09

381 59 26
                                    


Kitap hakkında ki düşüncelerinizi buraya yorum bırakabilirsiniz~♡

oylarınız ve yorumlarınız motivasyon kaynağı, bunları es geçmeyin :(

Keyifli okumalar, umarım beğenirsiniz🎉♡

------

Yazar'dan

Dün yaptıkları konuşma sonrasında sekiz genç yemeklerini yemiş ve odalarına dağılmışlardı.

Okul kapısından giren gençler, bahçeye kısa bir göz gezdirip, büyük binaya girdiler. Büyüklerinden bir alt sınıfa giden Jeongin, sınıfa girerken sınıftakilere kısa bir göz attı.

Aradığı kişileri görünce, yüzünde oluşan kurnaz gülücüğüyle yerine doğru geçti. Cam kenarında olan sırasına geçti, dersin başlamasını beklerken bir yandan da hemen yan sırasında sevgilisiyle birlikte oturan ikiliyi süzüyordu.

Jaemin onu farketmiş olacak ki, bakışları Jeongini buldu. İkisi düz bir bakışmadayken Jaemin, ona bakan çocuğun yanına gitmek için ayaklandı ancak, derse giren fizik öğretmenleriyle yerine oturmak zorunda kaldı.

Küçüğünün yanı sıra Jisung, gergindi.
Ailesinin katiliyle kan bağı olan çocukla iğrenç bir flört durumu yaşamalıydı. Ama bunu sorun etmemeliydi, anlaştıkları gibi olması için soğuk kanlı davranması gerekiyordu. Hislerine kapılırsa işler zorlaşabilirdi.

Seungmin, kendine güveniyordu çünkü onun yakışıklılığına dayanabilecek kız yoktu. Yani Seungmin, kendisinin karşı konulamaz derecede çekici ve yakışıklı olduğunu düşünüyordu. Bu diğer insanlara göre 'ego' diye adlandırılsa da o bunu dert etmiyordu.

Diğerlerine nazaran en rahatları olan Felix, düşüncelerini tartıp Taeil'e nasıl yaklaşması gerektiğini düşünüyordu. Bu soğuk çocuk, Felix için hem intikam yemi hem de ufak bir hırs olmuştu.

Taeil'in sadece umursamaz gözükmeye çalıştığını düşünüyordu, çünkü Felix'e karşı koyabilecek birisi yoktu. O çok yakışıklı ve yüzü kişiliğini tam yansıtmayan aksine daha çok perilere benzeyen bir siması vardı. Bana karşı koyması imkansız diye düşündü Felix.

Karnına yediği dirsekle birlikte düşüncelerinden ayrıldı genç, Minho onun böbreğini deşenin  kim olduğuna bakmak için kafasını yan tarafına çevirdi, kendisinden sadece bir yaş büyük olan Chan, konuştuğunda Minho karnını tutuyordu.

"Zil çaldı ve sen beni duymadın." büyüğünün yaptığı açıklamaya kaşlarını çattı, zaman çok çabuk geçmiş diye düşündü. Duydukları sesle birlikte, diğerlerini daha fazla bekletmemek için oturdukları sıradan kalktılar.

Kantine gelen yedi genç, çoktan gelmiş ve yanındakilerle birlikte konuşan küçüklerini farkettiler ancak yiyecek almak için sıraya doğru ilerlediler. Jeno, karşısında ki gence hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu, Jeongin ve Jaeminse, onu küçük bir tebessüm ile dinliyorlardı.

Hyunjin ne konuştuklarını, ayrıca küçüğünün nasıl bu kadar hızlı bir şekilde onlarla yakınşlaştığını merak etti. Adımlarını masalarına doğru yöneltti, ve Jeongin'in yanında ki sandalyeye yerleşti.

Hyunjin, üstündeki bakışları umursamadı. Neden masaya geldiğini kendiside bilmiyordu, sadece gelmek istemişti. "Hyung?" sessizliği bozan küçüğüne döndü Hyunjin, bu sırada diğerleri hemen arkalarında bulunan masaya yerleşmişlerdi.

"Efendim Jeongin?"

"Bir sorun mu var?, neden diğerleriyle değilsin?"

Genç bu soruyu beğenmedi, neden burada olmuş olabilirdi ki?. Merak edip gelmişti, ama Jeongine ve diğerlerine daha geçerli bir neden söylemesi gerektiğini fark etti.

"Diğerleri, yiyecek bir şeyler alıyorlardı" diğer gençlerin olduğu masaya baktı, ve ayağa kalktı Hyunjin.
"E gidiyim o zaman ben?" ayağa kalktı ve diğer altı gencin masasına yürüdü.

"Jisung, Jisung, Jisung, Jisung" Minho küçüğünün kolunu dürtüyor, ve bir yandan da adını sayıklıyordu.
"Evet?, efendim?" Büyüğüne dönüp, yanıt vermesini bekledi Jisung.

"Sende bir şey vardı?"adını hatırlamaya çalışırken, bir yandan da mırıldanıyordu Minho. "Anksiyete?"
Changbin, kendinden bir yaş büyük olan gence hatırlamasında yardımcı oldu. Krşılığında Minho dan "evet hatırladım, o niye var Jisung?"

Jisung, ağzını açacağı sırada sandalyenin çekilmesiyle susmak zorunda kaldı. "Merhaba Jisung, nasılsın?" kırmızı saçlı çocuk, Jisung'un karşısına otururken konuştu.

"İyiyim, sen nasılsın?" Yuta, küçük olan gülümsemesini büyüttü. "İyiyim bende" Yuta ve Jisung, masada diğerleri yokmuş gibi konuştular ve Yuta daha sonra ayağa kalkıp Jisung'a veda etti.

Bu çocuk Minho'nun sinirini daha fazla bozmaya başlamıştı.

"Seninle konuşmak güzel, tekrar görüşürüz"

"Görüşürüz"

Yuta, arkadaşlarının yanına gideceği  sırada Jeongin yanlarına gelmişti, Chan küçüğüne döndü Yuta'nın gittiğinden emin olduktan sonra, kantine geldiklerinden beri merak ettiği soruyu sordu.

"Ne konuştunuz?"

Jeongin, çalan zille birlikte sorusuna yanıt veremedi. "Diğer tenefüste anlatır, şimdi gidelim" konuştuktan sonra diğerlerini beklemeden ayağa kalktı ve kantinin çıkışına doğru ilerledi Seungmin. Diğerleride onunla birlikte önce, kantinden çıktılar daha sonra ise sınıflarına dağıldılar.

Bölüm Sonu.

-------

Boş bir bölüm oldu ancak, olayları biraz daha netleştirmek için yazıyorum bir nevi geçiş bölümü gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Boş bir bölüm oldu ancak, olayları biraz daha netleştirmek için yazıyorum bir nevi geçiş bölümü gibi. Bundan sonrakileri Seungmin ve Felix olucak.

Kitapta Chanmin olmalı mı sizce?

oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen!

Dğn başladığım texting'e göz atabilirsiniz.

Sokucu Tayfa | Skz (yenılenıcek Insallah) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin