13

1.5K 165 36
                                    


Okulların kapanma tarihi yaklaştıkça Ömer eskisine göre biraz tuhaf davranmaya başlamıştı.

Aslında görünen hiçbir şey yoktu ama bazen gözlerinin içine baktığımda derinlerde bir şey olduğunu sezebiliyordum.
Ama cesaret edip de soramadım hiç.

Onu kaybetme korkum o sıralar başlamıştı. Kafamı hiçbir şeye veremiyordum. Bir gün odamda saatlerce düşünüp durduğumu hatırlıyorum.

İlginçtir ki o gün sanki Sisli içimde kopan fırtınaları duymuş olacak gece yarısı pencereme gelmişti.

Bense çalışma masamda kafamı ellerimin arasına almış ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Öylesine dalmıştım ki ilk başta Sisli'nin cıvıldamasını fark etmemiştim bile.

İlk başta Sisli'yi görünce şaşırmış daha sonra da bu dertli günüme bir yandaş bulabildiğime sevinmiştim.

O kadar kafam karışıktı ki Sisli'deki değişiklikleri görmemiştim. Ama şimdi düşündüğümde aslında benimle vedalaşmak için geldiğini anlıyorum.

Gözlerinde eski parıltı yoktu, ama ben bunu fark edememiştim.

İlk defa uzattığım elime kondu ve odamın içine girdi. Ona sabahleyin vermek için çekmeceme koyduğum ekmek kırıntısı kabını sundum ama yemedi. Pet şişenin kapağına biraz su döktüm içmedi.

"Sen de mi düşüncelisin benim gibi Sisli?"

Bakıyordu gözlerime.

"Çünkü ancak dertli birisi ziyafet sofrasından vazgeçebilir. "

Cikledi.

"Çok korkuyorum Sisli biliyor musun? Onu kaybetmekten ölesiye korkuyorum."

Göz yaşlarımı tutamıyordum artık. Ellerimle yüzümü kapattım.

"Beni böyle görmeni istemiyorum. "

Ama lanet girsin ki hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım işte.

Sisli bir şeyler anlatmak ister gibiydi. Ellerimle gözlerimi sildim ve gösterdiği şeye baktım.

Kanadının altında bir tüy gizliyordu.  İyice açınca buğulu gri kanatlarının ardından bir tüy süzüldü masaya.

Cikledi.

Kitaplarımın üstünde küçük küçük zıplamaya başladı.
Ağlamayı kesip anlamaya çalıştım.

"Kitapta bir şey mi var?"

Cikledi.

Kitabın üstünde zıplamayı kesti ve üstünden  indi.
Kitabı elime aldım. Sayfaları çevirdim. Son sayfaya kadar hızlıca çevirdim.

Son sayfa boştu.

Sisli garip bir ses çıkardı. Anlam veremiyordum.

Sonra minik ayaklarıyla tüyü bıraktığı yerden aldı ve boş sayfa üstünde sürüklemeye başladı.

"Yazmamı mı istiyorsun?"

Zıplamaya başlayıp cıvıldadı bir süre.

Elime kurşun kalemimi aldım ve yazmaya başladım.
Sisli ise masa lambamın altına oturmuş beni izliyordu.

Ömer'im,

Yazamıyordum.
Yine gözlerim dolmuştu.

"Yapamayacağım Sisli, olmuyor."

Havalanıp elime kondu ve gagalamaya başladı. Gıdıklanmıştım.

Hem ağlarken hem de gülüyordum. Çok saçma bir durumdu.

"Tamam tamam. Pekala, içimden geldiği gibi yazmalıyım."

Bunca zamandır içimden gelenleri sana söyleyemedim. Ama bakışlarındaki giz beni günden güne ürpertiyor. Beni bırakacaksın diye çok korkuyorum, o yüzden yüzüne karşı söyleyemediğim şeyleri buraya yazmak istedim.

Sisli'ye baktım.
Sanki bana gülümsüyor gibiydi.

Biliyor musun, aslında bunu bana Sisli söyledi. Şimdi ben bunları yazarken beni köşede izliyor.

Seninle tanıştığım günden beri hayatım çok değişti Ömer. Hayatı öğrendim, şefkati öğrendim, iyiliği öğrendim sende. Her günüm sende başladı, sende bitti. Her yerde sen varsın benim için. Uçan kuşlarda düşen yapraklarda, güneşte, ayda...

Sisli omzuma kondu.

Hep içimde tuttum, korktum söylemekten, ama şimdi daha çok korkuyorum Ömer. Seni seviyorum.
Ve artık dayanamıyorum.

Göz yaşlarım kağıda damlıyordu.

Bir gün sana bu mektubu verme zamanım gelecek, ne zaman bilmiyorum ama içimden bir ses çok uzakta olmadığını söylüyor. Korksam da şu an seni görebilmek bile yetiyor. Belki bir gün... belki bir gün seninle birlikte olduğum hayallerime kavuşabilirim. Belki de...

Sen beni unutsan dahi ben hep seni kalbimde taşıyacağım.

Sevgilerimle, Ege

Müezzin'in Oğlu (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin