YAREN'DEN...
Gözümü açtığımda her şeyi bulanık görüyordum. Başımda birinin olduğunu da görüyordum ama görüntü net değildi. Gözümü defalarca açıp kapadıktan sonra görüntü netleşmeye başlayınca başımda bekleyenin ablam olduğunu gördüm.
"Abla," dedim kuruyan boğazımla.
Uyandığımda ablam birden doktoru çağırmaya başladı heyecanla. Sonra kapıda üç kişinin durduğunu görünce kim diye baktığımda şaşkınlıktan donup kalmıştım. Gözlerimi yeniden sıkıca yumdum açtım hatta ellerimle gözlerimi ovdum ama gerçekti.
Hasan ve Dilan gelmişti. Mutluluktan ne yapacağımı şaşırmıştım. Sonra ikisi de yanıma gelip sıkıca bana sarıldılar. Ağlıyordum ama mutluluktan.
"Eşek! Niye dikkat etmiyorsun sen kendine," diye kızmaya başladı Dilan gelir gelmez.
"Yani akacak kan durmuyor damarda, buna da karışamam," deyip güldüm.
Bu sırada Hasan alnımdan öptü. Hepsinin yüzünde korku vardı. Onlara bu korkuyu yaşattığım için kendime çok kızdım ama ben istemezdim böyle olmasını.
"Siz hani haftaya geliyordunuz?" dedim bu sefer.
"Ali durumu anlatınca dayanamadık güzelim. Biletleri öne aldırdık," dedi Hasan.
"Böyle geleceğinizi bilsem ben o balodan sonra da silahla vurdurturdum kendimi," dedim kendimi gülmeye zorlayarak.
Hasan da Dilan da burukça gülümseyerek baktı yüzüme. Benim ise gözüm kapıda kalmıştı. Belki Eren ve Ela da gelirdi durumumu öğrenince, diye bekledim. Ama boşunaydı galiba bekleyişim.
Aradan bir saat geçmişti. Doktor gelip tansiyonumu falan ölçtü. Dilan benle resim çekilip sosyal medyaya attı. Ali, Hasan, Dilan ve ben sohbet ettik. Annem küçük çocukmuşum gibi yemek yedirmeye çalıştı. Aliler halime gülerken ben anneme mızmızlık yapıyordum. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Annem yattığım yerden kaldırdı. Çarşafımı çırpıp geri serdi yatağa. Sonra dikkatlice yeniden uzandırdı beni.
"Aman annem, ekmek kırıntısı falan kalır. Karakuralar falan basar sonra seni," dediğinde hepimiz gülmekten altımıza işeyecektik resmen.
Bu esnada gözüm koridora kaymıştı. Ablam Savaş ile konuşuyordu. Ne konuştuğunu merak etmiştim ama Dilanları görünce hiçbir şeyi umursamamıştım.
Hasanlar yanımda çıkınca Savaş yanıma gelmişti. Sürekli nasıl olduğumu sorup durdu. Yüzünden endişeli olduğu belliydi.
"Yaren iyisin dimi?"
"Savaş beş oldu sorduğun ama gerçekten iyiyim ben."
"Merak etme bunu yapanı bulduk. Cezasını çekiyor," dedi.
Teşekkür ettim. Sonra holdinge gitmesi gerektiğini söyleyip yanımdan ayrıldı. O gittikten sonra da ben uyumak istedim ve gözlerimi yumdum. Kimse de rahatsız etmedi. Akşama doğru ablamların gülüş sesine açmıştım gözlerimi. Ali hariç hepsi buradaydı. Tam Ali'yi soracağım sırada Ali elinde bir demet kırmızı gülle gelmişti.
"Kuzum bunu biri sana göndermiş," diyerek bana uzattı.
En sevdiğim çiçekti kırmızı gül. Kimin gönderdiğini öğrenmek için kartı okumaya başlamıştım.
"Gönül isterdi yanında olmak. Ama sadece bu geldi elimden. Ben hepinizi çok özledim. Galiba yeniden bir araya gelmeye başlamışsınız. Yerimi doldurursanız üzülürüm ama yanınıza da geri gelemem. O yüzden yerimi başkalarıyla doldurmayın olur mu? Ela Edirne'de. Onun nerede olduğunu bulamamışsınız. Onu da bulun. Beni de unutmayın. Hepinizi çok seviyorum. Hep aklımdasınız. Çok özledim sizi. Unutmadım kırmızı gül sevdiğini. Mutlu etmek istedim. Çabuk iyileş Miniğim."
"Eren," dedim.
Annem, ablam, Ali, Hasan, Dilan anında bana baktı. Ağlamaya başlamıştım.
"Eren yollamış."
Sonra kartta yazanları yüksek sesle okudum.
"Gönül isterdi yanında o-olmak. Ama sadece b-bu geldi elimden. Ben hepinizi çok ö-özledim. Galiba yeniden bir araya gelmeye başlamışsınız. Yerimi do-doldurursanız üzülürüm ama yanınıza da geri gelemem. O yüzden yerimi başkalarıyla doldurmayın olur m-mu? Ela Edirne'de. Onun nerede olduğunu bulamamışsınız. Onu da bulun. Beni de un-unutmayın. Hepinizi çok seviyorum. Hep aklımdasınız. Çok özledim sizi. Unutmadım kırmızı g-gül sevdiğini. Mutlu etmek istedim. Çabuk iyileş Miniğim."
Ağlamaktan dolayı hecelemiştim. Ama Ela'nın da yerini öğrenmiştik. Ama neden Eren bizden kaçıyordu bunu bir türlü öğrenememiştik.
"Bizde seni çok özledik, gel artık öküz," dedim beni duymasını umut ederek.
Sonra Ali gelip sarıldı bana. O sarılınca daha çok ağlamaya başladım. Neden kaçıyordu Eren bizden? Ortada dönen bir oyun vardı belliydi ama neydi işte? Belki bilsek biz kurtaracağız yine onu, neden kaçıyordu ki? Kaçmak hiçbir zaman çare değildi! Kaçmak sadece olacakları ertelemekti. Hiçbir şeye çözüm olmamıştı. Şimdi de olmayacaktı. Eren sadece başımıza gelecekleri erteliyordu o kadar. Ama çok özlemiştik.
Çok özledik işte Eren, ne olurdu geri gelseydin? Bizi eksik bırakıyorsun, zarar veriyorsun. Sevdiğin insanlara nasıl kıyıyorsun sen böyle. Geri gel sende. Hiçbir zaman hiçbirimiz bir şey saklamamıştık, sen şimdi neyi saklıyordun ki bizden? Durum o kadar mı vahimdi?
Iç sesimin konuştuğunu duydum. O bile bıkmıştı. Yoksa kolay kolay böyle yola gelip konuşmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM 1: Karanlık Oyun
أدب نسائي"Benim intikamım seni vicdanınla baş başa bırakmak oldu!" Canını yakan geçmişin hesabını sormak için türlü acımasız oyunlar hazırlayan Erdem, amacına ulaşmaya başlamıştır ve herkesi imkansıza sürüklemiştir. Aşık olduğu adamın,babasının katili olduğu...