Karşılaşma

352 55 8
                                    

Bugün Hawks ile dövüşecektim. Sabah erkenden kalkıp koşuya çıkmıştım daha sonra ise yeni telefonumla Edgeshot u arayıp Hawks hakkında bildiklerini anlatmasını istemiştim. Başlarda çok sorgulasa da elimden geldiğince onu geçiştirmiştim. Geçen gün başıma gelenleri ona anlatmamıştım. Eğer öğrenirse ne yapacağını kestiremiyordum. 

Midoriya ile konuşmuş ve tuttuğu notlar yardımıyla plan oluşturmaya çalışmıştım. Ruhlar da ellerinden geldiğince bilgi toplamıştı. Tüm bildiklerimi birleştirmiş ve Hawks ın kameraya yansıyan videolarını izlemiştim. Üstün körü de olsa dövüş biçimi hakkında bilgiye sahiptim. Tek yapmam gereken gücümü saklamadan kullanmak ve şansın benden yana olması için dua etmekti. 

Dersler bitene kadar tüm tenefüslerde çalışma yapmıştım. Çok fazla heyecanlıydım ve arkadaşlarım bu heyecanımı paylaşıyordu. Bir ara Shinso ile karşılaşmış ve konuşmuştum. Bu yaptığımın aptallık olduğunu söylese de beni desteklediğini belirtmişti. Bir ara büyük üçlünün yanına gitmiş ve onlarla da konuşmuştum. Biraz zor olsa da Tamaki de konuşmuş ve tavsiyeler vermişti. 

Aizawa Sensei ise tüm gün çocuk gibi bana trip atmıştı ve sorduğum hiç bir soruya cevap vermemişti. Karşılaşmadan sonra ondan özür dilemem gerekliydi. Diğerleri ile tahmin yürüterek karşılaşmanın nerede olacağını bulmaya çalışmıştık. Elimizde bir kaç seçenek vardı. Bende her biri üzerine ayrı plan kurmaya çalışmıştım. 

Nihayet akşam yemeği saati geldiğinde gergince yemeğimi yiyordum. "Hey ucube biraz daha gerilirsen kafanda saç kalmayacak" ve tabi ki Bakugo bu fırsatı kaçırmayacaktı. Ne kadar belli etmese de sabahtan beri tüm hallerime şahit olmuştu ve bu onu da heyecanlandırıyordu. "Sağ ol Bakugo şans dilediğin için" cümlem karşısına sinirlenip bağırmaya başladı. Neymiş efendim ben kendimi ne sanıyormuşum, o bana şans mı dilermiş, aptal mıymışım... ve daha bir çok şey. 

Bakugo ile olan atışmamız beni rahatlatmıştı. Biraz daha kendimde hissediyordum. Fark ettiğim şey ile gülümseyip Bakugo ya baktım. Bir anda gülümsemem tuhafına gitmiş olacak ki dikkatlice bana bakıyordu. Teşekkür ederim diye dudaklarımı oynattım. Dediğimi anladığında hiç bir şey demeyip başını çevirmişti. Ben böyle ince düşünen bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıydım. 

Odada kahraman kostümümü giydim ve kılıcımı alarak aşağı indim. Kendimi aynada gördüğümde yenilmez hissediyordum. Herkes beni bekliyordu. Geldiğimi görünce bana baktılar ve ayaklandılar. Dışarı çıktığımızda Aizawa Sensei beni bekliyordu. Biz Alfa sahasına giderken diğerleri arkada kalmıştı. Anladığım kadarıyla herkesin izleyebilmesi için kamera kayıtlarını yurtlarda bulunan televizyona yansıtacaklardı. Sahaya yaklaştığımızda Sensei durup bana döndü ve elini omzuma koyarak konuşmaya başladı "Elinden geleni yap geleceğin kahramanı" ben duyduklarım karşısında şaşırırken o beni sahaya doğru ittirdi ve diğer yöne gitmeye başladı. 

Sahaya girmeden önce biraz gerindim ve adımlamaya başladım. Şuan büyük ihtimalle ekranlara yansımaya başlamıştım. Başımı dikleştirerek Hawk sın yanına yaklaştım 

"Bu işi fazla uzatmayalım olur mu" Duyduğum ses ile gülümsedim ve başımı salladım. Savunma pozisyonu aldığımda önce onun saldıracağını biliyordum. Planladığımız gibi ruhlar onun dört bir yanında durup dikkatlice hamlesini bekliyordu. Eğer küçük bir hareketlilik dahi olursa bana haber vereceklerdi böylelikle savunmam kolay olacaktı 

Kılıcımı çektim ve beklemeye başladım. Önce sağdan sonra da soldan gelen işaret ile kılıcımı savurdum ve kanatları kestim. Yüzümde tek bir mimik dahi oynamazken bu hamlenin beni test etmek için yapıldığı çok belliydi. 

Hafifçe sırıttım ve sol taraftaki duvara doğru koştum. Geçtiğim yerlerden saniyelik farklarla kızıl tüyler geçiyordu. Duvarın yanındaki rafın üstüne atladım ve oradan balkona geçtim. Hawks ise arkamdan tüylerini yollamaya devam ediyordu. 

Gerçek KahramanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin