'Sussan olmuyor,susmasan olmaz...'

7.1K 132 48
                                    

'Her şey değişir ama hiç bir şey yok olmaz.' (Alıntı)

La Douleur Exquise;

Asla birlikte olma ihtimalinin olmadığı,imkansız birine aşık olmanın verdiği acı,üzüntü.

Bölüm Şarkıları,

İlk sahne
Mehmet Erdem - hepsi benim yüzümden

'Gerçek olamaz'

Sertab Erener - unutursun

Hava yağmurluydu,adımları suya basarken çıkan sesi bile duymuyordu genç adam. Herkesle kavga etmişti,yanında olduğunu sandığı herkes ona sırt çevirmişti. Haklılar mıydı? Haklılardı. Kötülüğün bir sınırı yoktu ama en azından o sınırı kendi çizmeli,bu kadar ileriye gitmemeliydi. Herkesi geçmişti,Aybike'nin yüzüne nasıl bakacaktı? Hastane kapısında duran bedeni gerilirken hayatındaki en büyük kararsızlığı yaşadı. İçeri girip girmemek arasında kendi içinde savaş verirken istemsizce ileriye doğru attığı bir adımla cesaretini toplar gibi oldu.

İçeriye girerken havanın kasveti içini sıkıntıyla dolduruyordu. Islanan saçlarını geriye atarak resepsiyona yaklaştı ve oda numarasını sordu. Hala yoğun bakımdaydı. Kalbini kemiren acıya 'merhaba' demek zorunda kaldı,bununla yaşamak çok zor olacaktı. Koridora yaklaştı ve Oğulcan'ın sesini duyduğunda duraksadı. Sesi titrekti.

"Ne yapacağız şimdi biz?"

Kadir konuşmuştu sonra.

"Bulacağız bir yolunu. Gereken her şeyi yapacağız,hep birlikte."

"Abi,felç kalacak diyorlar! Ne çözümü bulabiliriz?!" diye bağırmasıyla yüzünde bir şok ifadesi oluştu. Ne ara böyle bir canavara dönüşmüştü? Ömer bir küfür savururken,Kadir 'tamam aslanım' diyerek kollarını ona sarmıştı. Oğulcan aklına gelen şeyle gözlerini etrafta gezdirdi. Burnunu çekip boğazını temizledi ve sesinin iyi çıkacağına kanaat getirdiğinde kısılmış sesiyle sordu.

"Kardeşim nerede?"

Gidecekti ama bu soruyla olduğu yerde kalmıştı. Asiye durgun sesiyle cevapladı kuzenini.

"Hava almaya çıkmıştı. Yalnız kalmak istedi."

"Çatıda mı?"

Şaşkınlıkla mırıldandı.

"Nereden bildin?"

"Senden daha çok tanıyorum o kıvırcık cadıyı," dedi sesi buruktu. Devam etti. "Ayrıca ne zaman canı sıkılsa hep yalnız kalmak ister,hem üzüntüsünü doya doya yaşamak için,hem de bizi üzmemek için. İnsanların arasında boğulur o,başka yerde olamazdı."

Asiye gözlerinden taşan damlaları umursamadan Oğulcan'a sarıldı,genç adam dayanamayıp ağlarken Berk oradan hızlıca uzaklaştı.

Bu sefer biraz daha kendinden emindi. Durdu. Ya da değildi. Merdivenlerin yarısındaydı. Yutkunarak yoluna devam etti. Çatı kapısı açıktı,ittirmesine bile gerek kalmamıştı. O an gördü kiremitlerin üstünde oturan kızı. Kulağında kulaklıklar vardı. Yağan yağmura rağmen yanaklarındaki ıslaklık belirgindi. Yan oturmuş,karşıya bakıyordu. Kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Sonra elinin tersiyle yanağını sildi ama gözyaşlarına yenileri eklenmişti. Berk acıyla onu izlerken bir damla düştü gözünden,silmeye gerek duymadı. Ne ara bu kadar işlemişti içine pişmanlık? Hepsinde ayrı vicdan azabı çekiyordu ama neden şimdi kıvırcık saçları rüzgarla dalgalanan kızı izlerken içinde farklı bir acı dalgalanıyordu? Bilmiyordu. Çözemiyordu. Yanına gidip kocaman sarılmak istiyordu ama cesareti yoktu. Gözyaşlarını silmek istiyordu ama hakkı yoktu. Aybike bir kez daha gözyaşlarını silerken,esen rüzgar yüzüne çarptı. Sanki gerçekler yüzüne tekrardan tokat gibi çarpmış,izi kalbinde kalmıştı. Ellerini yüzüne kapatıp hıçkırarak ağlamaya başlarken genç adam göğsünü sıkıştıran ağrıya dayanamayıp kendini merdivenlere attı. Kazağının yakasını çekiştirerek derin nefesler almaya çalıştı ama nafile. Sanki ağzından çıkıp buhar oluyor,havaya karışıyordu ama asla ciğerlerine yetişmiyordu. Elini trabzanlara yasladı ve diğer elini acıyan kalbine bastırdı. Geçmeyecek gibiydi,oysa o da geçmesini istemiyordu ki.

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin