İçimizden Biri

128 20 0
                                    

İçinde birçok cevabı barındıran soru cümlesi insanın canını yakabilir mi Komutanım?

*****
Acı insanı olgunlaştırır derler. Acı kendi içinde gruplara ayrılır. Şöminede yanan ateş, benzin ile buluşan ateş, bıçağın keskin ucu ile elin kesilmesi bunlar acıyı simgeleyen nedenlerden biriydir. Birde acıların dile getirmedikleri var. Sevdiğin birini toprağa vermek. Gaye Üsteğmen yıllarca bu acının esiri olmuştu bir gün ansızın öldüğü sandığı nişanlısı karşısına çıkınca harabeye dönmesi çok normaldi.

"Ölümün kızıl gölgesine hoş geldin Türk askeri." Siyah maskeli, siyah kapşon ile yüzünü saklayan uzun boylu, iri yapılı adam art arda ateş etti. Üzerinde üniforması olan evinin bir sokak altında vurulan Yüzbaşı kanlar içinde yere düştü. Gözlerini kapatmadan önce dudaklarının arasından tek bir cümle döküldü.

"Neden?" İçinde birçok cevabı barındıran soru cümlesi. Hain her yerde haindir, bir insanın kanında varsa şeytan ile iş birliği yapmak ondan korkacaksındır çünkü şeytan ile iş birliği yapan kanından kötülük akan insanoğlunun ne kadar ileri gidebileceğini kestirmek mümkün olmazdı.

Gökyüzünde bir tane bile yıldız yoktu, gökyüzü sanki en karanlık geceye ev sahipliği yapıyordu. Acı her yerdeydi. Bir annenin feryadında, bir kadının çığlığında, bir adamın pişmanlığında, şöminede yanan ateşte, bir bıçağın ucunda nereye bakarsanız bakın acının izini görürdünüz. Güneş Üsteğmen kendini yere attıktan sonra bağırmaya başladı sesini duyan adamlar anlamsızca saçını yolan kadına baktılar, Feraz bahçeye çıktığında Güneş'i görünce yanına gitti.

"Ne oluyor burada?" Güneş Üsteğmen, Feraz'ın sesini duymamış gibi bağırmaya devam etti, bir taraftan da saçını yoluyordu.

"Annemi Türkler öldürdü, ben onu kurtaramadım. Yalan söylemiyorum ben onlara çalışmıyorum." Feraz, Güneş'in söylediklerinden ve Göktuğ'un yerde hareketsizce yatmasından az çok yaşananları anlamıştı, ya da anladığını sanmıştı.

"Beni dinler misin Gaye?" Gaye Üsteğmen öfkeyle sevdiği adamın gözlerinin içine baktı.

"Neyi dinleyeyim beni nasıl aptal yerine koyduğunu mu anlatacaksın?" Yaşlı gözlerle mezar taşına baktı. Yıllarca mezar taşına sarılmıştı acısını unutmaya çalışmıştı. Herkesten beklerdi ama sevdiği adamın bunu yapacağını düşünmezdi. Yağmur şiddetini artırmıştı.

En karanlık gecenin içinde hapsolmuş bedenler, yardım çığlıkları, koşuşturmalar, ambulansın sirenleri, polis arabasının mavi ve kırmızı ışıkları. Genç kadın dizlerinin üzerine çöktü elindeki kitaplar yere saçılmıştı. Yağmur şiddetini artırmış, gök gürlüyordu. Ceset torbasına konulan adama baktı, sağlık görevlisi fermuarı çekeceği an genç kadın hızla ayağa kalktı.

"Baba!" Feryadı gecenin karanlığında yankılandı. Kendini sertçe yere attı o an hissettiği acının bir önemi yoktu ruhu bir gecede kabuk bağlamayacak yara almıştı. Kıdemli Yüzbaşı Oktay Deren evinin bir sokak altında şehit edilmişti, geriye kızının feryatları kalmıştı.

Öte yandan Güneş Üsteğmen karşısına çıkan Komutanım dediği adamın söyledikleri karşısında sevinmiş gibi rol yapıyordu, herkesten beklerdi ama kendisine yeni bir hayat veren adamın bu gece bir Yüzbaşını şehit etmesini birde bundan övünmesini beklemezdi. Silahını çıkarıp bu adamı da, Feraz'ı da alnının çatısından vurmamak için kendini zor tutuyordu.

