sıvışabilmem mümkün değildi! Uyuyormuş gibi davranarak o odadan çıkana kadar bekleyecektim ve bizi bu halde gördüğümüzü bilmeyecekti. En iyisi buydu.
Hafifçe esnediğini duyduğumda kesik kesik nefeslerinin dudaklarıma çarptığını hissetmiştim. Kendimi bu kadar tutmasam dudaklarım titreyebilirdi. Nefeslerini düzenli tut, Saye. Kalbin şimdi yerinden fırlayacak. Başka şeyler düşün. Şu an da Barın'la burun buruna olduğunuzu düşünme, hayır. Düşünmemelisin. Düşünmesene!
"Uyuyan birine göre kirpiklerin fazlaca titriyor ayrıca nefes alışverişlerin de düzensiz." Uykulu sesini duyduğumda kendime söverek yavaşça kirpiklerimi araladım. Saçlarımı çekiştire çekiştire ağlamak istiyordum. Aslında kendi saçlarımı değil de Barın'ın saçlarını çekiştirmek daha cazip bir fikir olabilirdi ki yapmadığım şey de değildi.
Gözlerimi yavaşça açtığımda ela gözleri, benim kahvelerime kenetlenmişti. Göz göze geldiğimizde sanki içimden bir şeyler ona doğru çekiliyor gibi hissediyordum ve bunu hissetmekten de hoşlanmıyordum çünkü bunun can yakacağını tahmin etmek o kadar da zor değildi. Nefesi dudaklarıma çarpmaya devam ediyor ve eli hala belimdeki yerini koruyordu. Gözlerim, gözlerinden bir anlığına dudaklarına kaydığında yanlış bir şey yapmaktan korkarak hızla gözlerimi yeniden gözlerine çıkarmış onun da bir anlığına dudaklarıma baktığını anlamıştım. Şu anda kesinlikle nefesin nasıl alındığını unutmuştum.
Üzerimdeki etkisinden kurtulmak için biraz daha geriye gittiğimde Barın'ın uykulu yüzündeki gülümseme kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Ne diye kendi kendine gülüyordu bu şimdi? Belimdeki elini aniden çektiğinde neden gülümsediğini anlamam uzun sürmemişti çünkü elini çekmesiyle dengemi kaybedip yataktan popomun üzerine düşmem bir olmuştu. Ne olduğunu anlayamadan kendimi yerde bulduğumda popomun acısıyla inlemiştim. Bu halim daha da hoşuna gitmiş olacaktı ki gülümsemesi kahkahaya dönüştü. Yattığı yerden doğrularak kahkaha atmaya başladı. Popomun acısını umursamadan ayağa kalkarak kaşlarım çatılı bir şekilde ona doğru döndüm. Kahkahasını güçlükle bastırdığında neredeyse burnumdan soluyordum. Kıpkırmızı olduğuma emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYENDE
Teen Fiction''Filmin sonu nasıl bitiyor, söyler misin? Yani iyi mi kötü mü?'' O güzel öpülesi dudaklarıyla minik bir tebessüm armağan etti kalbime. Kalbim bu armağanı kabul edercesine hızlandı. ''Neden soruyorsun?'' ''Çünkü eğer kötü biterse izlemeyeceğim. Köt...