soonyoung
bana jihoon'un adresini atsanaseokmin
önce ona sorayım
beklesoonyoung
hAYIRseokmin
izni olmadan veremem soonyoungsoonyoung
ona sormak istesem sana yazmazdım
ver şu adresiseokmin
kusura bakma
bence mesaj atıp ona sormalısınsoonyoung
arkadaşız sanıyordumseokmin
evet ama onunla da arkadaşımsoonyoung
iyi
sormadım sayseokmin
aptalca davranıyorsun
kendine gel"İyi misin hy—"
"Aptalca mı davranıyorum ben?" Öfkeli bakışları tepesinde dikilen kardeşine yöneldi. Neden bu kadar sinirlendiğini o da biliyor sayılmazdı. Sadece tüm bu bilinmezlik sinir bozucuydu.
Taeyang onun bu hallerini çok iyi bildiğinden omuz silkip "Bilmem," dedi usulca. "Davranışlarının farkına varabilecek biri olduğunu sanıyorum."
Soonyoung bir süre daha dik dik ona baktı. Sonra tekrar telefonuna yöneltti ilgisini. Tam o sırada Jihoon'dan bir mesaj bildirimi gelmişti.
"Sikeyim seni Seokmin!"
jihoon
neden evime gelmek istiyorsun?soonyoung
kitabı vereceğini söylemiştinjihoon
kitap için yanisoonyoung
evet
yani hayır
o da var ama tek sebep bu değil
seninle konuşmam lazımjihoon
ne hakkında?soonyoung
dışarıda da görüşebilirizjihoon
soonyoung sorun mu var?soonyoung
evet
benimle ilgili
yardımcı olur musun?jihoon
seokmin'le konuşamayacağın bir şey mi?soonyoung
hayır
seninle konuşmalıyımjihoon
peki o zaman
yarın dersi bitirdiğimde okulun oradaki kafeye geçerim
sana da uygunsa tabiisoonyoung
tamamdırTüm bunların kuruntu olduğunu, olmayan olayları büyüttüğünü düşünen bir yanı vardı ve o yanı ezilip duran içine baskı uyguluyordu. Pekala ona direkt geçmişini soramazdı fakat ne yapacaktı ki? Hatırlamadığı anılarını mı yad edecekti?
Wenjun'un başını şişirmeyi ya da Seokmin'i tekrar sıkıştırmayı düşündüyse de vazgeçti. Bu onun olayıydı artık kimseyi dahil etmek istemiyordu. Davranışlarının gayet farkındaydı, çok düşündüğünden eylemlerinin sonuçları hiç istediği gibi olmuyor ve bu ona başarısızlık getiriyordu. Soonyoung başarısız olmaktan gerçekten haz etmiyordu.
"Sakinleştin," Taeyang gülerek söylediğinde ona gözlerini devirdi.
"Baksana, Tae, sence ben düşüncesiz biri miyim?" Karakteri ya da huyları üzerine çok fazla düşünmezdi. Dışarıdan gayet harika biri olarak göründüğüne emindi fakat son zamanlarda hiç öyle hissetmiyordu.
Taeyang bir süre abisini inceledikten sonra ifadesiz bir şekilde konuştu.
"Anılarımda bencil bir pislik olarak yaşıyordun hyung. Karakter gelişimine dahil olamadım sen de biliyorsun. Yani bunu bana sorman biraz garip." Soonyoung bozulmuş bir suratla onu izliyorken ekledi: "Yine de tüm ilişkilerinin çatlaklarla dolu olduğunu hatırlıyorum. Benimle olan ilişkin bile böyleydi. Yani, kardeşinle olan aranı bile bu hale getirdiysen arkadaşlarınla neler yaşamışsındır düşünemiyorum..."
"Nasıl yani—"
"Sabah erkek kalkmam gerekiyor, iyi geceler."
Arkasını dönüp salondan çıktığında artık düşünmeme kararı alan Soonyoung'u binbir düşünceyle baş başa bırakmıştı.
o kadar bunalıyorum ki of aman bari fiki karantinadan kurtarayım dedim bunlar normalleşme sürecinin sonundalar arkadaşlar yakında tamamen bitiririm
ve ehem artık eskisi gibi insan yemiyorum varlığınızı görsem güzel olurdu eheheh:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hues of yours
FanfictionMutlu anılar, korkunç anılar, üzücü anılar... Hepsi önemliydi ve hatırlanmalıydılar.