-26-

25 3 0
                                    

Geçtiğim her yerde adımlarıma dikkat etmeliydim artık. Arkama bakmadan kaçarken sessiz olmalıydım. Yıllar içime korku düşürmüştü. 87 kez kaçma deneyimim bana sadece acı vermişti. Her seferinde daha kötü dayak yemiştim. Her seferinde daha beter tehdit edilmiştim. Günlerce aç bırakılıp serumlara bağlanmıştım. Odalara kapatılıp delirtilmeye çalışmıştım. Bunları babam yapmıştı. Öz babam. Kafasında kurup uygulayan adam.

Hakan abiye son bir kez baktım odadan çıkmadan. Ona minnettardım. Kızı için söyledikleri canımı acıtsada eminim mükemmel bir baba olurdu. İyi bir adam olmazdı belki, ama iyi bir baba olurdu. Hayat, bize yazık ediyordu. Hak etmediğimiz ne varsa, hepsi başlı başına yaşanıyordu.

Şimdi geçmişim yoktu. Belki geleceğim de yoktu. Çocukluğum yoktu. Annem yoktu. Babam? O zaten başından beri olmamalıydı. Arkadaşlarım yoktu. Ailem sayabileceğim kimse yoktu. Yapayalnız olmak, çok korkunçtu.

***

Oradan uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım. Koşa koşa. Saat kaçtı? Bilmiyordum. Saat kavramımı yitirmiştim belki. Geçen bir saatte bir mağazaya girip vücut hatlarımı belli etmeyecek erkek kıyafetleri satın aldım. Böylece bulunmam daha da zorlaşırdı. Üstümden çıkardığım kıyafetleri çöpe attım. İhtiyacım yoktu. Olmayacaktı.

Hatırlamam gerekiyordu. Burada neresi kalabalık ama sessiz olurdu?

Çınar beni nerede bekliyordu?

***

Sora sora gezdim bütün sokakları. Buranın en çok bilinen yerleri. Hepsini gezdim. Sabah olmuştu. Ve ben hâlâ oturmamıştım.

Çınar yok Miray.

Kapa çeneni içses! Sus!

İç sesim bu iki yıl beni çok daha fazla zorlamıştı.

Big Ben.

Buradaydım şimdi. Son durağımda. Kalabalık ama sessiz olan yer burasıydı. Etrafıma bakındım. Oturan her insanı tane tane inceliyordum şimdi.

***

Oradaydı. Tanıdığım yüzü. Bütün benliğiyle karşımdaydı. Çınar beni yüzüstü bırakmamıştı.

Çınar buradaydı!

"Çınar!"

Sesimi duyduğu an buz kesildiğini hissettim. Koşuyordum. O ise endişeyle etrafına bakıyordu. Bir kez daha bağırdım. Çevredeki kimseyi umursamadan, avazım çıktığı kadar.

"Çınar!"

Çok az kalmıştı.

"Çınar buradayım!"

Bal rengi gözleri sonunda beni bulduğunda nefesimin kesildiğini hissettim. Ama bu koşmama engel olamamıştı. Beklemedim. Durmadım. Kollarını açmasıyla kendimi tanıdığım güven hissinin içine bıraktım.

"Çınar. Lütfen sen olduğunu söyle! Lütfen delirmediğimi söyle."

Burada olduğu inanamayacağım bir şeydi.

"Minik, benim. Yemin ederim. Gerçekten benim."

Sarılıyorduk. Sıkı sıkı. Ağlıyordum. Ağlıyorduk. Tıpkı iki senedir yaptığım gibi.

"Lütfen götür beni. Ne olur bırakma burada!"

"Şşh minik. Sensiz hiç bir yere gitmem."

Bu cümle yıllardır duymak istediğim tek şeydi. Tanıdık bir cümle duymak istiyordum sadece. Sadece bir kere.

Küçük KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin