Bu bölüm kesinlikle ama kesinlikle ama kesinlikle içime sinmedi smdkamkas çünkü asla odaklanamadım. sürekli odaya birisi damlayıp dikkatimi dağıtıyor. her an federaller gelip burayı basabilir
Aslında atmayacaktım çünkü yedince bölüme uğraştığım halde çok az oy geldi ama sonra dedim ki boş ver ilayda sınav vakti at kafan dağılır.
Sizi seviyorum. Ayrıca nefes alamıyorum ama halledicem merak etmeyin. Her haltın üstesinden gelirim ben.
İyi okumalar ben beğenmedim ama siz beğenin düzenleyince mükemmel bir bölüm olabilir. yorum yapmayı unutmayınııız ❤
Benden özür dileyen adamın konuşmasını kapatıp telefonu masanın üzerine atarcasına fırlatırken rahat bir tavırla oturduğum sandalyeden kalkıp kapıyı araladım.
"Bu akşam dışarı çıkacağız." Telefonunda olan gözleri beni kısa sürede buldu. Anlık olarak koridoru kontrol edip "Nereye?"
"Birini alacağız." Bu cümlemden ne tür anlam çıkardığını anlamsızca çatılan kaşları ve gerildiği için ortaya çıkan çenesindeki kemikten anladım. Sanırım her gün birini öldürdüğümü düşünüyordu. Bıkkın bir nefes verip kaşlarımı kaldırarak ekledim. "Kendi rızası ile." Evet, kesinlikle öyle düşünüyordu. Bu saçma hayallerine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp konuştum. "Üzerimi değiştirip geliyorum."
"Neden ki?" Beni anlamadığı her halinden belliydi. "Sürekli bir şeyler giymek zorunda değilsin?"
"Şu bedene bak asker," İşaret parmağımı boydan boya kendime çevirdim. "Tüm hayatın boyunca hayallerini süsleyecek beden." Bu komiğine gitmiş olmalı ki dudaklarında ani bir kıkırtı döküldü lakin bunu yarıda kesip sert bir boğaz temizleme ile anında dindirdi. Ne kadar inkar etse de bana takıntılı olduğunu biliyordum. Onun duygularını yansıtan alaycı bir tebessümü dudaklarıma yerleştirip odaya tekrar girmeden önce kapıyı kapattım. "Böyle bir lütfu tüm gün aynı kıyafetin içine hapsedemem."
Dolaptan çekinmeden pastel tonlarında lila rengi saten kumaşa uzandım. Önden ince askılı gibi dursa da arkasında ipler çapraz olarak bağlanıyordu. Belimden aşağı dökülen siyah saçlarımın muhtemelen zorlukla kapatacağı sırt dekoltesine nazaran göğüs kısmım o kadar da açıkta değildi. Ayaklarıma elbisenin soft rengine uygun olacak şeffaf topukluları giyip saçlarımın ön tutamlarını tel tokalar ile arkaya almıştım. Kısa süreceğini düşüneceğim makyaj hiçte kısa sürmeyince kapı hafif olmayan bir şekilde tıklandı.
Kaba herif.
Onu buraya almamın sebebi kesinlikle yakışıklı bulmam değildi.
Kesinlikle öpüştüğümüz için ya da onun bu öpüşmeyi kayıt altına alıp beni tehdit etmesi de değildi.
Sadece onu işim bitene kadar dibimde tutup benden habersiz bir boklar yemesini engel oluyordum. Yaklaşık iki saattir boş boş kapıda beklettiğim gibi.
Tüm bunlar başka bir şehirde başka bir zamanda karşılaşsaydık mükemmel bir ikili olacağımızı düşünmeme engel değildi. Bence mükemmel bir ikili.
Tipi idealdi. Boyu uzun sayılırdı. Güzel öpüşüyordu ve beni tehdit etmişti. Evet, tıpkı bana benzeyen birini sanırım bulmuştum.
Dudaklarıma öylesine doğal bir ruj sürüp ikinci kez sabırsızlıkla vurulan kapının koluna uzandım.
"Eğer kapıyı kırmak istiyorsan durma," Karşımda beliren adam artık sabırsızlığını belirten bir şekilde kravatını gevşetmişti. Gömleğinin iki düğmesi aralanmış hafif bronz tenini minikte olsa ortaya sermişti. Minik bir öpüşmeden anlam çıkarmasını ve onu aşağılamaktan zevk alçağım dakikaları sabırsızlıkla beklesem de o bunu tahmin ediyormuş gibi olayın ardından geçen üç saat boyunca mahkeme duvarı gibiydi. "Eğer kravatını bir kez daha aşağıya indirirsen kovulursun." Tam dudaklarını aralamıştı ki parmaklarımın arasında duran anahtarı ona fırlattım. Tahminlerimi doğrulayan refleksleri anahtarı havada yakaladı. En ufak bir tereddüt, en ufak bir şaşkınlık belirtisi yoktu. Sanki kurulu bir robotun aldığı komutlar gibi sakin ve kendine güvenen. Onu ardımda bırakıp asansöre ilerlemeden önce aklıma doluşan sorulara bir set çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ ŞEYTAN (+18)
Боевик"Cenneti bekleme, biz oradan kovulalı çok oldu." Parmağına bulaşan kanım ile kaşları çatılır iken huysuz bir sesle devam etti. "Cennetin kapısından utançla çevrilecek kadar günaha batmış bedenlerimiz, Cehennemi söndürecek kadar kana bulanmış parmak...