"Karşısına çıktım Oktay diye bağırdım, göz göze gelince bana selam verdi. Hiç beklemediği bir anda göğsünden vurdum art arda. Daha sonra bana neden dedi sonra gözleri kapandı onu öldürdüm hiç bu kadar zevk almamıştım." Yüzbaşının keyifle söyledikleri ile Güneş Üsteğmenin kan beynine sıçradı. İçten içe neden diye sorguluyordu. Kendisine baba olan bu adam bir gecede nasıl değişebilirdi? Hep haindide görememiş miydi?

"Ne düşünüyorsun Güneş?" Güneş ismini duyunca gülümsemeye çalıştı bu çok zordu canı yanmıştı içi kan ağlıyordu. Oktay Deren ve Uğur Aslan, Güneş'e yeni bir hayat vermişlerdi. Güneş'in anne ve babası askerdi bir gün bayram ziyareti için yola çıktıklarında pusu kuran teröristler ile çatışan anne ve babası o saldırıda şehit düşmüşlerdi. O zamanlar dokuz yaşında olan Güneş'e, Oktay ve Uğur sahip çıkmıştı. Şimdi ise baba bildiği adamlardan biri, diğerini kahpece şehit etmişti.

"Yaşananları ne olursa olsun Oktay Deren bana baba olmuştu nasıl oldu da bu hâle geldiniz Komutanım?" Güneş Üsteğmenin sesi demir kadar sert çıkmıştı.

"Bana Komutanım mı diyeceksin kızım, oysa baba derdin?" Güneş Üsteğmenin söyleyecek çok şeyi vardı ama görevi tehlikeye atmamak için kendini zor tutuyordu. Oktay babası sabır güzel günlerin anahtarıdır derdi. Bir an önce güneş doğsun Mogan'da Ferazla birlikte bu adamı da cehenneme gönderirim diyordu.

"Baba." Dudaklarının arasından bu kutsal kelime tiksinir gibi çıkmıştı daha fazla tutamamıştı kendini. Silahını çıkardı bir zamanlar kokun baba kokusu gibi dediği adamın omzundan vurdu.

"Benim kanımı kim akıttıysa susmam? Askerime polisime silah doğrultan onu bu hayattan kopartan öz babam olsa affetmem. Kana kan," diye bağırdı. Dayanamamıştı görevi falan unutmuştu.

Öte yandan Ayla Yüzbaşı yarın için hazırlık yapıyordu, Güneş'in deşifre olduğunu bilmeden hazırlık yapıyordu büyük gün için.
Yaşar Albay ise aldığı haber ile soluğu karargahta almıştı. Harekat merkezine girince askerler ayağa kalktı, Yaşar Albay oturmalarını söyledi. Öykü Astsubay, Yaşar Albayın karşısına geçti.

"Komutanım iki saat önce evinin bir sokak altında suikasta uğrayan Yüzbaşı Deren şehir hastanesine götürüldü. Otopsiden sonra yarın ikindi namazından sonra memleketinde toprağa verilecek."

"Saldırının arkasında kim var?" Yaşar Albayın sesi demir kadar sert çıkmıştı.

"Kamera görüntüleri elimize geçti." Öykü Astsubay kamera görüntülerini açtı. Yaşar Albay görüntüleri izleyince şok oldu.

"Bu doğru olamaz. Oktay ve Uğur'un yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi, Uğur kan kardeşim  dediği adama kalleşçe saldırmış olamaz." Göz gördüklerini inkar ederdi bazen tıpkı Yaşar Albayın gördüklerine inanamaması gibi.

"İçinde birçok cevabı barındıran soru cümlesi insanın canını yakabilir mi Komutanım?" Gece yerini gündüze bırakmıştı. Çok karanlık gecenin ardından çok can yanmıştı. Güneş Üsteğmen elini omzuna götürdü eline bulaşan kana baktı.

"Komutanım, Oktay babamın canı çok yanmış mıydır?" Güneş Üsteğmenin sesi canhıraş çıkmıştı.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin