1. "Beni seven biri"

49 1 1
                                    

Küçümsenmek, hor görülmek, aptal damgası yemek, herkesin sende umut olmadığını, bir gelecek görmediğini söylemesi. Bunların ise kapı açtırdığı hırs, azim ve hayal, bir insanı gaza getirmeye yeterdi. Sade beyaz sporlarımı giyinip dalgalı saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Hayır bunu yapacağım, onlara göstereceğim, onları utandıracağım cümlelerinin aklımızdan geçmesini sağlardı. Bir çoğumuz buna inanırken bir çoğumuz ise kendinden bile umudu kesmiş olurdu. Sanırım, ben de ikisi de olmuştu. Yavaşça kapıya yönelip dakikalardır hastanenin girişinden gelen bağırışmaların nedenini öğrenmek için oraya doğru adımlamaya başladım. İnsanların gözünde kaybeden kaybeder, kazanan kazanır, yapan yapar, yapamayan yapamazdı. Çaba, umut, "Belki" diye kelimelere inanmazlardı...

kapıya çıkan büyük koridorun ucundan baktığımda bir kaç siyah takım elbiseli adam ve taşıdıkları ve liderleri var saydığım esmer, uzun boylu, saçı başı kavga etmekten dağılmış ve başından kan akan adamı zar zor bir yere oturtmuşlardı. Daha sonra ise adamlar doktor diye bağırıp stajyer doktorlara sataşmaya başlamışlardı.
"Doktor sen misin lan!?" "Y-yok abi.. ben stajye-" civciv tipli stajyer daha sözünü bitirmeden yakasını sertçe bırakmıştı siyah giyimli adam.

Daha sonra uzun boylu koyu kahve saçlı yüzü tavşanı anımsatan bir çocuğun yakasına yapışıp doktor olup olmadığını sormuştu.

O olumsuz cevap verdiğinde tam yumruk atacakken hızlı adımlarla yetişip adamın kolunu havada yakalamıştım.

Dönüp bana baktığında hemen konuştum, "Doktor benim, sorun nedir?" Histerik bir gülüş atıp anında yüz ifadesini ciddiye almıştı. Ardından "Kadın doktor olmaz! Adam akıllı doktor getirin!" Sabır dileyip karşılık verdim. "Burda ki tek doktor benim. Beğenmiyorsanız, işte kapı." Elimle otomatik kapıyı göstermiştim.

Koltukta zar zor oturan liderleri, gözlerini de zor açık tutarken güçlükle konuşmuştu. "Bir işe yarayın... Alın şu karıyı gözümün önünden." Göz devirip hızlıca cevap verdim, "Bak senin yerinde olsam karşımda ki doktora şükrederdim, yaran derin görünüyor." Ve devam ettim, "Ve, erkek doktor diye sayıklayabileceğin 15 bilemedin 20 dakikan var, ama sen bilirsin?" Yanımda hala elim bileğinde olan adam üzerime yürüyüp tehditkar bir ses tonu ile konuşmaya başlamıştı, "Bana bak, çok konuşma senin o-" üzerime yürürken imalı bir biçimde elini yanağıma götürmüştü ki bileğini tuttuğum gibi ters çevirip dizimle yüzüne bir darbe indirip köşeye fırlatmıştım. Hala başı kanayan adamın köşeye savrulan korumasına bakıp göz devirdiğini görmüştüm. Daha sonra arkada duran adamlara kaş göz yapıp halledin şunu dercesine baktığını gördüğümde onlardan biri kolumdan tutup yürütürken "Sen gelsene şöyle." dediğinde bacağına çelme takıp yere düşürmüştüm. Daha sonra başkası gelip tam yumruk atacakken karnına tekme atıp savruluşunu izlemiştim. Kendimi tutamayıp çok hafifçe sırıttım, bu muydu yani? Arkamdan tekrar biri gelirken omuzlarından tutup ceketini çıkarttım ve iki ucundan tutup önce boynundan geçirip kollarında birleştirip adamı hediye paketi halinde köşeye fırlattım. Hepsi yerde sızlanırken yüzüme gelen uzamış kahküllerimi kulak arkası yaptım.

"Merak etmeyin, hepinizin yarasına ben bakacağım."

Göz devirip bana hem güçsüzlükten baygın baygın hem de hayranlıkla bakan adama yaklaştım.

Elimi yaranın çevresine koyup gezdirdim ve kendimce minik bir teşhis koyup alandan hızlıca yürüyerek ayrılırken stajyer doktorlara hitaben konuştum.

"Beyefendiyi müşahede odasına alın." Kızlar tuvaletine doğru yürümeye başladım. Cidden, mafya mıydı onlar? Dayağımdan sonra ki yüz ifadeleri aklıma geldiğinde kendi kendime gülmüştüm. Söylemedim değil mi? Hayır doktor olduğumu değil, nasıl doktorluğa geldiğimi. Sanırım biraz ileriden başladım ha?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Heartthrob Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin