Neredeyse yarım saattir okuldaydım ve Jenoların gelmesini bekliyordum. Okul boştu ve açıkçası ürkütücüydü. Bu yüzden çantamı sınıfta bırakıp dışarı çıktım ve banklardan birine oturdum.
Kısa bir süre telefonumla uğraştıktan sonra "Jaemiiiinnnnn~~~~" diye bağırarak bana doğru koşan Jeno'yu gördüm. Normalde olsa ayağa kalkar ona sarılırdım ama bu sefer yaptığım tek şey kollarımı göğsümde bağlayıp kafamı başka tarafa çevirmek olmuştu. Biraz tripi hak ediyordu.
Birçok kez okulun boş olmasından faydalanıp hem dudağıma hem yanağıma minik öpücükler koyup bana sarılmıştı ama ben kesinlikle ona karşılık vermiyordum. Bu trip işi bayağı eğlenceli gelmişti açıkçası. Hatta gülmemek için kendimi zor bile tutuyordum.
Renjun ile Haechan kavga ede ede yanımıza geldiklerinde trip işini bir kenara bırakıp ciddileştim. Ardından boğazımı temizledim ve "Size anlatmam gereken bazı şeyler var." dedim. Haechan hemen gözlerini devirip "Of Nana bunu o kadar çok söyledin ki... Konuya gel artık hadi." diye söylendi.
Babam bana ne anlattıysa her şeyi eksiksiz, içim acıya acıya, Jeno'nun dökülen göz yaşlarını silmeye çalışarak söyledim.
Renjun ile Haechan da çok şaşırmışlardı. Hatta Jeno ağlamaya başladığı zaman ikisi de ağlamışlardı. Ben ise gözyaşlarımı tutmaya çalışıyordum. Şu an yapabileceğim şey onlarla ağlamak değil onları sakinleştirmek olmalıydı.
Jeno kollarımın arasından çıktı ve "O gün sen gelip Seohyun'a o kadar sövdükten sonra bile kimse bana bir şey anlatmamıştı. Cidden inanamıyorum. Niye sakladıklarını cidden bilmiyorum. Herkesi anladım ama Doyoung Hyung nasıl saklar bunu benden?" dedi.
"Bence Doyoung Hyung hiçbir şey bilmiyordu. Bilse bile bence o kadın anlatmaması için zorladı onu."
Haechan'ın söylediği şeye olumlu anlamda kafa salladım ve Jeno'yu tekrardan kollarımın arasına aldım. Saçını okşadım ve "Haechan'a katılıyorum Jeno. Bence kimseyi suçlama. Bugün konuşuruz onunla okul çıkışında." dedim. O ise Doyoung Hyung'un bugün başka bir yerde kalacağını söyledi. Hafif tebessüm ettim ve onu kendime daha çok çektim.
"Günler çuvala girmedi ya. Bugün olmazsa yarın konuşuruz, ertesi gün konuşuruz. Bir şekilde hallederiz. Biliyorum, her ne kadar Seohyun'a karşı şu an bir sevgi beslemesen bile bu öğrendiklerin ağır geldi sana. Varsın o senin gerçek annen olmasın. Öyle olması daha iyi değil mi zaten?"
"Öyle ama ben kendimden çok sana da üzülüyorum Jaemin."
"Boş ver sen beni. Umrumda bile değil hiçbir şey. Ağlama artık. Bak herkes okula geldi ve gözler bizim üstümüzde. 'Voleybolcu Sert Çocuk' imajlarınız yıkıldı hepinizin."
"Çüş." dedi Jeno ve hemen kollarımdan ayrılıp gözyaşlarını sildi. "Bunlar ne ara geldiler? Az önce boştu buralar hep."
"Sen ağlarken geldiler. Boş ver. Ağlamak suç değil."
"Doğru."
"Sevişmeniz bittiyse derse gidelim mi artık?"
"Renjun sus izliyorum şurada! Feels geçireyim biraz."
"Aynılarını Mark ile yaparsın. Hadi zil çalacak şimdi."
"Evet hadi siz gidin sınıfınıza."
"Sen?"
"Ders beden. Dışarıdayım ben."
"Tamam. Kendine dikkat et." diyip yanağıma bir öpücük kondurdu Jeno ve beraber sınıflarına gittiler. Onlar gider gitmez zil çalmıştı ve dışarıda benim sınıfımdaki öğrenciler dışında kimse kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberry lip balm | nomin.
Fiksi Penggemar"Seni okşamak ve yatağa yatırmak hoşuma gidiyor. Seni öpmek, seninle vakit geçirmek, sırlarını tutmak, her anınla ilgilenmek istiyorum." "Her hareketin bir zaafım ve ben sana bakmaktan çok hoşlanıyorum sevgilim. Sana sarılmak, seni beklemek, sana ta...